4 Temmuz 2010 Pazar

Fenerbahçe Basketbol Tarihi.

1.BÖLÜM
Birleşik Amerikada 1891de Springfield eyaleti Y.M.C.A. spor salonunda icad olunup Yale üniversitesinde oynanmaya başlanan Basketballs sporu‚ 1904de St.Louisde 5 Amerikan takımı tarafından olimpiyatlara sokulunca tanındı. Yurdumuzda kulüpler arasonda ilk kez 1913 yılında Fenerbahçe Spor Kulübünde oynandığı aynı dönemde yayınlanan İDMAN mecmuasında yazılıdır. Ancak‚ Balkan ve Birinci Dünya savaşları bu girişimi daha doğarken engelledi.

Fenerbahçe Kulübü‚ 6 yıl süren bu savaşlardan sonra‚ 1919 yılı yaz başında yeni bir girişimde bulundu. Kulübün Terbiye-i Fikriye şubesi tarafından 15 günde bir yayınlanan Fenerbahçe adlı derginin 10.7.1919 gün ve 3 sayılı nüshasının 7. sayfasında bu olay şöyle duyurulmuştur:
Kulübümüz‚ son zamanda yeni bir hisse teceddüt göstererek‚ bir Amerikalı muallim nezaretinde‚ memleketimizde ilk defa bizde olarak basketbol oyununa başladı ve bunda da azaları arasında‚ epeyce muvaffakiyet göstermekle iftihar eder

Fenerbahçenin 5 / 6 Haziran 1932 gecesi yanan Kuşdilindeki kulüp binasının geniş bahçesindeki paten sporu için yapılıp daha sonra tenis oynanan çimento sahada yazboyu süren bu çalışmalar‚ kış gelince‚ kapalı salon olmadığından‚ durmuş‚ ertesi yaz kulübün bir İngiliz birliği tarafından işgal edilip kapatılması nedeniyle de yeniden başlayamamıştır.

Fenerbahçeden sonra‚ sıra ile Nişantaş‚ Galatasaray‚ Bakırköy ve başta Maccabi olmak üzere‚ azınlık kulüplerinin çalışma alanına giren bu sporda‚ kulüplerarası ilk temas 15 Şubat 1923de yapılmış ve Nişantaş Galatasarayı 15 / 4 yenmiştir. Ancak‚ bu ilk dönemde Robert Kolejli öğretmen ve öğrenciler basketbolde kulüplerimizle ölçülemeyecek derecede ileri idiler.

Robert Kolejli basketbolcuların 1925 yılında Fenerbahçeye girmeleriyle bu spor birdenbire önem kazandı. Hatta 15.1.1926da en güçlü rakiplerden Maccabiyi 32 / 4 yenen Fenerbahçenin bu ilginç maçı heyecanla izlenmiştir. Ancak‚ kulübün bir kapalı salonu olmaması‚ Robert Kolejli gençlerin Fenerbahçe ile bağlarını güçlendirmeye olanak vermediğinden‚ bu fırsat kaçmış ve 1944e kadar uzayan yeni bir duraklama devresine girilmiştir.

Hüsamettin‚ Ümit Aksu‚ Rasim‚ Mehmet Berkok ile Raymon Read g‚b‚ Fenerbahçeli gençler‚ Muhtar Sencer ve Cem Atabeyoğlunun girişimleriyle‚ 1944de bir basketbol takımı kurdular ve Galata Gençlik Kulübünden katılan Habib kardeşler‚ Mişel Gabay‚ David Filiba‚ Moris Meşulam ve Şükrü Mete ile kadrolarını tamamlayıp‚ 1945de 2.liğe girdiler.

Fenerbahçeli basketçiler‚ aynı yılın sonund‚ 22.12.1945 günü Galatasaray Kulübü salonunda tertiplenen ( 4 ler Kupası ) finalinde Beşiktaşı 41 / 27 yenip kupayı kazandılar. Spor Oyunları Federasyonu tarafından‚ Şubat 1946da Edirnede düzenlenen ( Trakya Kupası ) nı da kazanan Sarı Lacivertlilerin amaçları artık 1. Lige yükselmekti. İşte‚ bunu gerçekleştirecek maç 9.2.1947de Eminönü Halkevi spor salonunda Kurtuluş Kulübü ile yapıldı.

Fenerbahçe; Yakovos Bilek‚ Apostol Ancus ve Samuelidis gibi‚ en güçlü basketçilerin yer aldığı Kurtuluşu‚ Şükrü Mete (K)‚ Jak Habib‚ Aron Habib‚ Henry Düvenyas‚ Mişel Gabay ve Raymondan oluşan 6 kişilik kadrosu ile ve Jak Habibin turnike ve Ş.Metenin uzaktan şutlarıyla‚ 36 / 29 yenmeyi başardı ve 1. kümeye geçti.

Fenerbahçe Kulübü‚ 1944den itibaren aralıksız olarak temsil olunduğu basketbolda‚ her kategoride İstanbul ve Türkiye şampiyonlukları kazanmak ve gerek ( Şampiyon Kulüpler ) ve gerekse ( Kupa Galipleri )nde Türkiyeyi Avrupada ilk temsil eden takım olmak gibi en ileri derecelere kadar yükseldi ve bu çok şerefli durumunu çeyrek yüzyıl sürdürmek başarısını gösterdi. Basketbolda 1967 yılı sonuna kadar uzayan bu mutlu dönem‚ 15 yıllık bir gevşemeden sonra‚ 1983de yeni bir atılımla tekrarlanırken‚ bu kez ayrıca‚ Avrupa Kupalarında 3. tura yükselmek gibi Türk kulüpleri için başarının doruğuna ulaşmak Fenerbahçe kulübünü yücelten pek çok tarihsel olaylardan biri olarak yaşandı.

Fenerbahçe takımı Amerikalı antrenör Mister Mereyin gayretiyle 1947de birinci lige yükselince‚ burada Nejat Diyarbakırlı‚ Sacit Seldüz‚ Affan Başak‚ Mustafa Kasapoğlu‚ A.Arditi‚ Mehmet Alkan‚ Hikmet Vardar‚ Tuğrul Demir ve Özcan Dinçerli kadrosu ile ve önce Feridun Koray‚ Reştan Aras‚ sonra da Samim Göreçin antrenörlüğünde‚ 8 takımlık İstanbul 1. Lig klasmanında 2. ve 3. sıralarda yer alırken‚ 1952/53de 4.lüğe düştü.

Hiçbir spor dalında şampiyonluk dışı hiçbir derece ile tatmin olmayan Fenerbahçenin‚ 1952/53 liginde 4.lüğe düşmesi toplumda hoşnutsuzluğu artırmış ve 2 değişik görüşü karşı karşıya getirmiştir.

Bunlardan biri; 2-3 yıldır yerinde sayış nedenin şubeye reva görülen üvey evlat muamelesine bağlıyor ve yılda 7-8 bin lira ile şampiyonluk beklemenin hayal olduğu‚ Fenerbahçenin yalnız futbola değil‚ basketbola da önem verip tahsisatını artırması gerektiğini savunuyordu. Diğer görüş sahipleri ise; stadına 25 bin kişilik beton tribünler yaptırılmasından dolayı‚ zaten 200 bin lira borçlanan‚ üstelik de‚ ağır faizi nedeniyle‚ alacaklı banka tarafından icraya verilen Fenerbahçenin 120 bin liralık bütçesinden 7-8 bin lira ayırması fedakarlık iken‚ hem bu fedakarlığın 3-4 yıldır boşa gitmesinden‚ hem de Fenerbahçe ad ve renklerinin rakiplerce‚ basketbol yoluyla‚ şöhret aracı olarak‚ istismar olunmasından yakınıyorlardı.

İşte Samim Göreç gibi çok değerli bir antrenöre sahip olunmasına rağmen‚ 4.lüğe düşüş‚ Fenerbahçe kulübünü 1953 yazında ileri adımlar atmaya yöneltti. Bu arada‚ gençleşen ve yeni bir hüviyet kazanan futbol takımının parlak oyunlarla‚ yenilmeden şampiyon olmasıyla gelir artıp feraha çıkıldığından‚ bütçe 15 bin liraya çıkarıldığı gibi‚ şube de artık Futbol‚ Atletizm ve Kürek gibi‚ ana faaliyet dallarından sayılmıştır.

Mevsim başında‚ 1-3 Ocak 1954 günleri‚ 6 rakip arasında ( Teknik Üniversite Rektörlük Kupası )nı kazanan Fenerbahçe‚ 27 Mart 1954 lig maçında Galatasarayı da‚ ilk kez olarak 71-61 yenerken‚ Teknik Üniversite salonu o güne kadar eşi görülmemiş heyecan ve gösterilerle çalkalanmıştır.

Yıllardan beri basketbol teşkilatında hegemonya kuran ve yenilmez armada olarak ün yapan rakibinin bu ünvanını silen ve Fenerbahçe‚ hatta Türk basketbolunun dönüm noktası olan bu maç hakkında‚ bu spora hemen hemen yer vermeyen basından‚ 28 Mart 1954 günlü Cumhuriyet gazetesinde aşağıdaki yazılar ilginçtir:
İlk 10 dakika dışında‚ sarı lacivertliler süratli‚ güzel ve bilgili bir oyun göstermişler ve hakimiyet kurmuşlardır. Bu sebeple‚ Fenerbahçenin bu haklı galibiyetini bir sürpriz saymak imkansızdır. Salonu tamamıyla dolduran seyirci kalabalığı önünde oynanan ve çok zevkli geçen karşılaşmadan sonra iki takım sporcu ve taraftarlarından ağlayanlar olmuş‚ zaman zaman hadiseler zuhur etmiştir. Müsabakanın ilk devresi 38 / 33 Fenerbahçe lehine neticelenmiştir. İki takımın sayılarını kaydeden oyuncular şunlardır;
Fenerbahçe : Altan(Dinçer) 28‚ Sacit(Seldüz) 15‚ Erdoğan(Karabelen) 14‚ Nejat(Diyarbakırlı) 8‚ Hikmet(Vardar) 4‚ Erol(Demiroma) 2
Galatasaray: Yalçın(Granit) 31‚ Sadi(Gülçelik) 10‚ Cemil(Sevin) 7‚ Özer(Salnur) 7‚ Yüksel(Alkan) 6

Zayıf Kadıköyspora ihmal sonucu yenilgi‚ Fenerbahçeyi İstanbul şampiyonluğundan ettiği gibi‚ 5 Mayıs 1954 gecesi Türkiye birinciliğinde Galatasaraya karşı 60-55lik 2. galibiyet de şampiyonluğu kazanmaya yetmedi. Bitime 6 saniye kala Galatasarayın sayısını 55e çıkaran basket Modasporu averajla Türkiye Şampiyonu yapmıştır.

Fenerbahçe‚ 1954/55 basketbol mevsimini Moda‚ Kadıköy‚ Darüşşafaka‚ Beyoğluspor ve İranın Taç kulüpleri arasında 7/10 Ekim 1954 günlerinde tertiplenen ( Gökay Kupası )nı kazanarak açarken‚ 12. ayda da Galatasaray‚ Modaspor ve Yugoslav Gradyanski takımlarını yenerek ( Rövanşlar Kupası )nı da kazandı. Bu başarılar arasında ligi de‚ çok başarılı sonuçla‚ 14 maçta 14 galibiyetle‚ bitirip‚ basketbolda ilk kez İstanbul şampiyonu oldu.

Zaten 1954-55 mevsimi‚ Türk basketbolunda önemli gelişmelere sahne olmuştur. İstanbul Ajanı Galatasaraylı Turgut Atakol‚ bu sporun kalkınmasında‚ büyük kulüplerin ve özellikle Fenerbahçenin idarede güçlü olarak temsil edilmeleri görüş ve çabasında idi ve bunda başarıya ulaştı. Niteki Fenerbahçe kulübü bu spor dalının sevk ve idaresinde yetkili olan tertip komitesinde 1954-55den itibaren Genel Sekreteriyle temsil olunmaya başlandı. Sonuçta‚ o mevsim maçları‚ başta Turgut Atakol olarak‚ yine Galatasaraydan Osman Solakoğlu ve Fenerbahçeden de Rüştü Dağlaroğlunun çabalarıyla‚ Teknik Üniversitenin bin kişilik salonundan alınıp‚ 5 bin kişilik Spor Sergi Sarayına aktarılmış ve bu sayede basketbol sporunda bu mevsimden itibaren kulüplere gelir sağlanmıştır.

Fenerbahçenin‚ mevsim başında Ankaragücünden aldığı futbol ve milli basketbolcu Yılmaz Gündüzle daha da güçlenen kadrosunun yaptığı maçlar ilgiyi büyük ölçüde artırıp Spor ve Sergi Sarayına büyük kalabalıklar çekti ve Türk Basketbolu süratle kalkınmaya başladı.

Bu mevsimin 14 maçı içinde öncelikle 2 Galatasaray galibiyeti ve kazanlılan 1954-55 İstanbul Şampiyonluğu Spor ve Sergi Sarayını taşıran davullu binlerce seyircinin‚ bu derecesi ilk kez görülen‚ coşkun gösterileriyle kutlanmıştır. Galatasarayı 5.2.1955de 55/47 yenen Fenerbahçe‚ ligin 14. ve son karşılaşması olan 2 Nisan maçını da 57/46 kazanarak şampiyon olurken‚ bu maç 14 bin lira gibi rekor hasılat sağlamış ve ilk kez oalrak da‚ bir basketbol müsabakası Türkiyede radyo ile yayınlanmıştır. İlk kez İstanbul şampiyonu olan Fenerbahçenin ilk 5i şöyledir:
Sacit Seldüz (K)‚ Altan Dinçer‚ Yılmaz Gündüz‚ Erdoğan Karabelen‚ Hikmet Vardar
Diğer elemanlar ise: Erol Demiroma‚ Mete Yalçın‚ Muammer Tezel‚ Ertem Yolaç‚ Erol Pekelman ve Türkiyede görevli Amerikalı Conidir.
2.BÖLÜM

Fenerbahçe‚ 1955-56 İstanbul şampiyonluğunu da büyük başarı ile kazandı. Genç takımdan Can Bartu ve Metin Çabukel ve Darüşafakadan alınan Mehmet Baturalple daha da güçlenen kadro‚ 1956 Haziranında İtalyaya yaptığı 4 maçlık 2. dış turnesinin 4 maçını da kazandığı gibi‚ Ankarada tertiplenen Nato Kupasının 29.1.1956daki finalinde Amerikan Jammet takımını 79-70 yenmeyi başararak kupayı kazandı.

Fenerbahçe 2. kümede iken 22.12.1945de 4ler Kupası finalinde Beşiktaşı‚ ilk basketbol maçlarında 41-27 yenip kupayı kazandığı karşılaşmadan sonra‚ 1956da Şişli ile beraber 1. Lige çıkan Siyah-Beyazlı rakibiyle‚ birinci ligdeki ilk maçı 12.1.1957de 81-58‚ ikinci devre maçını da 27 Martta 87-45 kazandı. Sarı-Lacivertli takım bu maçları Altan Dinçer‚ Erdoğan Karabelen‚ Mehmet Baturalp‚ Yılmaz Gündüz‚ Metin Çabukel ve Gündüz Erkan kadrosuyla oynamıştır.

Ağustos sonunda‚ kendisiyle beraber‚ Moda‚ Kadıköy ve Daürşafaka arasındaki Zafer Kupası‚ Eylülde Lübnan2ın Club Sporting‚ Mpda ve Kadıköy arasındaki Cihanoğlu Kupasını hiç yenilmeden kazanan ve 4.11.1956da teşvik turnuvası finalinde ezeli rakibini de 76-71 yenerek 1956-57 ligine giren Fenerbahçe takımı‚ 18 maçı 18 galibiyetle bitirdi ve üstüste 3. kez İstanbul şampiyonu oldu.

Galatasaray kulübünün 50. kuruluş yıldönüm bayramında‚ 15.1.1957 gecesi ezeli rakibini 70-68 yenen Sarı-Lacivertli takım‚ aynı rakibini 28 Ocak ve 10 Nisan 1957 lig maçlarında 3. ve 4. kez‚ 44-43 ve 69-64 yenmeyi başarmış ve böylecek Sarı-Kırmızılı takımı bir mevsimde 4 kez yenilgiye uğratmıştır.

Fenerbahçe‚ 1956-57 şampiyonluğunu 18 maçta 18 galibiyetle kazanırken‚ 2. devre Karagücü karşısında sağladığı 181-31lik skorla Türkiye rekoru da tesis etti. Bu sayıları Erdoğan (73)‚ Batur(47)‚ Metin(20)‚ Gündüz(19)‚ Sacit(14)‚ Nezihi Telatar(6)‚ Erol Demiroma(2) yaptılar. Daha önceki Yıldızlar‚ Gençler ve Bayanlar rekorlarına eklenen bu yeni rekorla Fenerbahçe Türk basketbolunun 4 kategorisinin de sayı rekorlarını renkleri altında toplamış oluyordu.

Şampiyona sonunda 10 İstanbul takımı‚ puanlarıyla beraber şöyle sıralandılar:
Fenerbahçe 36‚ Galatasaray ve Vefa 32şer‚ Modaspor 30‚ Darüşşafaka 26‚ Beşiktaş ve Kadıköy 25er‚ Şişli 23‚ Beyoğluspor 22 ve Karaücü 18 puan.

Fenerbahçenin 1956-57 sezonu basketbol başarılarına ilk kez ve yenilmeden kazandığı Türkiye şampiyonluğunu da eklemek gerekir. Bu suretle‚ bu mevsim faaliyetlerinde şu 5 ilginç başarı göze çarpacaktır:
1. İstanbul şampiyonluğunu 18 maçta 18 galibiyet ve üstüste 3. kez‚ yenilmeden kazandı.
2. Türkiye şampiyonluğunu ilk kez ve yine yenilmeden elde etti.
3. Ezeli rakibi Galatasarayla yaptığı 4 maçı 4 galibiyetle sonuçlandırdı.
4. Beşiktaşla 1. Ligde ilk kez karşılaştı ve yendi.
5. Türk basketbolunda sayı rekoru tesis etti.

Fenerbahçenin bu mevsim başarılarında Altan Dinçerle Play Maker Yılmaz Gündüzün etkileri büyük oldu. Türk basketbol tarihinin bu müstesna yıldızları Fenerbahçenin her maçına ayrı bir zevk ve değer katmış‚ büyük yetenek ve maharetleriyle heyecana boğdukları sporsever kitlelerin gönüllerine yerleşmişlerdir.
3. BÖLÜM

FENERBAHÇE´NİN İLK TÜRKİYE BASKETBOL ŞAMPİYONLUĞU

Fenerbahçe‚ Türkiye Basketbol birinciliklerinde şanssız bir kulüptür. Bu ünvanı 3 kez puan farkıyla kazanırken‚ 4 kez de‚ bazen yarım basket gibi‚ çok küçük sayı averajıyla kaybetti. Ayrıca 1954-55 şampiyonasında açık şekilde‚ bir tertibe de hedef oldu. Şöyle ki; Galatasarayla yapılan final maçında‚ her haliyle Fenerbahçe kulübüne antipatisiyle tanınan Yakovas Bilekin taraflı ve tahrikli idaresi‚ Sarı-Lacivertli bazı basketçileri etkilemiş ve oyun üzenlerini altüst etmiştir. Neticede‚ durum 40-27 aleyhlerinde iken‚ bitime 44 saniye kala‚ bazı elemanların‚ şartlanmış hakemi‚ son bir taraflı kararından ötürü‚ protesto amacıyla‚ alanı terketmeleriyle maç yarım kaldı. Bu davranışla‚ Modasporu birinci yapıp Galatasarayın şampiyonluğunu engellemek amacı güdüldüğü imajı yaratılmış‚ Federasyon da‚ durumu araştırmadan‚ bu yanlış görüşe aldanıp‚ hemen‚ Modasporla beraber Galatasarayı da şampiyon ve hükmen yenik saydığı Fenerbahçeyi üçüncü ilan etmiştir.

Fenerbahçe2li basketçiler için‚ hiç kuşkusuz çok yanlış olan bu üzücü olayda‚ eski Tatavlalı Yakovas Bilek kadar‚ Basketbol Federasyonu da sorumlu ve hatta suçludur. Şöyle ki;

İstanbul şampiyonu Fenerbahçe ile ikincisi Modaspor‚ Ankara 1 ve 2.leri Ankaragücü ve Harbokulu‚ İzmir şampiyonu Altınordu ve Federasyon Kupası birincisi Galatasaray arasında‚ 19-24 Nisan 1955 günlerinde‚ bir devreli yapılacak müsabakaların fikstürünün Kura ile tesbiti gerekirken‚ Federasyon Başkanı Faik Gökay‚ şampiyonadan 3-4 gün önce Fenerbahçe Genel Sekreterine başvurmuş ve ( hasılat ) düşüncesiyle‚ fikstürün Kura ile değil‚ tertip süretiyle tanzimini ve Fenerbahçe Galatasaray maçının son güne bırakılmasını teklif etmiştir.

Bu tertip şekli Fenerbahçenin aleyhine idi. Çünkü‚ takım‚ Galatasaraya oranla‚ daha yaşlı elemanlardan oluştuğundan‚ üstüste ve aralıksız 4 maçtan sonra ezeli rakibinin karşısına dezavantajlı çıkmış olacaktı. Bu nedenle‚ Fenerbahçe Genel Sekreteri‚ teklifi kesinlikle red etmiş ve Federasyon Başkanına:
-Bizi hasılat ilgilendirmez. Kura nasıl çıkarsa hakkımıza razıyız
Demiştir. Ancak Genel Sekreterin 3 gün için İstanbuldan ayrılmasını fırsat bilen ilgililer‚ yakışıksız bir tutumla şube kaptanını inandırarak‚ maçı en sona koydukları gibi‚ idaresini de‚ Sarı-Lacivertli kulübün antipatizanı Yakovos Bileke vermek suretiyle olaya ortam hazırlamışlardır. İşte‚ 44 saniye kala yarım kalan maçın gerçek iç yüzü budur.

Türkiye Şampiyonasının 1955-56 maçları İstanbul şampiyonu Fenerbahçe‚ 2.si Galatasaray‚ Ankaradan Ankaragücü‚ İzmirden Karşıyaka ve Federasyon Kupası galibi Modaspor arasında yapıldı. Bir devreli maçlar sonunda ezeli rakiplerinin puan eşitliklerine karşı‚ bir basketlik averajla Galatasaray birinci‚ Fenerbahçe ikinci‚ Ankaragücü üçüncü olmuş‚ Ankaragücü maçında durum 49-35 iken‚ bitime 23 saniye kala sahayı terk eden Modaspor dördüncü‚ Karşıyaka da beşincilik almıştır.

Fenerbahçe‚ ilk Türkiye Basketbl Şampiyonluğunu‚ üstüste 3. kez İstanbul Şampiyonu olduğu 1956-57 mevsimi sonunda‚ 9-12 Mayıs günleri yaptığı 4 maç ve 4 galibiyetten sonra kazandı.

9 Mayısta İzmir şampiyonu Altınorduyu 85-47
10 Mayısta Ankara şampiyonu Ankaragücünü 85-56
11 Mayısta Ankara ikincisi Mülkiyeyi 86-64
12 Mayısta Federasyon Kupası galibi Vefayı 62-46
Yenen Fenerbahçenin 1956-57 Türkiye birinciliklerindeki kadrosu;
Sacit(K)‚ Altan‚ Yılmaz‚ Hikmet‚ Erdoğan‚ Batur‚ Mete Büyükyalçın‚ Erol Demiroma‚ Can Bartu ve Metinden oluşmuştur. Şampiyonada yapılan sayılardan 90'ını Altan‚ 63ünü Can ve 46sını da Yılmaz kaydetti.

4. BÖLÜM

TÜRKİYE KUPASININ İLK ŞAMPİYONU FENERBAHÇE

Fenerbahçe‚ Türkiye şampiyonluğunu da kazandıktan sonra‚ türlü nedenlerle sendeledi. Bu nedenlerin başında Federasyonla anlaşmazlığa düşmesi ve 1960da ligden çekilmesi gelir. Bunun sonucu İstanbul şampiyonluklarını 5 yıl Galatasaray‚ Moda‚ Darüşşafaka ve Deniz Harp Okuluna bıraktı‚ Türkiye birinciliklerinden de 2sini Darüşşafaka ve birer şampiyonluğu da Moda‚ Galatasaray ve 1959da kendisi aldı. Bu dönemde kadro; Altan(K)‚ Batur‚ Erdoğan‚ Ömer‚ Can‚ Halil‚ Nedim Hoşgör‚ Engin‚ Erol‚ Oktay ve K.Tuncerden oluşmuştur.

Eski güç ve ahengine 1963de tekrar kavuşan Fenerbahçe‚ deplasmanlı lige kadar‚ son 4 yılın İstanbul şampiyonluklarını üstüste kazanırken‚ 1965in Türkiye birinciliğiyle‚ 1966-67de FIBAnın davet ettiği o yıl kurulan‚ Avrupa Kupa Galipleri Kupasına katılabilmemiz için‚ Federasyonca aynı mevsim tertiplenen Türkiye Kupasını da kazandı.

İlk kez tertiplenen bu Türkiye kupasında‚ finalin 2 maçını Fenerbahçe ile Muhafızgücü yaptılar. 26 Nisan 1967 İstanbul maçını 84-67 kazanıp 21 Mayısta Selim Sırrı Tarcan salonundaki Ankara maçını 65-76 kaybeden Fenerbahçe kupayı 11 sayılık averajla kazandı. Bu ilk Avrupa Kupa Galipleri Kupasında Türkiyeyi temsil eden Fenerbahçenin rakibi Fransa Kupa Şampiyonu ASVEL olmuştur. İlk maçta 10.1.1968 günü Fransa şampiyonunu 68-61 yenen Fenerbahçe‚ 20 Ocaktaki Lyon rövanşını 48-64 kaybedip averajla elendi.

20 YILLIK ÖNDERLİK

Fenerbahçe Spor Kulübü‚ 3 yıl gecikmeden sonra kazandığı Türkiye şampiyonluğuyla‚ 1954den 1967ye kadar‚ Türk basketbolunda üstünlük kurmuş ve yıldız takımından itibaren‚ Gençler‚ Bayanlar ve A takımı olarak‚ bütük kategorilerde Türkiyenin 1 sayılı kulübü olaraqk sivrilmiştir.
A takımlarında 1954den 1957 ve 1963den 1966ya kadar 2 kez üstüste kazandığı 4er birincilik ile 8 kez İstanbul şampiyonu oldu.

Türkiye birinciliklerinde de tam 4 defa 1954‚ 1956‚ 1958 ve 1964 yıllarında şampiyonlukları yarımşar basket averaj farklarıyla kaçırmak şanssızlığına uğrar‚ hatta tertiplerle karşılaşırken; 1957‚ 1959 ve 1965 yıllarında‚ bazen hiç yenilmeden Türkiye birincisi oldu. Bu arada‚ sayısız özel ve kupa organizasyonları ve 1966-67 mevsiminde ilk ve son kez tertiplenen Türkiye Kupası şampiyonluğuna da kazanırken‚ bu büyük başarıları Yıldızlar‚ Gençler ve Bayanlar kategorilerinde de aynı tempo ve görkemle yaşadı.

FIBA tarafından 1958de ihdas olunan Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasının o mevsim tertiplenen ilk şampiyonluğu ile‚ 1966-67de yine o yıl başlayan Avrupa Kupa Galipleri Kupasında yurdumuzun ilk kez o mevsimlerin Türkiye Lig ve Türkiye Kupa şampiyonu ünvanlarıyla‚ Fenerbahçe Basketbol Takımı temsil etmek özelliğini kazandı.

Vurgulamak gerekir ki‚ Fenerbahçenin amatör spor dallarında sürdürdüğü önderlik. 1960-65lerde en verimli düzeye ulaşmıştır. Bu tarihsel gerçeğin o yıllarda Genel Sekreter olan bu kitabın yazarı tarafından‚ 20 Mart 1966 Kongre raporunda tebarüz ettirilmiş ve okunmuş olmasını bugün‚ isabetli bir davranış ve mutlu bir anı olarak‚ burada aynen nakletmekte yarar vardır:

Muhterem Fenerbahçeliler; çok ağır sorumluluk taşıyan görev ve çalışmalarımızda‚ istek ve irademiz dışı işlenmiş hatalar hariç‚ kulübümüz menfaatlerinin ana prensip ve tek hedef olarak kabul edildiğini ve buna son derecede iyi niyet ve hassasiyetle uyulduğunu kabul etmenizi rica ederiz.

Pek çoğumuz hatırlarız‚ Kulübümüz tarihinde‚ ALTIN YIL ismi verilen 1959 yılı kongresinde Mithatpaşa stadından bir telgraf gelmişti. Bu telgrafta Atletizm müsabakalarındaki 3. kategori birinciliğimiz müjdeleniyor ve yılın bu 12. şampiyonluğu sürekli alkışlarla kutlanıyordu.

Kulübümüz bu 8 spor dalında‚ İstanbul ve Türkiye birincilikleri olarak‚ takım halinde tam 19 şampiyonluk kazanmıştır. İdare heyetiniz‚ 12 şampiyonluk yılını Altın Yıl olarak kabul eden ve bunu sürekli alkışlarla kutlayan sayın kongreye bugün 19 şampiyonluk armağan etmekle kendini bahtiyar sayar.

Yine bugün‚ Fenerbahçemiz borç altına ezilmiyor. Mali yönden‚ son 10 yılın görülmemiş rahatlığına kavuşmuş bulunuyor. Bilançoda görülen 320 bin lira borcun 190 bini futbolcuların Temmuz ayında ödenecek transfer ücretleridir."

Aynı raporda‚ basketbol faaliyetine ait aşağıdaki 2 paragraf da‚ bu şubenin aynı yıldaki başarılarına kanıt olarak‚ burada işaretlenmeye değer:

"Geçen haftalar üstüste 4. kez İstanbul Şampiyonu olan basket takımımız 11 ay içinde 2 sezonun İstanbul şampiyonluklarıyla‚ son yapılan Türkiye Birinciliğini hiç yenilmeden kazanmış bulunuyor.

Rakipleri arasında hemen hemen yegane salonsuz takım olmasınave bu yüzden zaman zaman düzenli çalışma imkanlarından mahrum kalmasına rağmen‚ bu derece büyük başarı gösteren ve Türkiyemizin sayılı takımı olmak kudret ve hüviyetini sürdüren basketbol takımımızın kaptan‚ idareci ve sporcularını takdirlerinize sunmayı mutlu bir görev sayıyoruz."

Genel Sekreter Rüştü Dağlaroğlunun Genel Kurula sunduğu yukarıdaki raporla‚ 1966-67 Türkiye Kupası şampiyonluğu ve Avrupa Kupalarında Türkiyeyi ilk kez temsil etmek başarıları‚ mutlu bir dönemin övünç anıları olarak Fenerbahçe toplumunda 1967den itibaren tam 15 yıl özlemle hatırlanıp arandılar. Çünkü‚ Türk basketbolu‚ deplasmanlı lig uygulamasıyla beraber‚ yozlaşma dönemine girecek ve milli takıma 9 eleman veren Fenerbahçe basketbolu da artık tam 15 yıl yaşam için savaşacaktı.
5.BÖLÜM

BASKETBOLDA DEPLASMANLI LİG DÖNEMİ

Basketbol Federasyonu‚ 1966-67 mevsiminden itibaren‚ bölge 1.leri arasında Türkye Şampiyonluğu yerine‚ Deplasmanlı Türkiye Ligini kurdu.

Görünüşte‚ bu gerekli ve yerinde bir davranıştı. Ancak‚ Türkiye için sakıncalı oldu. Basketbol; amaçları daha çok reklam ve paraları da Kulüplerden çok olan müesseselerin elinde kısa sürede yozlaştı ve profesyonelliğin en düzensiz seviyesine düştü.

Deplasmanlı Ligi‚ kurulduğu 1966-67de İzmir Altınordu Kulübü kazandı. Ancak‚ ağır masrafına dayanamayıp‚ şampiyonluğu bir yılda İ.T.Ü.ye devretti. Ondan bir yıl için devralan Galatasaray bu ünvanı 4 yıl için tekrar İ.T.Ü.ye bıraktı. Muhafızgücü ve Beşiktaş da birer yıl dayanabildiler ve şampiyonluk‚ 1975-76dan 1981-82ye kadar Eczacıbaşının tekelinde kaldı. Daha sonra 2şer yıl Efes Pilsenle Galatasaray kazandılar ve bu kitabın baskıda olduğu sırada‚ 1986-87 şampiyonluğunu Karşıyaka aldı.

Fenerbahçe‚ bu süre içinde‚ 12 kulüpten oluşan ligde 2.likle 8.lik arasında korunma savaşı verdi. Bu arada‚ 1967-68 birinciliğini 79 puanla kazanan İ.T.Ü.nin ardından 78le ikinci olurken‚ ilk kez tertiplenen Avrupa Kupa Galipleri turnuvasında Türkiyeyi temsil etmesi Fenerbahçenin Türk basketbolundeki çeyrek yüzyıllık başarı ve öncülüğünün son kanıtı oldu.

Fenerbahçenin 1965de İstanbul ve Türkiye‚ 1966da İstanbul‚ 1966-67de Türkiye Kupası şampiyonluklarını kazanan‚ Avrupa kupalarına katılan‚ Şampiyon Kulüplerde Romanya Lig Şampiyonu Dinamo Bükreşi‚ Kupa Galiplerinde de Fransa Kupa Şampiyonu Asveli birer kez yenip ancak 143-146 ve 116-125 gibi sayı averajlarıyla ünlü ve güçlü kadroları;
Tuncer Kobaner‚ İlker Eser‚ Hüseyin Kozluca‚ Erdal Poyrazoğlu‚ Ferhan Baras‚ Güner Yalçıner‚ Mehmet Baturalp‚ Halil Dağlı‚ Engin Muratoğlu‚ Oktay Okan‚ Turgut Kutatkubilik‚ Önder Okan‚ Barış Yüce‚ Hür Güneralp‚ Tunç Özan ve Emin Özerden kuruludur.

İşte‚ bu güçlü Fenerbahçe basketbolu 1967-68 mevsiminde gücünü süratle kaybetti. Nedenleri; bazı sivrilmiş elemanlarının aşırı isteklerinin kabul edilmemesi üzerine ayrılmaları‚ Ferhan‚ İlker ve Erdalın askere gitmeleri‚ son mevsimde Türkiye sayı rekorunu 736 ile kıran Hüseyin Kozluca‚ Tuncer ve Günerin basketbolu bırakmaları ve nihayet bir türlü kapalı salona sahip olamayışın yarattığı zorlukların giderek etkisini arttırmasıdır. Bu nedenlerle‚ deplasmanlı ligin 1967-68 şampiyonluğunu tek bir puan farkıyla İ.T.Ü.ye kaptıran Fenerbahçe‚ ertesi mevsim 6.lığa düştü ve 1947deki ilk karşılaşmadan 21 yıl sonra‚ Beşiktaşa ilk kez ve 12. maçlarında 80-69la bu 1968-69 liginde yenildi.

Askerden dönen İlker ve tekrar sahalara çıkan Tuncerin büyük gayretleriyle‚ Fenerbahçe basketbolu 1969-70 mevsiminde toparlanır gibi oldu. Ancak İ.T.Ü.den sonra yine ikinci olabildi.

EN ZOR DÖNEMLER

Fenerbahçe basketbolu‚ deplasmanlı ligde en zor dönemlerinden birini 1973-74 sezonunda geçirmiştir. İlk devresinde 6. olduğu ligi 8. bitirdi.

Yönetim kurulunun 24.2.1974 Kongresi raporunda bu kritik durum Genel Kurula şöyle sunulmuştur:
Son 3 yıldaki ayrılmalar ve transferin de dondurulması‚ bu yıl bizi basketbolda en zayıf duruma düşürdü. Böylece‚ 1973-74 mevsimine son 20 yılın en zayıf kadrosuyla katıldık ve yaşama endişesiyle sezona girdik. İlk devre bitti. A takımı 6.‚ yıldız takımı 1.‚ genç takım 1 averaj farkıyla 2.dir.

Toplum psikolojisi bakımından‚ şampiyonluk dışında hiçbir derece ile tatmin olmayan Fenerbahçe´mizin alışmadığımız‚ bugünkü müşkül durumu hepimize üzüntü vermektedir. İlerde Fenerbahçeye layık bir basketbol takımı yaratma hususundaki düşünce ve inançlarımız bu dönem içinde yegane tesellimizdir

Ancak müessese kulüplerinin 1975 yılıyla beraber‚ büyük atılımlara girişmeleri‚ spor kulüpleri için‚ rekabet olanağını ortadan kaldırdı. Fenerbahçenin gençlere önem vermesiyle Yıldız ve Genç takımların İstanbul‚ hatta Türkiye şampiyonlukları devam etmiş‚ fakat A takımının 1973-74deki 8.liği camiada yürekleri dağlamıştır.

Yönetim Kurulu‚ 22.2.1976 Kongresinde sunduğu raporda‚ basketbolun bir çok sorunlarından söz ederken‚ ağır itham ve şikayetlerde bulunmuştur:
Sorunların başında Beden Terbiyesi Mevzuatı geliyor. Diğer mühim bir sorun da müessese kulüpleriyle rekabet etme imkanının artık ortadan kalkmış olmasıdır. Müessese kulüpleri basketbolculara istedikleri ücreti rahatlıkla verebilmekte‚ bilanço ve defterlerine masraf olarak diledikleri gibi işlemekte ve hatta işçi ve hizmet kadrolarıyla bu oyuncuları istedikleri gibi yönetmektedirler.

Şube kaptanı Uğur Akat‚ çözüm yolunu basında şöyle gösteriyor:
Müessese kulüpleriyle rekabet edemeyiz. Onlar spor yoluyla reklamlarını yapıyorlar. Bu nedenle‚ büyük paralar harcıyorlar. Transfer ettikleri sporcu ertesi yıl tekrar bir başka kulübe gidiyor‚ böylece bir basketbolcu veya voleybolcu profesyonel futbolcudan daha fazla para alıyor. Bu garip durum sürdükçe‚ artık biz bu yarışta yokuz. Müessese kulüpleri‚ aralarında prfesyonel bir lig kurmalı‚ biz kulüpler de Amatör Ligde oynamalıyız

Fenerbahçe bu dönemde Ferhan Baras (K)‚ Halil Dağlı‚ Majak Çakır‚ Cengiz Kayatürk‚ Engin Domaniç‚ İsmet Badem‚ Behçet‚ Nerses Karakaş ve Abdullah Atamandan kurulu dar ve çok zayıf kadrosuyla ligde yaşam mücadelesi vermektedir. Özellikle Ferhan Barasın katlandığı mali fedarkarlık takdirlerle anılmaya layıktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder