30 Aralık 2012 Pazar

Spahjia'yı Bile Aramak Ne Acı!

Bu yazıya ilgi gösterecek hemen her okur Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımının Cuma akşamı Barcelona karşısında ne hallere düştüğünden haberdardır. Dolayısıyla maçta şunlar ve şunlar yaşandı diye detaya girmeyeceğim. Top-16 mücadelesi ilk maçında Barça'dan 100 yedik ve 80'li yılların Avrupa arenasında sahne alan futbol takımları gibi paspasa çevrildik; topu koltuğumuzun altına verdiler ve kıçımıza tekmeyi patlatıp, geldiğimiz yere şutladılar. En ufak bir reaksiyon gösteremedik. 

Hoca yine beş yabancıyla başladı maça. 
Maçın gideceği daha ilk dakikalardan belli olmuştu. Parkede her istediğini yapan bir rakip ve parkede hiç bir istediğini yapamayan bir Fenerbahçe. 

Yanlış bir beşle başlayabilirsin; taktik tercihin kötü olabilir; ama kaliteli koçsan anında müdahale edersin, hatandan dönersin. Daha parkeye adım atan beşi görür görmez "eyvah" dedim. "Cantu maçı gibi başlayacağız." Fakat en acısı kötü gidişatı göre göre tam sekiz buçuk dakika oyuncu bile değiştirmedi. İşin en ironik yanı da, Navarro kenara gelirken Ömer Onan'ın oyuna girmesiydi ki, o esnada söylediklerim kayıda alınsa ahlâk zabıtası ile başım belaya girer. Avrupa basketbolunda Navarro'ya en ters gelen üç savunmacı varsa birisi Ömer Onan'dır ve adeta Pianigiani efendi Navarro'ya jest yaptı. Artık ondan bir plaket filan almıştır. "Beni Ömer'in kelepçesinden azat ettin koç, teşekkür ederim sana" tarzı bir minnet ifadesiyle...

Yahu maç elinden geçip gidiyor. Futbol koçu değilsin ki; basketbol koçusun sen! Bir şeyleri değiştirmeyi dene be adam! Ne bileyim, alan savunması dene; 3 uzunu birden dene, yahut rakip yarı sahada tam saha baskı dene... Hiç düşünmediğin oyuncuları sür; rakibi şaşırtacak, takımı uyandıracak bir şeyler yap! Yok arkadaş, en ufak ama en ufak bir şey denemedi! 

Bu bir itiraftır: Yemin ederim, dün akşam ilk defa Spahjia'yı aradım. Daha 3. dakikada molayı alırdı. En azından ilk üç periyot maçı yaşar; son periyot ipleri elinden kaçırırdı Spahjia! Bu beyefendi ise sadece en iyi yerden maç izleyen şanslı bir basketbol seyircisi. 

Bugüne kadar koç aleyhinde tek cümle yazmadım. En kabullenilemez mağlubiyetlerde bile... Sadece beklemek ve görmekten yanaydım. Ama dün akşam yaşanan koç rezaleti göstermiştir ki, Spahjia'dan daha kötüsüne çattık. 

Umarım geçen sezon gibi sezon sonunu beklemeden neşter vurulur. Neşter vurmak illa kapı dışarı etmek değildir. Yani birilerinin belli konularda ciddi bir ikaz vermesi lazım. Çünkü dün yaşanan mağlubiyette (daha doğrusu hezimette) kimse geçen yıl olduğu gibi kabahati yerli oyunculara bulamaz.

Koçu savunmak için şöyle bir jargon kullanılıyor: "Uzun vadeli planlar için takımın başına geldi, kısa süreli başarı hedeflenmiyor.Ben koçun dün oynanan Barcelona maçındaki performansıyla geleceğin Fenerbahçe'sinin temellerini atma ve uzun vadeli plan yapma kavramları arasında bir bağ kuramadım şahsen. 

Sahaya 5 yabancıyla çıkıp, yerli oyunculara "yabancı kısıtlaması diye bir kural olmasa hiç biriniz umrumda değilsiniz, yüzünüze bakmam ama mecburiyetten katlanıyorum size" mesajı vermenin ve bu mesajı İlkan ve Kaya gibi isimlere karşı takındığı tavırla iyice vurgulamanın uzun vadeli planlarla nasıl bir bağı olabilir; çözmek çok zor.

Üstelik, kısa vadeli hedefler mühim değilse, niye 35 yaş civarı kariyerli yabancıları transfer ettik diye sormazlar mı adama? Demek ki, bu sezon mühim; hem de çok mühim. 


Sorun hocanın yanlış bir beşle başlaması değil. Sorun Barca'nın efektif oyunu da değil. Sorun 40 dakika boyunca maçın akışını değiştirmeye yönelik hiç bir taktiksel hamle yapılmaması; en ufak bir arayışa gidilmemesi... Boş gözlerle olanın bitenin seyredilmesi... Sen maçın gidişatını değiştirmek için bir şeyler ararsın; elindeki imkanlardan sonuna kadar yararlanmaya bakarsın; olmayınca olmaz. Ama dün akşam özelinde koç seyretmek dışında tek bir hamle yapmadı. 2 dakikacık deneseydi İlkan'ı ne kaybederdi mesela? 2 dakika Kaya-İlkan ikilisini sürseydi sahaya... Barca vites mi arttırırdı?

Üstüne basa basa tekrar etmekte fayda görüyorum: Barcelona'ya deplasmanda yenilmek doğaldır ama yenilginin böylesi ve koç tarafından maçın sadece boş gözlerle seyredilmesi kabullenilir şey değil.


26 Kasım 2012 Pazartesi

FENERBAHÇE ÜLKER ve MUTLU OLMAYI BECEREMEMEK!!

                
 
          Burası harici  Gürol abimin bütün bloglarına yazdım, burayı da biraz hareketlendirmek lazım o yüzden bir iki fikrimi paylaşmak istiyorum.
 
          Çok detaylı olarak maç analizi yapacak durumda değilim , herşeyi çok bilirim gibi bir derdim ve iddamda yok. Kombine sahibi olan ve bu sene çoğu maça gidemeyen birisi olarak  uzaktan izlenimlerimi aktacağım.
 
                                      
           Öncelikle taraftarlar arasında yaratılmaya çalışılan Barış-Simone sorunsalından bahsetmek istiyorum. Aslında ortada bir sorun da yok, son maç özelinden gidersek .Sakatlıktan yeni çıkan Bo yu kenarda bekleten hoca maça Barış ile başladı ve Barış süre aldığı 7 dakika boyunca çok etkili bir performans sergileyen ( 5 sayı 4 asist ) oyuncu daha sonra hiç süre almadı. Maçı izlerken mutlaka bir sebebi vardır diye düşünmüştümki maç sonunda bunun sebebinin Barış'ın omzundaki sakatlıktan dolayı olduğunu öğrendim . Fakat maç bitiminde yorumlara bakıldığı zaman hemen Hoca barış konusunda ipe asılmış ve yine bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan dostlar tarafından asılmaya çalışılmış. Özetle yani detayları bilmeden hemen sallamanın bir alemi yok. Kimseye bir faydası da yok . haa şunu da söyleyim ben hocayı çok seven birisi olarak Barış'a verilen süre konusunda hocayı dönem dönem eleştiriyor ve Simone'nin ona daha fazla süre vermesi gerektiğini düşünüyorum. Ama eleştirnin de yeri ve zamanı vardır yahu. iş eleştirden çıktı illa laf sokmak ve bir eksik yakalamak için soteye yatıp bekleme moduna döndü. bir taraftar grubunun kendi takımının bu kadar açığını kollamasına ben anlam veremiyorum ya bende bi gariplik var yada çok gergin insanlar olmaya başladık.

             Genelleme yapmaktan nefret ederim ama bizim taraftar bi garip( bende dahil )  keyif almayı veya sevinmeyi bilmiyor veya  bilmek istemiyoruz. Kendi sahanda oynamış ve 103-81 kazanmışsın , Hücum anlamında inanılmaz güzel oynamışsın , topu ve sayıları çok güzel şekilde paylaşmışsın ve maç içinde 103 sayıya 26 asist ile ulaşmışsın. ( geçen sene benimde canlı olarak Sinen Erdemde izlediğim maçta bu telekoma kendi evimizde 16 sayı fark ile yenilmiştik )  İnsanların twitterda yazdıkları ilk şey : Barış niye oynamadı, Barış'a taktı  hoca kafatasçılık mı yapıyor. vs vs vs

tamam bi açıklama yapılsaydı baştan beridir insanlar rahatlardı ama genel anlamda forumlar ve twitterda insanlar '' NEFRET MASTÜRBASYONU'' yapıyor. Yendiğimiz hatta fark attığımız maçlardaki maç ile ilgili yorum sayfası sadece 2*3 ile sınırlı kalırken , yenildiğimiz veya az fark ile yendiğimiz maçlarda bu yorum sayfaları 10ları buluyor. Sanal ortamın sadece ve sadece tepki , küfür , nefret üzerine kullanılması beni inanılmaz derecede geriyor. Güzel cümleler kurmaya korkar bile hale gelmişiz. 18 yaşında ki genç kardeşlerimin çizdiği karamsar tabloları bazen anlamakta güçlük çekiyorum..
 
yahu önce bi şu veya galip geldiğin maçın bi keyfini yaşa , haz al mutlu ol ,bi keyiflen, neşelen sonra yaparsın eleştrini veya kusarsın nefretini !!!

Ondan sonra kendi aramızda konuştuğumuz zaman önce bi '' Basketbol Kültürü'' oluşsun bu kültür oluşmadan Fİnal 4 filan hayal diyoruz , yahu bu kafa ile basketbol kültürü oluşma ihtimali varmıdır ? Bu kafa ile basketbol kültürü oluşacaksa oluşmasın daha iyi
  
             
Simone Pianigiani'yi  çok severim ve ona çok inanırım. fenerbasket de yazdığım zamanlarda taaa geçen sezon ortasında bize en uygun koçun ( kendimce tabiki ) Simone olduğunu söylemiştim.. Hoca tabi ki hatalar yapıyor ve yapmaya da devam edecek . Kolay değil biraz şans tanınması lazım yeni bir ülke yeni bir sistem yeni bir oyuncular vs vs vs .. Ayrıca hocaya yapılan çok gereksiz eleştirilerden biriside '' Siena sistem takımıydı orada başarılı olmak kolay '' gibi sığ bir yaklaşım içine giriyorlar , iyide o sistemi oraya kuran adam ta kendisi başarılı olmasını nasıl ondan esirgeyip sadece kendisnin kurmuş olduğu sisteme bağlayabiliyorlar akıl mantık almıyor.
 
         Birde halimiz çok içler acısı gibi bir tablo çiziliyor bende onu anlamıyorum sadece Cantu deplasmanı harici sürklase olduğumuz veya çok çok kötü oynadığımız herhangi bir maç yok . Şunu kabul etmek lazım ki bizde kura şansı diye bir şey yok bu dönemin en kötü ve en zolu eurolegue grubundayız , ona rağmen 4-3 durumdayız ( aslında 5-2 yiz Khimki deplasmanını saymıyorum o maç bizimdir :) ) .Yani ortada karamsar olacak bir tablo yok , tabii yenileceğiz maç kaybedeceğiz , henüz ritm bulamamış oyuncularımız var yavaş yavaş ritm bulan ve performans veren ve daha da  verecek oyuncularımız var. Biraz insaf yahu eleştiri yapın eyvallah ama kelle isteme nedir ? Böyle kelle avcılığı yaparak bir halt  olmaz bizden o zaman her sene başka birisi gelsin ve baştan başlayalım. Bu takım tam ritmini bulduğu zaman izlenmesi inanılmaz keyif veren bir takım olacak.

            Teknik kısımlara çok az değinmek istiyorum . Savunma ve savunma riband konusunda şu anda iyi noktada değiliz , savunmada dönem dönem iyi işler yapıyoruz ama bunu maç geneline yaymak lazım ki savunma sertliğimiz ve savunma ribandlarında istenilen seviyeye geldiğimiz zaman hocanın oynatmak istediği yüksek tempolu oyun sahaya yansımış olacak .
 
            Şunu söylemek lazım  Fenerbahçe Ülker takımı Simone ile beraber hiçbir zaman Barcelona tarzı bir savunma takımı olmayacak ,tabiki savunma yapacağız ,savunmayı önemseyeceğiz ama hızlı hücuma çıkan ve iyi hücum yapan bir ekip olacağız.

             Gelelim Bo mevzusuna ;bir takımın bir oyuncuya bağımlı olması iyi birşey değil amma velakin bahsettiğimiz oyuncu Bo maccaleb olduğu zaman işler değişiyor.
Spanoulis'siz bir  Olympiacos mutlaka zorlanır ve onunla beraber olan oyun formatının dışına çıkar.
Diamantıdis'siz  Panathinaikos da mutlaka zorlanır.
Normal olarak Bo'suz da biz hele Barış'ta oynamaz iken tabiki zorlanıyoruz .Bo hem hücumda hemde savunmada çok fark yaratan bir oyuncu ( Allah nazarlardan saklasın diyeceğim ) o yüzden henüz yeni toplanmış 12 kişilik bir ekip ( henüz takım olamadık ) Bo suz süreçte zorlanması ve çok iyi görüntü vermemesini ben doğal karşılıyorum. Bu konuyu tek bir oyuncuya bağımlı olup olmamak olarak değerlendirmekten ziyade , Bo nun olmadığı maçlarda psikolojik olarak farklı bir kimliğe bürünme ve kendine olan güveni kaybetme sorununu çözmek lazım. Yoksa Bo'suz takımını farklı ve eksik olması kadar doğal bir durum yok.

       ( TEPKİ ÇEKMEMEK İÇİN BREMER'İN FOTOĞRAFINI KOYMUYORUM :))))) )

            Son bir parantez de Bremer mevzuna açalım. Herkesin içine dert olan isim.. Bu kadar konuşulması ve temcit plavı gibi devamlı öne sürülmesi çok anlamsız. Adama biçilen rolü iyi anlamak lazım , sonuçta 6ncı yabancı olarak alındı , bende onun yerine daha iyi bir isim alınmasını isterdim gönül istiyorki bütün oyuncular aynı seviyede olsun ama olmuyor işte. sonuçta söylediğim gibi 6ncı yabancı olarak alındı. Bo şansız şekilde sakatlanmasaydı bu kadar çok süre almazdı ve insanların gözüne bu kadar çok batmazdı haa bizim gözümüz zaten batıracak oyuncu arıyor ya neyse :) Bremer gidince var olan sorunlar çözülecek mi ? Rİbandları almaya başlayacakmıyız ? bu konunun çok fazla dejenere edilmesi bence çok gereksiz ve takım için şevk kırıcı . 12 tane Bo veya Andersen ile olmuyor işte olmaz da böyle oyuncuda lazım ki taraftarın küfür edecek bir adamı olsun :))))))) haa biz öyle garip taraftarız ki yıllarca ağzımızın suyu akarak izlediğimiz oyuculara sahibiz ve 2*3 tane kötü performanslarında hemen onlara bile ''bok'' atma ''kötü '' oyuncu '' bitmiş'' ''tükenmiş'' vesaire gibi saçma sapan yaklaşımlar sergilemekten geri kalmıyoruz. Kimseye şöyle veya böyle yaz demek benim haddim değil ama dostlardan , kardeşlerden ricam sanal ortamlara yazmadan önce bir değil iki kere düşünmelerini istiyorum.

          Son olarak oyuncu anlamında ise tek beklentim Oğuz'un performansının yükselmesidir. Hoca Oğuz'un hücum yeteneklerinin farkında ama Oğuz farkında değil. Ondan faydalanmak için elinden geleni yapıyor ki son derece doğru yapıyor , günümüz basketbolu için Oğuz yeteneklerine sahip 5 numaralar çok değerli. Oğuz kardeş az bi götünü ( özür dileyerek )  kaldırsa ve ribandlarda boxout yapsa dertler biter en azından tam bitmese de yarısnı hallolmuş olur.

            Ben inanıyorum ki güzel günler bizim olacaktır. Simon Pianigiani'ye sonuna kadar  inanıyorum ve uzun yıllar bizimle kalmasını istiyorum. Takım olarak sözellikle savunma kısmında biraz daha ritm bulmaya ihtiyacımız var . 2 sene önce  Neven'li sezonda eurolegue çok hızlı girip sonradan dökülmüş saçma sapan maçlar vermiştik, bu sene sıkıntılı girdik ama ileride daha iyi oalcağız diye düşünüyorum esas zor maçlar bu seneki top 16da olacak.
           
             Yapı itibari ile bizim için zor ama şu Kelle avcılığından vazgeçmek lazım. Elimizde değerli bir koç, değerli oyuncular ve değerli bir organizasyon varve  buna sahip çıkmamız lazım. Eleştirelim tabi ki , eksiklerini söyleyelim ama adabı ile yapalım. Hoca veya oyuncu göndermek çok kolay ama o zaman işte o oluşmasını istediğimiz BAsketbol kültürü oluşmuyor . Bu takımın her sene yeni başlangıç yapmaya ihtiyacı yok , o hepimizin ağzında dolaşan ''sistem takımı '' böyle olunmaz , insanlara şans ve zaman tanımak lazım.

             Real Madrid maçı çok zor bir maç olacak.Real Madird takımı çok istim üzerindeler kendi evlerinde çok iyiler ve en önemli faktör Çirkef ispanyollar kazanmak için  herşeyi yaparlar. O yüzden maçtan kopmaz ve başabaş gidersek maçı kazanırız diye düşünüyorum. Takıma bu zor deplasmanlarda sonsuz başarılar diliyorum. Son kez rica ediyorum şu kelle avcılığı zihniyetinden uzaklaşmak lazım...

Saygı ve sevgilerimle.

Cem Ağrak

12 Ekim 2012 Cuma

Fenerbahçe Ülker - Khimki : 92-80 (İyi Başladık) !!!


SALON: Fenerbahçe Ülker Spors Arena

HAKEMLER: Ilija Belosevic, Dani Hierrezuelo, Panagiotis Anastopoulos

FENERBAHÇE ÜLKER (92): Bo McCalebb 17 (2 ribaund- 4 asist), Ömer Onan 15 (3 ribaund- 1 asist), Barış Ermiş (1 ribaund), Romain Sato 12 (4 ribaund), JR Bremer (1 ribaund- 3 asist), David Andersen 2 (1 ribaund), Oğuz Savaş 11 (2 ribaund- 1 asist), Mike Batiste 7 (5 ribaund), İlkan Karaman 4 (3 ribaund), Bojan Bogdanovic 4 (3 ribaund- 1 asist), Emir Preldzic 20 (4 ribaund- 3 asist)

BC KHİMKİ (80): 
James Augustine 4 (4 ribaund- 3 asist), Vitaly Fridzon 6 (3 ribaund- 3 asist), Petteri Koponen 4 (1 ribaund- 1 asist), Kresimir Loncar 11 (2 ribaund- 1 asist), Kelvin Rivers 14 (3 ribaund), Sergey Monya 10 (2 ribaund), Dimitriy Khvostov, Alexey Zhukanenko 12 (1 ribaund- 2 asist), Zoran Planinic 15 (6 ribaund- 8 asist)

1.PERİYOT: 25-25
2.PERİYOT: 21-11

3.PERİYOT: 16-18
4.PERİYOT: 30-26





Simone Piangini (Fenerbahçe Ülker)
“İyi bir rakibe karşı bir oyun oynadık. Uzun süredir birlikte oynayan bir takıma karşı iyi bir performans sergiledik. Şu an %100 durumda değiliz. Ama oyuncularımın yaklaşımı hoşuma gitti. Son periyotta yorulduk. Hızlı hücumlardan sayılar attık ve tempoyu da ayarlayan taraf bizdik. Yediğimiz sayı çok da önemli değil. Ritm ve kaç atışla sayı yaptıkları önemliydi. Bizim için hücumda ritm kazanmamız çok önemli. Başarıyı kazanmak için savunmaya yüklenmemiz lazım. İlk yarıda bunu başardık. Çok iyi bir iş çıkarttık. Ancak gerçek basketbol Boston Celtics maçı gibi mi yoksa Euroleague gibi mi bu tartışılır. Brewer ise bizim için bir sigorta. Çünkü uzun bir sezon bizi bekliyor. Tecrübeli bir oyuncu. Özellikle bir oyuncu sakatsa onun yerine alternatif olabilir. Bremer bizi tamamlayacak bir oyuncu.”


KABUS SEZONDAN İLAÇ GİBİ GELDİ !!!
* Geçen yıl ki kabus sezondan sonra henüz hazır olmayan görüntümüz bile rüya gibi geliyor.
* Evet henüz takım % 60'larda bence.Andersen,Batiste,yeni gelen Bremer ve hala dönüşünü beklediğimiz (!) Bogdanoviç ile takımın fiziksel eksikliği görüldü.
* Saydığımız hazır olmama nedenlerine rağmen takımın ne kadar potansiyelli olduğu attığımız 92 sayıdan görülüyor.
* Yediğimiz 80 sayı da elbette çok ama en önemlisi oyuncular da bunun farkında.
Khimki'nin son Eurocup Şampiyonu olan kadrosunu takviyelerle sürdürerek dişli bir takım olması,ilk maçın başlangıç heyecanı ve son çeyrekteki gereksiz zorlama driplinglerle topu fazla paylaşmama ile yorulmanın getirdiği nedenlerle 25-26 sayılar yedik.
* Eksiklerimiz elbette var.Teknik olarak en önemlisi hocanın takımlarından bildiğimiz ve kafasında mutlaka olan ''savunma'' daki sıkıntılar.Alışıldık 'ikili oyun savunmasındaki savunma zaaflarımız'' devam ediyor.Yalnız baskılı savunmadan zaman zaman pırıltılar gördük,gelecek için bu iyi bir ışık.Özellikle kanatlara iyi baskı yaptık zaman zaman.
* Simone'nin oynatmak istediği ''Hızlı hücum - savunma'' basketbolu için kendimce yılbaşına kadar zaman veriyorum.Bu süreçte az kayıp yaşamak önemli.
* Hücum olarak Bogdanoviç,Andersen'den henüz katkı almamamıza rağmen 9 oyuncumuzdan katkı aldık,5 oyuncumuz çift haneye ulaştı.
* Bu sezon bu kadro derinliğinin önemini ve faydasını göreceğiz.
* Benchten katkı da son derece önemli.Kenardan gelen Emir'in  26 dk.da 20 sayısı süper.
* Hoca 4 kısalı oynamayı seviyor dedik bunu hazırlık ve Türkiye Kupasından sonra gene gördük.Emir'i 4 numarada izliyoruz.Hızlı hücumda faydası çok ama ribaunt sorununu unutmamak lazım.
* 4 kısalı düzeni söyledik Batiste ve Oğuz'u birlikte oynattığını da gördük.Oğuz 4 numara oynadı mesela.Tabii bu anlarda Zukhanenko gibi kapasitesi sınırlı bir uzun iyi ekmek yedi.
* Bo erken 2 faulle kenara geldi.2.çeyrek sanırım hiç oynamadı.Ona rağmen kaşla göz arasında 17 sayı yapmış.Müthiş penetrelerini gene gördük.

* Maçın yıldızı Emir'di.Kenardan gelerek tam bir Joker vazifesi gördü.Bo'nun yokluğundaki dakikalarda Bremer ile birlikte takımı yönetti,4 numaraya çekildiğinde de faydalıydı.
* Sato.3.çeyreğe damgasını vurdu.Kritik üçlüklerle farkın erimesine izin vermedi.
* Oğuz Savaş.Savunma zaafını biliyoruz ama hücumda çok iyi iş çıkardı doğrusu.
* Kaptan da kendine gelmişti.Yabancı rotasyonu tamam - Andersen,Batiste,Bremer daha vites arttıracak - ama yerli katkısı elzem.O yüzden Ömer Onan,Oğuz,Emir,İlkan,Barış'ın performansı çok belirleyici ve önemli olacak.İyi gördüm bu maçta yerlileri.
* Batiste'in de zamana ihtiyacı var.Bir sakatlığı oldu hazırlık döneminde.
2/1 üçlük 7 sayı 5 ribaunt ile katkı yaptı.

* Bremer.Taraftar Papaloukas gibi daha iyi isim bekliyordu ama Hoca'nın bilinçli tercihi olduğunu düşünmüştüm.Hem beni hem hocayı yanıltmadı.Ayağının tozu ile 11 dk.da savunmada çaldığı toplarla 3 asist - 2'si Oğuz'a - ve 1 güzel blokla,tecrübesi ile katkı vereceğini ilk maçından gösterdi.Barış'ın süresi azaldı ama nasıl olsa Barış Lig'te de oynayacak.
* Taraftar konusu.8400 seyirci varmış.Taraftar gruplarının pota arkasına yerleştirilmesi
doğru karar ama 15 TL.bilet fiyatına serzenişler var.GFB grubu iyi katkı yaptı burada.
Münferitler ise Bogdanoviç'in teknik faul alması ile hakemlere tepki göstermek için ayaklandı.Sonrasında takım onları coşturdu.Halbuki tersi olmalıydı.
Yani ''Taraftar takımı coşturacak takım taraftarı değil''
Olumlu sonuçlarla birlikte ivme artacaktır.
* Khimki takımı dediğim gibi iyi bir takım.Kendi sahasında yenmek zor.Hücumda iyi savunmada zaafları olan bir takım olarak biliyorduk.Planiniç günündeydi.Kelvin Rivers ve Zukhanenko Ona yardım ettiler.Koponen ve Fridzon suskun kaldı veya biz iyi savunduk.Matt Nielsen bile süre almadı.
* İstatistiklerde asistlerde 13-20 gerideyiz.Tek dikkat çekici olumsuzluk bu.
* Haftaya Olimpija'ya gidiyoruz.Maddi sıkıntılar çeken,Euroleague katılım payını son anda
yatırmış bir takım olarak Cantu'yu 71-84 yenmeleri çok dikkat çekici ve sıkı tutmayı gerektiren bir deplasman olacaktır.

25 Ağustos 2012 Cumartesi

Milli Takım, İlkan Karaman ve Fenerbahçe

Milli Takım kampında kopan fırtınayı biliyorsunuz! "Çamur at, izi kalsın" mantığı ile ortaya bir iddia atıldı. Sonra iddia ortada kaldı. Kimse sahiplenmiyor, üstlenmiyor. Oysa Fenerbahçe taraftarı haklı olarak bu yaşananlara çok öfkeli ve açıklama bekliyor. Çeşitli platformlarda öfke yağıyor. Fenerbasket sitesinin konuyu unutturmaya hiç niyeti yok. Onlara hassasiyetleri için teşekkür ediyor ve yazdıklarını burada paylaşmayı vazife kabul ediyoruz!  İşte konuyla ilgili deklerasyonları:

Geçtiğimiz günlerde sosyal medya üzerinden yayılan "Galatasaray oyuncuları Milli Takım kampında Fenerbahçe tarafından ayartılıyor" söylentilerini, ortaya çıktığı günden itibaren takip etmekteyiz.

İddiaları ortaya atan ve günlerdir arkasında duran kişilerin Milli Takım kampında ikamet etmedikleri bilindiğinden, bu bilgilere bir kaynaktan ulaştıkları sonucuna fazla zorlanmadan ulaşabiliyoruz.

1. Farklı iletişim kanallarından tüm Milli Takım oyuncuları ve yetkilileri malum iddiayı yalanlıyor.

2. Konunun alevlenmesinde önemli pay sahibi şube yetkilsi 'yalnızca' "bana da dedikodular geliyor" diyerek konuyu geçiştiriyor ve daha da ilginci, bu kişi her yerde farklı demeçler veriyor.

3. Her şeyden önemlisi, kulüp yönetimi sessiz kalıyor ve Galatasaray Erkek Basketbol Takımı Antrenörü konuyla ilgili "asılsız spekülasyon" yakıştırması yapıyor.

Bütün bunlara rağmen iddialarının arkasında duranları, bildiklerini açıklamaya davet ediyoruz. Her şeyin yalan, herkesin yalancı, yalnızca kendi 'iddialar'ının net biçimde doğru olduğunu savunan ve bu 'doğru' üzerinden insanları ve kulüpleri karalayanlar bu açıklamayı, günlerdir kin ve nefret ile doldurdukları herkese borçludurlar.

Bir oyuncunun köşeye çekilip "şuraya git" şeklinde zorlandığının iddia edilmesi, oyuncular arasında sıklıkla geçtiğini bildiğimiz masa başı, çay sohbeti tadında transfer veya takım sohbetlerinden farklıdır, farklı olmalıdır.

Bu iddialar, arkası "Tanjevic Göksenin'e az süre verdi" ya da "Furkan'ı çok az oynatıyor" kadar soyut verilerle doldurulamayacak kadar da ciddidir. Bu nedenle bilinenlerin açıklanması, o net doğrunun ortaya çıkarılması artık zorunluluk halini almıştır.

Ortaya atılması için milli maçların bitmesi beklenmeyen (en iyimser bakışla, şu an yaşanan sessizliğin nedeninin Milli Takım'ın zarar görmemesi olduğunu varsayarak) bu olayda gerçeklerin ortaya konması için de maçların sonu, herhangi bir olay ya da tarih beklenmemelidir.

İşin bu boyutu bir yana, yakın geçmişte yaşanan bir olaydan hareketle hatırlatmak isteriz ki Fenerbahçe Basketbol Şubesi, sözleşmeler konusunda ezeli rakibine göre çok daha 'hassas' ve 'dikkatli'dir. Kulübüyle kapalı ve 'özel' olmayan, uzun süreli sözleşmeleri bulunan Göksenin Köksal ve Furkan Aldemir gibi oyuncuları ayartmaya yönelik efor sarf etmek, başka takımlara transferleri en nihayetinde kulüplerinin inisiyatifinde olduğundan, takdir edilecektir ki yersiz bir çaba olacaktır.

İlkan Karaman transferinde de yine benzer kesimlerce iddia edildiğinin aksine Fenerbahçe tarafı, herhangi bir noktayı gözden kaçırmamış ya da kurallar dahilinde olmayıp Federasyon tarafından reddedilme ihtimali olan bir adım atmamıştır.

Konunun karşı cephedeki ihmalleri ve bunun değerlendirilmesi onların iç meselesi olduğundan detaylıca bahsetme lüzumu görmüyoruz. Ancak bir ay boyunca kulübüyle sözleşme yapmak için bekleyen, aynı dönemde, aynı pozisyona gelen üç yeni oyuncuyla mukavele yapılmasına rağmen karşılık bulamayan oyuncunun transferini yalnızca 'karaktersizlik' ile açıklamak bir şeylerin üstünü örtme çabasından farksızdır.

Tüm bunların yanı sıra, ülke sınırları içerisinde herhangi bir kulübe, herhangi bir branşta transfer konusunda etik ve ahlak dersinin Galatasaray tarafından verilmeye çalışılması da (en hafif tabirle) komik kaçmaktadır.

Bu kısımla alakalı olarak yalnızca bilinmesini isteriz ki "milyon dolarlar mertebesinde, yüklü tazminat alınacak" ve "FIBA'nın ilk görüşmelerde izlenimi olumlu, Federasyon onay verirse Fenerbahçe'ye yüklü ceza çıkacak" cümleleri de, benzer kaynaklardan geldiğini düşündüğümüz 'yönlendirilmiş' bilgiyle oluşturulan boş beklentiler olarak kalacaktır.

Bizim için gündem şu anda Milli Takım kampında yaşandığı iddia edilen olaylar ve burada Fenerbahçe adının kullanım şeklidir.

Biz, o 'net' olduğu iddia edilen doğruları beklemeye devam edeceğiz. Ancak bu haliyle mevcut iddialar, istendiği kadar farklı şekilde gösterilmeye çalışılsın, çok çirkin bir karalama kampanyasından öteye gitmeyecektir.

İşin bizler tarafındaki algısı; bu iddianın belirli bir kişi ya da kişiler tarafından bilinçli olarak, Galatasaray Erkek Basketbol Şubesi'nde İlkan Karaman'ın Fenerbahçe'ye transferiyle doğan gündemi değiştirmeye yönelik ortaya atıldığı şeklindedir. Bu amaçla yönlendirilmiş bir bilgiyi insanlara servis edip ortalığı karıştırmak, bu işe imza atanların vicdanlarının tartması gereken bir konudur.

Fenerbahçe-Galatasaray rekabeti ve hatta (yine en hafif tabirle) sevgisizliği bile, olayın mevcut haliyle şeklinin bu olduğunun görülmesine engel değildir. Ancak Fenerbahçe isminin böyle bir amaç için ya da herhangi bir nedenle böyle ağır bir suçlama içerisinde, arkası desteklenmeyen iddialar ile kullanılması hiçbir şekilde kabul edilemez bir olaydır ve bizim için aslolan da budur.

Aslında böyle olayların meydana gelmesi faydalı da olmuyor değil.

Basketbol camiasındaki bazı "temiz yüzlü" çalıştırıcıların içinden geçen lağım ortaya çıkıyor.

Haklarında "Güzel site abi. Çocuklar çalışıyor" denen bazı internet sitelerinin nasıl da "boyunduruk takıp istenen tarlayı süren, sahibinin sesi tasmalı mahlukları" barındırdığını gösteriyor.

Fenerbasket, buradaki 'doğru'yu, doğru cevabı bulana kadar konuyu sorgulamaya devam edecektir. Karşı cepheden beklenti tek ve net, bildiklerini açıklamaları ve bunların doğruluğunun teyit edilmesidir.

Bilgi ve ilgiye...

http://forum.fenerbasket.com/viewtopic.php?f=2&t=2201&p=154410#p154410

13 Temmuz 2012 Cuma

İbo ve Mrsic'in Forması da Emekli Edilsin!

Mirsad'ın jübileye zorlanmasını yanlış bulsak bile formasının emekli edilecek olması bir vefa örneğidir. Ancak bu yetmez. Fenerbahçe basketboluyla özdeşleşmiş olan İbrahim Kutluay ve Damir Mrsic'in de formaları emekliye ayrılmalı... Onlar bunu en az ama en az Mirsad kadar hakediyor.

Ey Fenerbahçe basketbolunu yönetenler! Madem bir işe başladınız; günü kurtarmak için olmasın! Mirsad'ın kadroda düşünülmeyişini örtmek adına bir manevra değil, gerçek bir kadirşinaslık olsun. Bunun için önce İbrahim Kutluay ve Damir Mrsic'le başlansın! O gün jübile maçı sadece Mirsad için değil; bu iki efsanemiz içinde yapılsın!

Ve siz ey Fenerbahçeli basketbolseverler! Efsaneler sahip çıkmak kulübün geleceğine sahip çıkmaktır! Bırakalım o günün tartışmaları o günde kalsın. İbo ve Mrsic için elimizi taşın altına koyalım. Bloglarımızda, facee ve twiter gibi ortamlarda bu isteğimizi dile getirelim; bir mesajdan ne olur demeyin, bir kibrit bir orman yakar!

Haydi göreve!

9 Mayıs 2012 Çarşamba

İlk Kez Üzülmedim !!!!



Ne hüzünler gördük Play-Off´ta.. 

Şanssızlıklar.. 

Aliço´nun 40 derece ateşi nedeniyle Efeli Calvinli kadronun 6s´ye şampiyonluk kaptırışı..88´de tüm Spor Sergi´yi buz kestiren Spriggs´in üçlüğüyle Çukurova´ya elenişimiz.. 

Katledilişlerimiz.. 

Hakemlerin elbirliğiyle 90´da Paşabahçe´ye‚ 92´de Efes´e hediye ettikleri finaller‚ 94´te rüya takımın Naumoski´nin 32. saniyedeki üçlüğüyle çökertilip bertaraf edilmesi.. 

Fırsat tepişlerimiz.. 

96´da Winslow´un son saniye üçlüğünün çemberden sekmesiyle Ülker´e‚ 99´da Gilmore´un üç serbest atışı birden kaçırmasıyla Tofaş´a elenişlerimiz.. 

Hukuksuzluklar.. 

6s´nin naylon vatandaş yabancılarıyla kazandığı şampiyonluklar..Efes´in dopingli şampiyonluğu.. 

Şirket takımlarına 20 sene tek başına verdiğimiz mücadelede nefessiz kalıp başrol değil‚ figüran olduğumuz play-off´lar da oldu. 

Her elenişimizde üzüldüm. Yeri geldi yıkıldım. 

Bu elenişimizde ise sadece gülümsedim. Dirhem üzüntü hissetmedim. 

Zira‚ 84´ten beri takip ettiğim basket takımımızın böyle eziyet dolu bir sezonuna tanık olmamıştım. 

Rahatladım.



tapfereritter
* Şu rezil,kepaze takıma tek kelime yazmak bile zul bana.Aylardır burada yazdık bu beklenen sonu ama göz göre göre,bile bile lades dediler.
Kına Yaksınlar artık.
Aydın Örs dahil Semih Özsoy,Nedim Karakaş,Spahija ve Ömer Onan,Mirsad,Engin haricinde hepsi bir an evvel istifa ve gönderilerek bu 
faturayı ödesinler.
Kulüp Onur mücadelesi yaparken Onursuzlara yer yok bu camiada.
Yukarıya Orçun kardeşimin yazısını aldım.Hislerimize az da olsa tercüman olmuş.Kendisine çok teşekkür ediyorum.

9 Nisan 2012 Pazartesi

Fenerbahçe Ülker - Banvit : 75 - 79 !!! (Normal Sonuç)


SALON: Fenerbahçe Ülker Arena

HAKEMLER: Rüştü Nuran-İsmail Ayrın/Alper Özgök 

FENERBAHÇE ÜLKER (75): Roko Ukic 17 (5 asist), Morris Oneal Finley (2 ribaund-2 asist), Mirsad Türkcan 7 (3 ribaund), Ömer Onan 11 (3 ribaund-1 asist), Gasper Vidmar 8 (2 ribaund), Kaya Peker 4 (3 ribaund-1 asist), James Gist 4 (4 ribaund-2 asist), Oğuz Savaş 10 (1 asist), Bojan Bogdanovic 13 (3 ribaund-2 asist), Emir Preldzic 1 (6 ribaund-2 asist)

BANVİT (79): Erkan Veyseloğlu 10 (5 ribaund), Serkan Erdoğan (3 ribaund-1 asist), Barış Ermiş 9 (2 ribaund-4 asist), Lance Williams 7 (6 ribaund-2 asist), Charles Davis 13 (4 ribaund), İzzet Türkyılmaz (2 ribaund), Keith Simmons 11 (4 ribaund), Kalin Lucas 10 (1 ribaund-1 asist), Kenan Bajramovic 19 (4 ribaund-3 asist)

1.PERİYOT: 28-17
2.PERİYOT: 13-23 
3.PERİYOT: 14-15
4.PERİYOT: 10-14


* Yorum yapmaya bile gerek yok.
* Çapsız,kalitesiz koç ve oyuncular,hakemlerin de katletmesiyle (hafta sonu eğlencesine gelmiş seyirciler olunca) sonuç bu.
* Yazıklar Olsun takımı bu duruma getirenlere.

7 Nisan 2012 Cumartesi

250 Milyonluk Tapu Kasada !!!




Sarı-Lacivertli yönetim, toplam 188.5 milyon TL’ye mal olan ve iki ay içerisinde değeri 250 milyon TL’ye yükselen Türkiye’nin ilk çok amaçlı kapalı spor salonunun tapusunu teslim aldı.
Tesisleşme anlamında son 10 yılın en hızlı büyüyen kulübü olan F.Bahçe, tapulu gayrimenkullerine bir yenisini daha ekledi… Sarı-Lacivertliler, Türkiye’nin ilk çok amaçlı kapalı spor salonu F.Bahçe Ülker Sports Arena’nın da tapusunu aldı.
Sedece Türkiye’nin değil Avrupa’nın en büyük ve modern spor tesislerinden biri olan 32 bin metrekare arazi üzerine kurulu salon, toplam 188 milyon 502 bin TL’ye mal oldu. Bu parayı da özel bir anlaşma yapılan Ülker Grubu karşıladı. Bütün maliyeti üstlenen Ülker Grubu’na, bunun karşılığında salonun hemen yanında bulunan 36 bin metrekarelik bir arazi verildi. Ülker’in bu araziye kat karşılığı konut yaptıracağı öğrenildi.
KONSER DE VAR MAÇ DA…
15 bin seyirci kapasiteli F.Bahçe Ülker Sports Arena, birçok spor branşında ulusal ve uluslararası organizasyonlara rahatlıkla ev sahipliği yapabiliyor. Her türlü konser ve toplantı etkinliğinin de düzenlenebildiği salonun işletmeciliğini, bu alanda dünyanın en önemli firmalarından biri olan AEG yapıyor. AEG, dünyanın dört bir tarafında STAPLES Center, O2 London, O2 Berlin ve Türk Telekom Arena gibi 100′den fazla spor tesisinin işletmecisi.
DEĞERİ HER GEÇEN GÜN YÜKSELİYOR
Bu özellikleri sayesinde değeri her geçen gün artan bir spor tesisi haline gelen F.Bahçe Ülker Sports Arena’ya, açılışının üzerinden henüz 2 ay geçmiş olmasına rağmen 250 milyon TL fiyat biçiliyor. Salonda halen F.Baçe Ülker Erkek Basketbol Takımı maç oynuyor. Yakın zamanda Sarı-Lacivertli kulübün kadın basketbol takımı ile voleybol şubesinin de bu salondan faydalanması planlanıyor…

3 Nisan 2012 Salı

Moris Finley Fenerbahçe Ülker'de !!!




Fenerbahçe Ülker, kadrosunu Birleşik Amerikalı yıldız oyuncu Morris O'neal Finley'i transfer ederek güçlendirdi.
 2 Ağustos 1981 doğumlu olan basketbolcu Alabama Opelika'da dünyaya geldi.  1.80 boyunda ve 80 kilo ağırlığındaki Finley, oyun kurucu pozisyonunda görev yapıyor.
Basketbol hayatına Kolej Ligi'yle başlayan Finley, ilk olarak Alabama Birmingham Üniversitesi okul takımı UAB Blazers'ta forma giydi.
 
Profesyonel kariyerine 2004-2005 sezonunda başlayan Birleşik Amerikalı yıldız, ilk olarak Sırbistan'ın Mornar bar takımının kadrosunda yer aldı.  2005'te Yunanistan'a geçen Finley Olympia Larrisa'da bir sezon görev yaptı. Başarılı oyuncu, daha sonra 2005-2007 sezonunda Belçika takımı Liegi forması ile mücadele etti. Ardından İtalyan ekipleri Sebastiani Rieti ve Montepaschi Siena formaları giyen Finley son olarak Empori Armani Jeans Milano takımı için parkeye çıktı.
 
1.5 sezondur İtalya'nın Empori Armani Jeans Milano takımında forma giyen Birleşik Amerikalı guard Morris Finley'nin geçtiğimiz günlerde sözleşmesi karşılıklı olarak feshedilmişti.
 
Finley bu yıl 14 maçta 9.4 sayı, 2.7 ribaunt, 2.5 asist ortalamalarıyla oynadı.
 
Morris Finley, 2009 yılında İtalya ligi şampiyonluğu, İtalya kupası şampiyonluğu ve İtalya Süper Kupası şampiyonluğu yaşarken, 2007-2008 yılında İtalya Ligi'nin, 2004-2005'te de Sırbistan Ligi'nin en skorer oyuncusu olmuştu.



Finley geçen sezon Euroleague'de 10 maçta 11.0 sayı, yüzde 43.3 üçlük, 1.7 ribaund, 3.2 asist ortalaması tutturmuş, Efes Pilsen'e karşı 11 ve 12 sayı üretmişti.


2008

2009
***********
* Hayırlı Olsun.
* Nihayet sonunda bir transfer yapmayı becerdiler (!).
Onda da her kapıdan eli boş döndükten sonra sakatlığı nedeniyle 28 Mart 2011'de Milano tarafından serbest bırakılan,1 yıldır basketbol oynamayan oyuncu aldılar.
* Finley ismi bilinen,kariyeri fena olmayan bir guard ama sakatlığı ve son durumunu bilemiyoruz.
* Bugün sağlık kontrolünden geçti ve ilk antrenmanına çıktı.
Demek ki sağlık sorunu geçmiş.
* Siena gibi bir takımdan yolu geçmiş bir oyuncu boş değildir.
İzlediğimiz kadarıyla deliciliği,ceza şutları,serbest atış yüzdesi ve savunması iyi.
* Bu saatte ancak bu kadarını bulabilirsin hiç bir B,C Planın olmazsa.
Katkı sağlamasını ummaktan başka yapacak bir şeyimiz yok.
* Başarılar diliyorum.

Fenerbahçe Ülker, Edirne Deplasmanında Kazandı : 48-81 !!!

SALON: Mimar Sinan Spor Salonu

HAKEMLER: Engin Kennerman – Fatih Arslanoğlu – Erman Erdemli 

OLİN EDİRNE (48): Ogün Sevinç (2 ribaund), Mustafa Abi 5 ( 2 ribaund- 3 asist), Vladimir Stimac 9 (5 ribaund- 2 asist), Wesley Wilkinson 5 (2 ribaund), Polat Kocaoğlu 5 (1 ribaund), Filip Videnov 8 (1 ribaund- 2 asist), Reha Öz 11 (3 ribaund- 1 asist), Fırat Töz 3 (4 ribaund- 3 asist), Davud Kamer 2

FENERBAHÇE ÜLKER (81): Roko Ukic 10 (4 ribaund- 4 asist), Mirsad Türkcan 5 (5 ribaund- 1 asist), Erbil Eroğlu (2 ribaund- 3 asist), Gasper Vidmar 3 (3 ribaund), Kaya Peker 13 (11 ribaund), James Gist 4 (3 ribaund- 2 asist), Oğuz Savaş 6 (2 ribaund- 2 asist), Berkan Candan 3 (3 ribaund), Bojan Bogdanovic 23 (3 ribaund- 3 asist), Emir Preldzic 14 (5 ribaund- 4 asist)

1.PERİYOT: 14-26
2.PERİYOT: 9 -17
3.PERİYOT: 14-22
4.PERİYOT: 11-16



* Olin Edirne zaten zayıftı.Oyun kurucuları Wright'ın da oynayamaması ile çok kolay kazanılan bir maç oldu.
* Sakatlık mevzuunda bu kez Engin yeniden sahne aldı.2 hafta yok.Erbil 22.58 dk. süre aldı,iyi de oldu.
* Bojan - Emir formu devam ediyor.
* Kaya nihayet kendini aşmış.13s.11r.
* Böylece orta ve alt sıra takımları ile 6-7 maçlık galibiyet serisi bitti.
Artık son 5 maçta 3 ciddi rakiple oynayacağız.İlk rakip Banvit.
Bakalım ?

25 Mart 2012 Pazar

Fenerbahçe Ülker - Aliağa Petkim : 85-74 !!!

Ligin 24. haftasında Fenerbahçe Ülker ile Aliağa Petkim Fenerbahçe Ülker Arena’da karşı karşıya geldiler. Başa baş giden mücadelenin son çeyreğin bitime 4 dakika kala 11-0’lık bir seri yakalayan Sarı-Lacivertli ekip, rakibini 85-74’lük skorla yenerken Emir Preldzic 19 sayı- 7 ribaund ile galibiyette önemli bir rol oynadı.


Maça hızlı başlayan Aliağa Petkim, ilk 4 dakikada Roko Ukic’in basketi dışında sayı kaydedemeyen rakibine karşı Orhan Hacıyeva – Ryan Toolson – Branislav Ratkovica üçlüsünün üç sayılık isabetleri ile skor üretince, konuk takım 4. dakikada durumu 2-13’e getirerek farkı çift hanelere çıkardı. Bojan Bogdanovic’in sayılarıyla toparlanan Sarı-Lacivertliler, çeyreğin sonuna doğru Emir Preldzic’in de devreye girmesiyle farkı eritti ve ilk 10 dakika 23-23’lük eşitlikle tamamlandı. İkinci periyotta ev sahibi takım boyalı alanı iyi kullanırken, Aliağa temsilcisi de dış şutlarla sonuca gitti. İki takım da aradaki farkı açamazken konuk ekip, son hücumda Ersin Görkem’in turnikesiyle soyunma odasına 42-43’lük skorla önde giren taraf oldu. 


İkinci yarıda iki takım da savunma sertliğini arttırırken, Roko Ukic – Engin Atsür ikilisinin dış atışlarıyla sürüklediği Fenerbahçe Ülker, 25. dakikada Emir Preldzic’in de bu ikiliye katılıp üçlük isabeti kaydetmesiyle 56-51 öne geçti. Ryan Toolson’ın skorer oyunu ile farkın daha fazla açılmasına izin vermeyen Aliağa Petkim, final periyoduna 60-55 geride girdi. Son çeyrek karşılıklı basketlerle başlarken, konuk takım Ersin Görkem’in basketiyle 33. dakikada durumu 65-63’e getirdi. Bu dakikadan sonra bir ritim yakalayan Sarı-Lacivertliler, Emir Preldzic – Bojan Bogdanovic – Roko Ukic üçlüsünün sayılarıyla 11-0’lık bir seri yakalayarak bitime 4 dakika kala farkı çift hanelere çıkardı (76-63). Kalan bölümde de oyunun kontrolünü elden bırakmayan Fenerbahçe Ülker, mücadeleden 85-74 galip geldi.


SALON: Fenerbahçe Ülker Arena


HAKEMLER: Halil Baldemir – Can Atsüren – Mehmet Serdar Ünal


FENERBAHÇE ÜLKER (85): Roko Ukic 18 (3 ribaund- 6 asist), Mirsad Türkcan (3 ribaund- 1 asist), Engin Atsür 12 (2 ribaund- 2 asist), Kaya Peker 6 (6 ribaund- 2 asist), James Gist 7 (2 ribaund- 1 asist), Oğuz Savaş 4 (2 ribaund), Hakan Demirel 5 (1 asist), Bojan Bogdanovic 14 (3 ribaund- 1 asist), Emir Preldzic 19 (7 ribaund- 2 asist)


ALİAĞA PETKİM (74): Branislav Ratkovica 16 (5 ribaund-7 asist), David Toolson 18 (1 ribaund-4 asist), Hakan Köseoğlu 2 (2 ribaund- 2 asist), Ümit Sonkol 7 (8 ribaund-1 asist), Buğrahan Tuncer 2 (1 ribaund- 2 asist), Ersin Görkem 10 (5 ribaund), Orhan Hacıyeva 9 (2 ribaund- 1 asist), Brian Qvale 7 (3 ribaund-1 asist), Michael Plaisted 3 (3 ribaund). 


1.PERİYOT:23-23
2.PERİYOT:19-20
3.PERİYOT:18-12
4.PERİYOT:25-19


* Neyse orta sıra takımları ile başa baş oynayıp kazanabiliyoruz çok şükür.
6 maça çıktı serimiz (!)
* İlk yarı kötüoyun,ikinci yarı sonuca gidebildik.2-13 oyuna başlıyorsun.
Nasıl bir konsantrasyondur ki ? Aliağa'ya karşı çevirebilirsin de tepe takımlarına karşı ?
Ukiç iyi dönmüş 18s.3r.6a.2tç.
* Emir ve Bojan da son maçlarda sırtlıyorlar.Engin de katılmış onlara.
Emir 19s.7r.2a.Bojan 14s.3r.Engin 12s.
* Serbest atış % 68 (25/17)
* Zor maçlar yaklaşıyor biz hala transfer yapacağız.Kime teklif yapsak redediyor.
* Olin Edirne  deplasmanı var haftaya ondan sonra Banvit,gs,doping pilsen maçları geliyor.Bakalım artık.

18 Mart 2012 Pazar

Erdemir - Fenerbahçe Ülker : 68-75 !!!



SALON: Erdemir Spor Salonu

HAKEMLER: Serkan Emlek, İsmail Aydın, Osman Sinan İşgüder

ERDEMİR (68): Kzell Ray Wesson 6 (9 ribaund, 4 asist), Nihat Emre Ekim 3 (2 ribaund, 1 asist), Antwayne Robinson 8 (5 ribaund, 1 asist), Mutlu Akpınar 10 (4 ribaund, 1 asist), Altan Erol 16 (3 ribaund), Gerrord Dewayne Henderson 9 (2 ribaund, 3 asist), Eren Beyaz 2 (1 ribaund), Yunus Çankaya 8 (2 ribaund), Soner Şentürk 6 (5 ribaund, 8 asist)

FENERBAHÇE ÜLKER (75): Mirsad Türkcan 7 (5 ribaund), Ömer Onan (1 ribaund), Engin Atsür 11 (2 ribaund, 2 asist), Kaya Peker 8 (6 ribaund, 1 asist), James Gist 7 (4 ribaund, 3 asist), Oğuz Savaş 8 (3 ribaund, 2 asist), Hakan Demirel 1, Bojan Bogdanovic 25 (2 ribaund, 3 asist), Emir Preldzic 8 (4 ribaund, 9 asist) 

1.PERİYOT:21-17
2.PERİYOT:13-19
3.PERİYOT:17-22
4.PERİYOT:17-17 



* Valla ortada bir maçtı.Kaybederiz diye düşünüyordum ama neyse ki kazandık.
Erdemir'de son 5 maçta sadece bizim yenildiğimiz Bandırma Kırmızı'yı yenebilmiş.Yani bizden farkları yoktu.
* Maçın tekrarı açıktı ama dikkatli izlemek içimden gelmedi.Göz ucu ile arar ara baktım. 
* Bojan,Engin,Emir  kazandırdılar maçı.Aferin üçüne de.
* Bu arada bizim çiftlik haline gelmiş şubede yetkili makamdakiler hala 1 transfer yapmayı beceremediler.Şimdi de çıkmış ''bu saatte iyi oyuncu bulmak çok zor.Bulamazsak vazgeçeceğiz diyorlar''
* Vazgeçsinler abi.Sebebi şundandır ; 
G.Saray'da Shipp,Beşiktaş'da Arroyo sakatlandı.İkisi de 4-6 hafta yok ya.
Eee biz de etiğe çok düşkün bir kulübüz.Rakiplerimizde bu eksikler olmuşken
transfer yapmak bize yakışmaz değil mi ? :) 
Vallahi sinirden gülüyorum ya.