22 Haziran 2011 Çarşamba

Galatasaray Cafe Crown - Fenerbahçe Ülker 88-91 (Final Serisi 6.maç) Şampiyonluk Maçı Salondan İzlenimler


Sanırım serinin beşinci maçında son saniyede gelen basketlerinden dolayı, salonda olupta üzülmeyen dertlenmeyen hatta tekrar Abdi İpekçi'ye gidip orada şampiyonluğu kutlama imkanımızın olmasına sevinen ender kişilerden biriydim.

Bu serinin hikayesinin böyle biteceğini düşündüğümüzden bilet satışında da mümkün olduğunca fazla bilet almak için uğraştık, çift haneleri bulduk. Salon çevresinde maçın başlamasına yirmi dakika varken etraf çok kalabalıktı. Gelecek olan arkadaşları bekleyip biletlerini verecekken, fazla bilet var mı diye yapışıp sürekli artırarak 25-30 lira teklif veren bir sürü kişi oldu, karaborsacılarda yanaşıp 20 liraya almak istiyordu.

Neyse diğer arkadaşların biletlerini verip içeri yolladıktan sonra biz birkaç kişi belki bunların kulüp sorumlularından aşağıda bilet alabilir miyiz diye yoklayıverdik. Anlaşılan bedava davetiyelerin hepsini dağıtmışlardı, sonuç olumsuzdu.
Maç başlamıştı, kapılarda hala yüzlerce kişi birikmiş içeri girmek için uğraşıyordu.
Elimizde kalan iki biletle üç kişi girmek için kapıda biraz karışıklık yaratmak gerekti, bir tane de önceki maçlardan kalma bilet ekleyerek yaptığımız dalavareyi farkettilerse de kısa tartışma sonunda girdik.

İçeri adım attığımızda skor 10-11 lehimizeydi, ancak koridordan tribüne yönelince tepedeki skorbord hariç hiçbirşey gözükmüyordu, zira heryer tıklım tıklım dolu haldeydi. Koridor önünde yığılanlar büfelere açılan hole taşıyordu, merdivenlerde yer yoktu ama tepelere kadar yardırarak çıkıverdik, salonun bir köşesinde maçı takip ettik. Diğer arkadaşlar farklı yerlere dağılmıştı, onları bulmak sonraki periyodlara kaldı.

Tabii köşeye tırmanıp etrafa bakınınca salonda en az 15000 kişi vardır diye düşündüm ve maçın başlarındaki gazla herkesin ayakta olduğu heyecan verici bir atmosferdi. Daha sonra ikinci yarı sadece üst köşelerde oturanlar oturarak takip ediyordu.

Maçta rakibin tribünle fazla gaz alışverişi olmaması için kontrollü ve soğukkanlı oynamaya çalışan bizim takımın bu zor ortamda tecrübesini ortaya koyması gerçekten takdire değerdi. Hakemlerin sık sık absürd kararlarıyla sinirlenmemek ve onların itirazlarıyla yoğun baskısına dayanmak için özgüveni yüksek tutmak gerekti.

Coşkulu tezahüratlarla ortamın alevlendiği en kritik anlarda sahneye çıkan genelde kaptan Ömer Onan oldu, maç başabaş gitti ama gerektiği zamanda ortamın tansiyonunu düşürmekte çok başarılıydık. Son periyotta takımın öne fırlayıp işi bitireceğini hissediyorduk.

Zaten bir ara yaptıkları karşılıklı cimbombomum benim tezahüratı kesilmeyip oyun sürecine de sarkıvermişti, o kısımda biz fazla baskı görmeyip bir adım öne attık, rakip oyuncuların ise kaçan şutlarla ritmi bozuldu. İki dakika kala da sanki maç onlar adına bitmiş gibi bu taraftar sizinle gurur duyuyor diye bağırıverdiler. Maç sırasında sık sık attıkları şişeler ve sıcak ortam yüzünden ıslak olan zeminde ayağı kayarak yapılan son top kayıpları genelde onlara patladı.

Maçın son kısmında taktik faul cebelleşmesinden sağlam çıkarak bizim takım sevinmek için soyunma odasına yol alırken bizde ortamın ne hal alacağını izlemeye koyulduk.

Önce kendi takımlarını alkışlayıp tezahüratlarla uğurladılar. Kutlama yaptırmaya niyetleri yoktu, uzun süre ortalıkta doğru düzgün bir güvenlik hamlesi yapılmadı. Protokoldeki Ali Koç'a küfürlerle protestolar başladı, Aziz Yıldırım'a ve Fenerbahçe'ye edilenlerle devam etti.

Kendi başkanları konuşma yapmaya indiğinde sanki okulda konuşma yapan arkadaşlarıyla dalga geçermiş gibi her iki lafı alkışlarla kesilip konuşması tezahüratlara boğuldu, ne dediği anlaşılmadı, sonrasında da ıslıklar yükselince oradan ayrılıverdi.

Ali Koç dışarı diye başlayan protestolar iyice çirkinleşerek annesine kadar edilen küfürlere dönüştü, onları tahrik eden herhangi bir hareket görülmese de taraftar çıldırdı Ali Koç'u istiyor gibi geyik tezahüratlarda yapıyorlardı.
O kupa buraya gelmeyecek, salonda Fenerli istemiyoruz, çıkmıyoruz gibi mesajlar verip durdular.


Galatasaray başkanı konuşmasını yapamayıp geriye dönerken, protokoldeki Fenerbahçeli yöneticilerde tribünden yükselen oohh ohh sesleri eşliğinde oradan ayrılıp içeri gittiler.
Bu arada alkışlar ve tezahüratlarla yapılan madalya töreni ardından içeri girmiş olan galatasaraylı oyuncular bir kez daha çıkıp, ellerinde forma tshirt ayakkabı ne varsa tribüne atmaya başladılar. Takımın üçlü çekme uzmanı rancik kürsüye çıkıp son bir üçlü çektirdi, gene Fenerbahçeye küfürlerle tamamlandı.

Uzun süre yumuşak tavırlarla bekleyen polisler maraton tribününden başlayarak salonu boşaltma işlemlerine girişiverdi. Bu aşamada yukarıdan yabancı maddeler,koltuklar kırılıp atılmaya başlanınca spor büro polisleri haşin tavırlarla tribüne dalıverdi, etkiye tepkilerle ortalık gerilerek kovalamacalar başladı.

Birkaç polisin dalmasıyla bir kısım taraftarlar sahaya atlayarak kaçıyordu, bir kısmı koridorlara doğru, dağılan kalabalığın peşinde koridorlarda da birçok coplu gazlı vukuatın olduğu görülüyordu.

Maraton tribünü boşaltılırken, protokol tarafına ise bir süre daha dokunmadılar, orada sol taraftakiler yerlerinden hiç ayrılmadan protokole yönelerek küfürlü protestolara devam ediyordu. Bu esnada başkanları tekrar mikrofonu alıp emniyet mensuplarının taraftarlara sert davranmamasını ve kendi taraftarlarının da salonu terketmelerini rica etti.

Maç biteli bir saat kadar olmuştu, salon büyük oranda boşaltılmış ama dışardan hala kavga gürültüleri geliyordu. Biz üstte köşede oturarak beklerken aşağıdaki kimi galatasaraylılar üstleri işaret edip herkesin çıkartılmasını istiyordu, kalan son gruplarda küfürlü tezahüratlar ederek ayrılıverdi.

(Devamı Var... Salonda kalmayı başaramayıp dışardan yol bularak arka çıkışa yönelip, tören sonrası oyuncularla tebrikleşme, Aydın hocaya tezahürat, kupa ile poz verme, Saras'la vedalaşma tshirt hatırası, Ali Koç'a tezahürat ederek oradan geceyarısı ayrılma gibi aradaki çeşitli detayları fırsat olursa yazarım)



















(daha fazla video izlemek isteyen bu sayfada bulabilir
http://www.youtube.com/user/sensibleturk )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder