31 Ocak 2011 Pazartesi

Fenerbahçe Ülker - Power Valencia 75-73 (Salondan İzlenimler)











Maç öncesi tekrar aktif renklerine bürünen taraftar gruplarıyla şenlenen ortam ile valencia maçına heyecanlı bir giriş yaptıysakta, maç sırasında gene, bize kocaman salonlar da nicelik değil, ufak baskıcı salonlardaki nitelik yeter düşüncelerine fikrimiz kayıvererek, zor bir galibiyetle evimize döndük.

Haftaboyu yağış ve kar uyarılarına rağmen,maç günü kuru bir hava vardı.
Maç çok geç saatte olduğundan milletin salona yetişme telaşı daha düşük seviyedeydi.

Arkadaşla buluşup Atrium'a girince, restaurantlardaki televizyonlarda futbol maçının başladığını gördük. Oturduğumuz yerden uzaktan bakınca,bir gol sevinci sırasında kel birinin kolunda kaptanlık bandını görünce Alex oynuyor zannettim, sonra dışarı çıkmadan önce televizyonda Alex'in eşiyle locasında olduğunu görünce, yahu o zaman sahadaki kel kaptan kimdi ben yanlış mı gördüm dedim. Ertesi gün internette Bilica'nın kaptan olduğu için yapılan eleştirileri okuyunca jeton düştü, onun kaptan olduğu maçın gollerini bile izlemedim daha.

Salona maça bir saat kala yöneldiğimizde etraf çok kalabalıktı. Karşı kaldırıma geçtikten sonra bir aracın sağa yanaştığını farkettik, arka cam açıldı ki içinde Tarence Kinsey!, şoför nereden vip otoparka gireceğini görevlilere soruyordu. Arabanın yanından geçerken Tarence bugün oynamıyorsun dedim, hayır adamım belki iki üç hafta yokum dedi, uzattığım elimi sıkarak camı kapattı. Zaten maçtan önce Marko'nun yerinden(İlker) sakatlık yüzünden iki hafta yok diye okuduğumdan şaşırtıcı olmadı.

Bilet gişesinde biletlerini kestirmek isteyenlerin oluşturduğu kuyruklar vardı. Dışarısı çok kalabalıktı ama ön taraflardaki giriş kapıları bomboştu. Arkadaş elindeki biletleri teslim etmek için tanıdıkları beklerken ben arka taraftaki 9 nolu girişe yöneldim. 8-9 nolu kapıları gene kapatmışlardı. 10-11 önünde yığılmalar başlamıştı. Merdiven altındaki ilk arama noktası hızlı geçiliyordu ama giriş kapısının orada barkod okuyucular ardından yapılan aramalar çok yavaştı, tekrar bir kuyruk birikiyordu. Ben fazla sıkıntı yaşamadan girdiysem de, biletleri teslim edip 15dakika sonra girişe yönelen arkadaşım artan kalabalıkla bayağı sıkıntı yaşamış, oralarda gene tartışmalarla sesler yükselmiş.

İçeri girdiğim sırada "ve Fenerbahçe Ülker geliyor" anonsu duyuldu, takım resmi ısınma periyodu için sahaya çıkıyordu, hemen en yakın boşluktan içeri bir gözatayım dedim ki, tam yan dibimde Unifeb sancaklarını görünce şaşırdım, mohikan marşı eşliğinde inip kalkıyorlardı, etrafta sopalı pankartlarda göze çarpıyordu. Oradan ayrılıp kendi yerime doğru yol aldım.

Biletler ilk satışa çıktığında erken davranıp arkadaşla üçü birarada aldığımızdan -her ne kadar kombine almadığımızın eşekliğine veryansın etsekte- sevdiğim 113 nolu blokta hem de en ön sıradaydık.

Demir parmaklığın oraya fotoğraf makineleriyle birikmiş olan kızları erkekleri görünce bir süreliğine maç başlama vaktine kadar oradan uzaklaştım, taraftar tribününde gördüğüm tanıdıkların yanına gittim.

Diğer arkadaşların bazıları da içeri girip yerlerini alsalarda,onlar az yukarılarda kalıyordu, biraz da onların yanında zaman geçirdim, eğer zamanında bilet almaya karar verselerdi gene kalabalık bir şekilde toplu halde durabilirdik ama herkes bir yerlere dağılıverdi.

Ben taraftar tribünündeyken önümüzde ısınmakta olan oyuncuların hepsine teker teker tezahürat yapılıyordu. Ömer Onan kendisine yapılan tezahüratlara selam verdikten sonra, Roko Ukiç tempolarını duyunca Roko'yu uyararak taraftarı işaret etti, o da ayağa kalkıp selam verdi. Bir yandan yanımdakilerle konuşurken tam takip edemedim ama Sean May'e bile tezahürat yapıldığını ve selam verdiğini gördüm ki herhalde hiçbir adam atlanmamıştır. Sonra yakınımızdaki Damir Mrsiç'e yapılan tezahüratlara hep beraber katıldık, o da elini kalbine götürdü, uzak taraftan gelen İbrahim Kutluay'a da tezahüratlar oldu.

Maç vaktine doğru dışarıdaki arkadaş geldiğini söyleyince yerime gidiverdim, hemen sağ yanıbaşımızdaki demir çıkıntıyı da askılık gibi kullanıp montlarımızı asarak iyice yerleşiverdik.

Tesadüfen benim sol tarafıma Unifeb İstanbul Tayfa dönemlerimden tanıdık bir arkadaş (Dr.Vehbi) düşüverdi, taraftar tribünündeki sancakları gösterip bir zamanlar stadta biz taşırdık onları diye konuştuk.

Anonslar vaktinde, salon ışıkları karartılıp farklı tribünlere dağıtılmış bütün sopalı pankartların kullanılmasıyla yaratılan harika görüntülerden etkilenmemek imkansızdı, sahaya yansıyan oyuncu yüzleriyle alkışlar eşliğinde anons edilen oyuncularda hayranlıkla etrafı izliyorlardı.

Taraftar tribününden fanatik dışarı, fanatik noluyor .ötün başın oynuyor, beşiktaşın uşağı .bne fanatik gibi tezahüratlar yükselmeye başladı. Meselenin ne olduğunu bilmediğimden fanatik gazetesi-beşiktaş aleyhine yapılan bu protestolara fransız kaldım, maçtan sonra duydum ki meğersem önceki gün kupa maçında inönü stadında Fenerbahçeye küfürler edilmiş.

Protestolar ardından, takımlar sahaya dizilirken bütün salon ayağa sesleri ardından milyonlarca yapıldı. Sonra havaatışı yapılırken geri sayımsız omuzomuza başladı.

Maça üstüste iki üçlükle başlayınca oley diye sevinçle ayağa fırlamamla beraber, daha birinci dakika dolmadan arkamdan bir el sırtıma dokunuverdi, "abi biz sahayı göremiyoruz,ayağa kalkarsanız arkada oturanlarda ayaklanmak zorunda kalcak, rahat rahat oturalım" diyen kıpkırmızı polar giymiş gözlüklü bir tipitip canımı sıkıverdi ki yaşı da benden büyüktü. Yahu zaten sayı atınca bir coşkuyla ayaklansak en fazla beş saniye durup oturuyoruz, neyi kaçırıyorsunuz. Neyse daha sonra ona fazla kulak asmadım, umarım gelecek maçlarda da arkamda olmazlar.

Maçta pota altında sık sık hücum ribaundları kaptırıp ikinci şans fırsatları sunmaya başlayınca, koç kenardaki uzunlarla değişikliklere gidiverdi, Mirsad girince ortamda herkesin bir piskopatlık yaparak coşku artırma beklentisi artıveriyor.

Tribünler güya okul açık c blok kitlesinin dönüşüyle canlanmıştı ama stadtaki gibi bir bölünme de gözden kaçmıyordu. Karşı pota arkası altta sıkış tıkış duran, neredeyse demir parmaklığa yüklendiklerinden sahaya düşeceklermiş gibi 60-70 kişilik bir grup vardı. Şadan ağabeyin orada olduğunu görünce acaba eski Fenerbahçeliler, 80lerin tribüncüleri oraya mı toplandı diye bakıverdim. Uzaktan bakınca maç boyunca taraftar tribünüyle benzer gittikleri söylenemezdi, herkes kendi borusunu öttürmek istiyordu, he gerçi illa GFB ile aynı yerde durmaları da gerekmez, anlaşılan onlarla görüş ayrılıklarından dolayı farklı yere geçmişlerdi, ama dediğim gibi uzaktan bakınca ortamla ve bazen genel tezahüratlarla alakasız hoplamaları zıplamaları falan komik görünüyordu.

Aynı şekilde maratonun ortasında duran FBD'liler de önlere yığılıp setteki Büyük Alper'in önünde ayakta izliyorlardı, bazen tezahürat girmeye uğraşıyorlardı. Bu iki farklı noktadaki ufak toplulukların uğraşları yetersizdi, maratonun ortasında ayakta olduklarından arkalarda çevrede oturanlar da rahatsız olup ayaklanmak zorunda kalıyordu. Oradakilerin illa tribün yapacağız diye gösterişle diretip cılız sesler çıkarması da komik oluyordu, maraton altta oturan etraftakilerden fazla bir katılım olmuyordu.

Halbuki rakip koç pesiç defalarca sahaya giriyor, neredeyse orta çizgiye kadar alan ihlali yapıyorken, maraton altta o bench arkasından ve oraya yakın pota arkasındakilerden büyük bir baskı gelmesini beklerdim. Bir türlü adama teknik faul aldırtacak bir toplu reaksiyon verilemedi, hakemlerin onu ciddi şekilde uyarmasına yönelik baskı tam anlamıyla kurulamadı. Adam neredeyse bizim oyuncuların koşu yolunu bile kapatıyordu, hatta o dipten şut atacak olanın ensesinde bitiyordu, hakemler görüyor, yerine geçmesi için elle işaret yapıp arkalarını dönüyorlardı, pesiç tekrar tekrar aynı sahneleri icra etti. Bu adam kariyerine güvenerek hakemleri rahatça avcuna alarak deplasmanda bunları yapıyorsa, kendi sahasında kimbilir neler yapar dedik.

Periyot arasında gene bbg ali eline mikrofonu alıp zevzeklik yapmaya başladı, Fenerium'un tshirtlerini tabancalarla salondakilere fırlatmaya adamlarını yönlendiriyordu, istediği kadar tshirt alacak imkanı olan vip tribünlerine falan atmaları saçmaydı, takım sahaya dönüyorken adam hala şuradakiler eller havaya haydi tshirt geliyor falan diye bağırıyordu. Yahu tezahüratlar etmeye fırsat bırakmadıkları gibi, ayaklanıp sahaya gelen takıma bir alkış tutmakta mümkün değildi, millet sahadan kopmuş eller havada uçan tshirtü yakalamak için birbiri üstüne atlıyordu.

İkinci periyot boyu önümüzdeki alanda bir hareketlilik vardı, minik basketçileri aşağıya toplayıp sürekli telsizlerle falan birşeyler konuşuluyordu, acaba onları yerleştirecek yer mi arıyorlar diyorduk ki, meğersem devre arası kısa bir maç gösterisi için organize oluyorlarmış.

Hemen sol alt tarafımızda olan basın tribününün köşesinde İspanyol radyocular vardı, önlerinde ufak bir portatif ses teknik düzeni kurmuşlardı. Spiker ortamdaki gürültüden o kadar zorlanıyordu ki, kulaklıkta ki mikrofon yetersiz kaldığından elinde de radio punto yazan mikronunu kullanıyordu, salondaki ıslık uğultu güçlendikçe önlerindeki ses ayarlarıyla sık sık oynayıp ortam gürültüsünü azaltmaya uğraşıyorlardı.

İlk devre bilhassa Emir içeriyi delip potaya ulaşmakta başarılıydı, ama aynı şekilde onlarda bizi zorluyordu, biz sayıyı bulsak dahi sevinmeye fırsat olmadan hızlı bir şekilde koşarak bizim potaya fast break yapmalarını engelleyemiyorduk. Koç sürekli kenara dönüyor, oyunculara kimi oyuna sokayım diye bakınıyor konuşuyordu.

Ömer Onan gene ortamı canlı tutan isimdi, attığı üçlükten sonra dönerek bizim tarafta sağımızdaki locada oturan eşi ve çocuklarına selam veriyordu.

Taraftar tribününde amigo Yücel'in önünde GFB'liler, sol üst köşede Ünifeb, onlara göre sağda CK ve Vamos duruyordu, daha sağda ise 1907Gençlik yerleşmişti. Bir ara üsttekiler ile alttakilerin karşılıklı yaptığı hızlanarak tempo kazanan bitmez tükenmez aşkımız.. etkileyici oldu ki bütün salondan alkış kopuverdi, üstte toplanan grupların sesi aşağıdan daha çok çıkıyordu.

Tezahüratların çoğuna salondan katılım olmuyordu, bu düzende ne yazık ki olamıyordu, ne zamanki bir sayı serisiyle rakibe mola aldırıyoruz, o zaman ilginç bir şekilde bütün salon ayaklanıp coşup tezahürat ediyordu, ama kritik anlarda biz hücuma çıkarken dahi taraftar tribünü haricinde hiçbiryerden tezahürat duyulmuyordu, takım salonu coşturuyordu ama salon takımı coşturma konusunda zayıf kalıyordu.

Hakemler ise apayrı bir problem oldu, ilk periyottan itibaren kararlarına yoğun tepkiler yükselmeye başladı, bazen bizim aleyhimize olan üstüste kararlar sonrası bizim lehimize çaldıklarında da sinirle uğultu kopuyordu, belli bir kalabalık oyunu takiben kararlara itiraz ederken, bunun genel kalabalık içinde azınlıkta kalması bizim için sıkıntı yaratıyordu.

Oyunu çok iyi bilmeseler de etraftakilerin bu steps vb. durumlara tepki koyanları iyi takip edip onlarla birlikte reaksiyon göstermeleri gerekiyor. Sonuçta bizim ülkede herkes sırplar,hırvatlar gibi doğuştan basket topuyla sokakta okulda oynamaya başlamıyor, zamanla herşey daha iyi yerli yerine oturacaktır.

Anonscu Ali Emre, serbest atış atılırken pota arkasına eller havaya falan demese kimsenin birşey yapacağı yok gibiydi.

Devre sonu bizim takım hemen altımızdaki koridordan gittiğinden, herkes ayaklanıp oraya doğru yığılıverdi, alkışlarla bravo beyler sesleri yükseliyordu. Arkalardan gelen son oyuncu Emir yukarıya bize doğru yumruklarını kaldırak bakarak kükreyen aslan gibi bir ses çıkarıverdi, bayağı güzel bir coşku alışverişi oluverdi, o yüzden o koltuk kısmını daha çok sevdim.

Başabaş ve sert giden maç ortamında hakemler ortamın iyice gerilmesine yol açtılar. Devre arası bütün oyuncular gitmişken, montlarını giyip çıkışa yönelen hakemlere bütün salon tepki koymaya devam etti, daha devre olmadan büfeye tuvalete koşturanlar haricindekiler ıslıkla sert bir şekilde protesto ediyordu, çıktıkları köşeye doğru yığılmalar oluverdi, küfürlerle içeri girerlerken arkalarından biri yere doğru su şişesi atıverdi.

Devre arasındaki alkışlarla minik takım oyuncuları sahaya davet edilip bir maç yapıverdiler, ikinci periyot boyu aşağıda heyecanla birbirleriyle konuşarak bekliyorlardı,gerçekten sempatiktiler ve bol bol alkış aldılar, bende bu arada başka yerlerde oturan arkadaşların yanında vakit öldürdüm, üstlere doğru çok feci sigara dumanı sızıyordu, ortalığa duman tabakası çöküverdi.

Hakemler sahaya çıktıkları anda salondan gene büyük bir uğultu kopuverdi, bir tanesi gülümseyerek tepkileri karşıladı. İkinci devreye hızlı bir giriş yaparak farkı çift haneye getirmemize rağmen bir türlü rahat edemedik, uzun oyuncularımızı eziyorlardı.

Bazen salondakilerin çoğunun bilmeyeceği besteler söyleniyordu, bazen de büyük kalabalık ıslık yaparken tüm kuvvetleriyle birşey söylemeye uğraşıp boşuna yoruluyorlardı, biraz daha maçı iyi takip edip organize olunması gerekir.

Koca salonda üst katlar o kadar pasif kalıyor ki, tezahüratlara katılımları az, bari sahaya baskı ıslık uğultu işlerine biraz daha iştirak etseler daha iyi olacak. Zaten salonda saha içi koltuk olmadığından hakeme rakibe baskı reaksiyonları için yeterli tepki verilemiyor, vip ve maraton altların bu konularda daha özverili olması gerekir.

Bunun dışında bir de bu serbest atış mevzusunda susmak ile ilgili tartışmalar yaşanıyor. Ben kendi görüşümü tekrar yazayım, mesela neden bizim salonlarda ısrarla serbest atış için millet yırtınır anlamıyorum, ben alt çaprazda oturduğumdan her iki tarafıda net görüyordum, dün de karşı uzaktaki potaya serbest atış atıyoruz diye taraftar tribününe dönüp sessizlik diye haykıranlar, şşşt yapanlar, iki tarafın birbirlerine küfürleşmeleri falan bunlar sanki ortamı daha hoş kılıyor? Mesela son Ekaterinburg maçı, sen bütün salonu sustururken 10 tane rus genci gürültü yapıp daha rahat konsantrasyon bozamıyor mu, yada kenarda ki yedek bir oyuncuları çığlık atıp sinirleri bozmuyor mu. Valencia maçında bütün salon suspus olsa ne olacak, atışa gelen oyuncu gene stres yaşamayacak mı ki bir kısım ayaklanıyor o tarafa doğru tepkiyle hatta küfürlerle susun diyor,aynı şekilde karşılıklar geliyor. Maç boyu yerinden kıpırdamayan şişko o tarafa dönüp sussanıza lan diye saydırmaya başlıyor
He çıksın desin ki oyuncular yada koç, hatta Aydın hoca; taraftarlarımız şunları şunları şöyle yapsın daha iyi olur diye, o zaman bu sözlere rağmen salonda tersi davranışlar oluyorsa haklılardır derim. Ama bakıyorum birkaç maçlarını izlediğim Partizan taraftarı serbest atışta susuyor mu,hayır şarkılara devam ediyorlar. Siena taraftarı susuyor mu,hayır. Slovenler ooo temposu tutuyor, Hırvatlar alkış temposu yapıyor, Litvanyalılar benzer şekilde. Orada kaçan serbest atışın sebebi oradaki taraftarlarmış gibi onlara beddua edenleri görmek üzücüydü, he bu taraftar tribünü tam önlerinde serbest atış atılırken aniden bütün kuvvetle eller kollarla tezahürat giriverse,hepsi zıplamaya başlasa falan dikkat dağıtıcı olur da bunun dışındaki anlarda bence herkes kendi işine baksa daha doğru olur.

Maç içinde az bir fark yaptık diye taraftar tribününde sağa-sola aşağı-yukarı makarasına başlandı ama birazdan fark eriyerek son periyoda iki sayı önde giriverdik. Gene periyot arasında bbg Ali zevzeği ortaya fırladı, gazı bozulmuş tabancalarıyla o yukarıları işaret ederken fısss diye ön taraflara düşen tshirtler komediydi.

Son periyot rakibin öne geçmesiyle, ortam gürültüsü artıverdi, önümdeki demir parmaklığa vura vura ses yapıyordum ama acıtıyordu, orada elimizde birkaç malzeme olsa bayağı işe yarardı.

Bir ara Semih Özsoy'un aşağıda durduğunu gördüm, herhalde "büyük başkan sayesinde" oraya yollanıp, sürekli bench arkasında bir sağa bir sola dolanan Cenk Renda ile konuştu. Cenk Renda bir süre sonra bizim solumuzdan tribüne çıkıp sahaya sırtı dönük olan amigo Yücel'in yanına gidip paçalarından çekiştirdi, rakip hücumlarında ıslık yapılmasını falan söylemiş olsa gerek ki, o da etrafındakilere ıslık işareti yapmaya başladı.

Bir gürültü tufanı eşliğinde boş döndükleri hücumlara sayılarla cevap verip sonlara doğru öne fırladık, mola almışlardı, ayaklanıp oyuncuları alkışlıyorduk, bizim için saldır Kanarya sesleri coşkuyla molaya gelen oyunculara yöneliyordu. Ardından tribünden pınarbaşı sesleri yükseliverdi, biz olduğumuz yerden ya şimdi sırası mı, daha zaman var falan diye konuşurken, salonda ayaklananlar pınarbaşı burma burma yar yar... diye zıplamaya başlamıştı.

Bu şekilde daha önceki hatalardan ders almadığını gösteren tribünler zıplarken, rakip potaya basketi bırakmıştı, üstüne faul atışından seken toplan bir fırsat sayısı daha derken bizim avantaj tuzla buz oluverdi.

Salonda bir kısa şok ile stres birikmesi oluverdi, bizim molamız geldi, sonrasında saldır saldır Kanarya, saldır Fenerbahçe oooley gibi tezahüratlar geliyorsa da maçın son dakikasına gelmişiz ama bizim hücum sırasında millet tezahürat etmiyordu. Zaten bir kısım maçın sonlarına doğru salondan ayrılmaya başlamıştı, yani kocaman bir salonu 16000 kişi doldurmak sana büyük bir destek garantisi sunmuyor, taraftar gruplarının da birarada olması düzgün idare ve organize edilmedikleri sürece herşeyi çözmüyor.

Bir türlü ortamı rahatlatacak sayıyı bulamadıkça stres katlanıverdi, kaçan şutlarla ahhh vaahh efektleri ortalığa yayılıyordu. Son hücum şansı onlara kalmıştı, gene büyük bir uğultu eşliğinde savunmaya çekildik. Oyuncular büyük bir çabayla hızla geri koşup içeriye katetmelerine fırsat vermediler, saniyeler birer birer tükenirken ıslıklar yoğunlaştı, şuta kalkan oyuncuya Emir'in bloğunu gördük, ooley diye bir gürültü çıkarken topu aynı oyuncu bir daha yollayacakken Emir bir hamle daha yapıp duble blok yapınca herkes bir sevinç yankısı verdi, ancak bir yandan da bir saniyelik duraklamayla gözler maçın içine eden hakemlere yöneldi acaba faul çaldılar mı şüphesi silinince, tekrar bir sevinç dalgası ile herkes birbirine çak yaparak sarılarak galibiyeti kutluyordu.

Çıkışa yönelen rakip oyuncu ve hakemlere tepkiler olurken, kendi oyuncularımız alkışlanıyordu, bu galibiyetin gelişiyle salonda tezahürat olmaması bir an garip gelirken, meğersem taraftar tribünü hızlı bir organizasyonla sarı-lacivert-şampiyon-Fener yapmaya uğraşıyordu.

Ortada toplanan oyuncular tribünleri dört bir yana dönerek selamlarken, taraftar tribününden Sarııı sesi yükselmişti, birkaç tur dönen tezahürat oyuncuların selamlama anıyla güzel örtüşmüştü, onlar da salona alkış tutuyordu.

Çıkış koridoru üstüne doğru yığılan kalabalık arkalardan gelenlerle biraz daha artıverdi, oyunculara alkış tutuyorduk, onlar da etrafa el sallayarak gidiyordu, yandan birisi Jasikevicius diye bağırınca, yukarı bakıp gülerek zafer işaretiyle poz verdi.

Taraftar tribününden gene fanatik ve beşiktaşa yönelik protestolar, küfürler yükseldi, bu sefer beşiktaşa yönelik galatasaraylıların yaptığı küfürlü kontra beste de söyleniyordu, koridorlara dökülerekten bunu söyleye söyleye gidiyorlardı.

Sahada röportaj için kalan Ömer, Mirsad gibi birkaç oyuncumuzu bekleyerek onlara da alkış tuttuk, Unifeblilerin olduğu köşeden yükselen Ömer Onan oley seslerine katıldık, o da içeri giderken birkaç adım geriye gelip o tarafa doğru selam verdi.

Diğer arkadaşlarla toplanıp otoparka çıkıverdik ama araçlarla otoparktan çıkmak kolay olmayacaktı. Otopark çok geniş olduğundan maç öncesi yer bulmak sorun olmasa da, eğer erken gelinip çıkışa yakın stratejik yerlere park edilemezse maç sonrası büyük bir zaman kaybı olabiliyor. Bizi bırakacak olan arkadaşta iki tarafı da denese de maç bittikten sonra yarım saat kadar tıkanıklığı aşamadı, en sonunda vip tarafının çıkışları ardından o tarafın bariyerleri kaldırıldığından tekrar olimpiyat evi arkasındaki çıkışa yöneliverdik ve hengameden kurtulduk ama biz çıkarken hala Ahmet Cömert yanındaki çıkışa sıkışan araç kalabalığı dikkat çekiciydi.

Ortalıkta yönlendirecek hiçbir görevli olmadığından, diğer taraf boşalmışken bu araçlar hala buraya kuyruk olmuş tıkanmışlardı. Kulübün bu maç sonrası otopark çıkışlarıyla ilgili de ekiplerle yönlendirme çalışması yapması lazım, maça gelenlere teşekkür ediyorlar ama bütün iş salon içinde bitmiyor, o kalabalığın içeri girişlerinde kapılarda yaşanan sıkıntılar, çıkışlarda otoparktaki sıkıntıları azaltacak önlemler alınabilir.

Türkiye Kupasında Rakibimiz Banvit.

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRA09Ouy0f82jkLluoxKcw3UZfkzsSeyMiXN4MuDom1500QwsvkOUYvJSGUMMyu7eA71IXo1DYSDPziLtHlVX7Eh5U0Cy2LmLqwNoBDI_0-B3-i1K1NFEaxa1KeacMyqZ48MIHqptRPxRU/s1600/sportototk.PNG
Basketbolda Spor Toto Erkekler  Türkiye Kupası Çeyrek final eşleşmeleri;
Fenerbahçe Ülker - Banvit 
MP Trabzonspor - Aliağa Petkim
gs cc - Olin Edirne
Bjk ct-Doping Pilsen  şeklinde oldu.

9 Şubat Çarşamba
18:00: Beşiktaş Cola Turka - Efes Pilsen
20:30: MP Trabzonspor - Aliağa Petkim
10 Şubat Perşembe
18:00:  gs cc  - Olin Edirne
20:30: Fenerbahçe Ülker - Banvit

İlk  maçlar sonrasında Galatasaray Cafe Crown - Olin Edirne maçının galibi ile Fenerbahçe Ülker - Banvit maçının galibi, Beşiktaş Cola Turka - Efes Pilsen maçının kazananı ile MP Trabzonspor - Aliağa Petkim maçlarının kazananları 11 Şubat Cuma günü  yarı final maçlarına çıkacaklar. Burada da rakiplerini mağlup eden takımlar 11 Şubat  Cuma günü yarı final maçlarına çıkacaklar.
Türkiye Kupası final maçı 12 Şubat Cumartesi günü oynanacak.

************
Hayırlı Olsun.
Bu sezon ligte 2 kez kazandık ama gene de zor bir rakip Banvit.
Umarım 3.kez de kazanırız.
Neyse,kupayı almak istiyorsak zaten hepsini yenmemiz lazımdı.O yüzden rakip o kadar dert değil.
Başarılar Cengaverlere.

30 Ocak 2011 Pazar

TBL 17.Hafta : Aliağa Petkim - Fenerbahçe Ülker : 71-94

Fenerbahçe Ülker İzmir’de Rahat Kazandı.
30.01.2011

Ligin 17. hafta mücadelesinde Aliağa Petkim’e konuk olan Fenerbahçe Ülker, karşılaşmadan 71-94 galip ayrıldı.

Beko Basketbol Ligi’nin 17. hafta mücadelesinde Enka Spor Salonu’nda Aliağa Petkim ile Fenerbahçe Ülker ile karşı karşıya geldi. Mücadeleyi 71-94 kazanan Sarı-Lacivertliler, ligde 15. galibiyetini alarak liderliğini sürdürdü.

Karşılaşmaya hızlı başlayan Fenerbahçe Ülker, Roko Ukic - Ömer Onan ikilisinin basketleri ile ilk 2 dakikalık bölümü 9-2’lik skorla önde geçti. Hızlı hücumlardan gelen basketlerle maçın hemen başına farkı açan Sarı-Lacivertliler, Darjus Lavrinovic’in isabeti sonrası durumu 4-16’ya getirerek rakibini mola almaya zorladı. Moladan Jarvis Hayes’in art arda bulduğu basketlerle dönen Aliağa Petkim, rakibinin dış atışlarına engel olamayınca 7. dakikada durum 14-26’ya geldi. Oğuz Savaş’ın da skora katkı vermesiyle aradaki farkı koruyan Fenerbahçe Ülker, ilk çeyreği 22-31’lik üstünlükle tamamladı.

İkinci çeyreğe ev sahibi ekip serbest atış isabetleri ile başlarken, Sarı-Lacivertliler de Sarunas Jasikevicius’un orta mesafeli basketi ile cevap verdi. Dış atışlardaki başarılı performansını bu çeyrekte de sürdüren konuk takım, Emir Preldzic ve Mirsad Türkcan’ın üçlükleri sonrası 13. dakikada durum 25-39’a geldi. Kaan Üner’in üç sayılık basketi ile karşılık vermek isteyen İzmir temsilcisi, oyunun bu bölümünde Sarunas Jasikevicius’un art arda gelen basketlerine engel olamadı. Karşılaşmanın 17. dakikasını 30-49 üstünlükle geçen Fenerbahçe Ülker, devrenin son bölümünde de boyalı alandan skor üreterek soyunma odasına 39-56’lık skor avantajıyla gitti.

İkinci yarıya da etkili başlayan konuk takım, çeyreğin ilk 2 dakikalık bölümünde Oğuz Savaş ve Darjus Lavrinovic’in pota altı basketleri ile 7-0’lık bir seri yakalayarak farkı 20 sayının üzerine çıkardı (39-63). Kaspars Kambala’nın serbest atış isabetleri rakibinin serisini sonlandıran Aliağa Petkim, yaptığı top kayıpları ile farkı eritme şansını elde edemedi. Ömer Onan’ın içeriden ve dışarıdan bulduğu isabetlerle skor üretmeye devam eden Sarı-Lacivertliler, 27. dakikada durumu 48-67’ye getirdi. Mola sonrası ev sahibi ekip, Levent Bilgin ve Polat Kaya ile etkili olsa da Fenerbahçe Ülker, final periyoduna 54-72 önde gitti.

Son çeyrek Emir Preldzic’in pota altı basketi ile başlarken, Aliağa Petkim de cevap Kaspars Kambala’nın isabetleri ile geldi. Alan savunmasına karşı üç sayı çizgisinin gerisinden bulduğu atışlarla etkili olan konuk takım, 33. dakikada skoru 58-80’e taşıdı. Jarvis Hayes’in farkı kapatma çabalarına Sarunas Jasikevicius’un basketleri ile cevap veren Sarı-Lacivertliler, karşılaşmanın bitimine 3 dakika kala durumu 66-88’e getirdi. Kalan dakikalarda da Mirsad Türkcan ve Can Maxim Mutaf’ın üç sayılık basketleri ile skor üreterek üstünlüğünü sürdüren Fenerbahçe Ülker, karşılaşmadan 71-94 galip ayrıldı.

SALON: Enka

HAKEMLER: Emin Moğulkoç – Uğur Özen – Erman Erdemli

ALİAĞA PETKİM (71): Erdem Türetken 2 (1 ribaund), Polat Kaya 10 (4 ribaund – 3 asist), Levent Bilgin 17 (4 ribaund), Jarvis Hayes 18 (5 ribaund – 2 asist), Kaan Üner 5 (1 ribaund – 5 asist), Kaspars Kambala 16 (8 ribaund – 2 asist), Brandon Hunter 3 (5 ribaund)

FENERBAHÇE ÜLKER (94): Roko Ukic 11 (7 ribaund – 3 asist), Mirsad Türkcan 11 (9 ribaund – 3 asist), Ömer Onan 16 (1 ribaund – 1 asist), Darjus Lavrinovic 7 (5 ribaund – 1 asist), Sarunas Jasikevicius 14 (1 ribaund – 3 asist), Kaya Peker 2 (3 ribaund), Oğuz Savaş 15 (3 ribaund – 1 asist), Can Maxim Mutaf 3 (1 ribaund), Marko Tomas 3 (3 ribaund – 5 asist), Sean May 2 (2 ribaund), Emir Preldzic 10 (4 ribaund – 2 asist)

1.PERİYOT: 22-31
2.PERİYOT: 17-25
3.PERİYOT: 15-16
4.PERİYOT: 17-22



 * Tebrikler takıma ve teknik heyete.
* Maçı lanet şifreci zihniyet yüzünden izleyemedik tabii.(Sorumluları Allah bildiği gibi yapsın)
* Baştan sona üstün bir oyun oynamışız.Aliağa'da Halil Üner gitti Burak Bıyıktay geldi.Halil bir yerlerini yırtardı falan ama sonuç değişmezdi.Aliağa bizim rakibimiz değil.
Avrupa için iyi bir idman oluyor bu tip maçlar.Herhangi bir kazaya uğramamak lazım tabii.
* Süre alan tüm (11) oyuncularımız sayı atmış.
Ömer Onan aynen devam ediyor.Ona diğerleri de katılmış.Özellikle Ukiç ve Saras'ın karkıları gayet güzel.Ukiç 11s.7r.3a.Saras 14s.1r.3a.1tç.
Ukiç'in 7 ribauntu müthiş.
* Oğuz 15s.3r.ile kıpırdamış.Bari bu tip maçlarda böyle katkı versin.
* Tomas aktif dinlenme yapmış.3s.3r.5a.1tç.
* Kaya ve May az süre almışlar.(8dk.2s. ve 6 dk.2s.).Oğuz onların süresini almış.32 dk.
Hoca belli ki Oğuz'dan katkısını arttırmasını bekliyor.
*Mirsad double double'ı kaçırmış.11s.9r.

28 Ocak 2011 Cuma

Euroleague Top 16 2.Hafta Değerlendirmesi.

http://www.dunya.com/pics/thy_euroleague_logo.jpg

E GRUBU
SONUÇLAR
Caja Laboral - Lietuvas Rytas 86-89
M.Teletoviç 20s.M.Huertas 17s.5r.11a./ K.El Amin 22s.K.Bayramoviç 19s.5r.
Sürpriz  Sonuç.El Amin azmış resmen.Huertas ile düello yapmışlar.Her ikisi de Haftanın MVP'si olurken,maçı kazanan Rytas  olduğu  için El Amin fark yaratmış oluyor.
El Amin 22 sayısını 5/4 üçlük,3/3 ikilik,4/4 s.atış,2 asist,3 top çalma 29 index raiting ile coşmuş.
Brezilyalı Huertas ise 17sayı,5 ribaunt,11asist 29 index raiting ile oynamış.
Bu  sonuç gruptaki dengeleri değiştirebilir.Rytas evinde rakibini yenerse gruptan çıkabilir.

Panathinaikos - Unicaja Malaga 82-56
 K.Tsartsaris 14s.8r.M.Batiste 12s.5r. / J.Freeland 11s.R.Blakney 10s.
Normal sonuç.

PUAN DURUMU
E.png

GELECEK MAÇLAR
Caja Laboral  - Panathinaikos
U.Malaga - L.Rytas

F GRUBU
SONUÇLAR
Maccabi Electra - Lottomattica Roma 99-58
S.Schortsanitis 19s.10r.L.Eliyahu 18s. / V.Dasiç 13s.7r. A.Traore - N.Djedoviç 10s.
Normal sonuç.

Union Olimpija - Regal Barcelona 67-68
K.Gregory 14s.9r.G.Shermadini 14s.6r. / J.C.Navarro 27s.E.Lorbek 12s.7r.
Grup maçlarının sürpriz takımı Olimpija güçlü Barcelona'yı elinden kıl payı kaçırmış.
Eğer Navarro'yu bir nebze durdurabilselermiş gene flaş bir galibiyete imza atabileceklermiş.
Barcelona'nın bu kadar zorlanması da ilginç.Top 16 tam bir savaşa sahne oluyor.


PUAN DURUMU
F.png

GELECEK MAÇLAR
Maccabi - U.Olimpija
R.Barcelona - L.Roma

G GRUBU
SONUÇLAR
Partizan - Doping Pilsen 76-79
J.Gits 19s.6r.C.Jerrells 15s.7a İ.Rakoçeviç 23s.Dopingçi KG 14s.
Dopingçiler Partizan'ın hediyesi ile nihayet bir deplasman galibiyeti alabildiler.2/2 ile kendilerinin bile beklemedikleri bir duruma geldiler ama henüz her şey bitmiş değil Siena için.Maçı zaman zaman baktım çünkü Partizan'ın seyircisine hiç yakışmayan şapşallıklarına daha fazla tahammül edemedim.
Fark hep 8 sayı civarındaydı.Sonlarda neredeyse kaybedeceklermiş ama olmamış.
Bazı Fenerliler ,kimi eski kimi hala aşk duydukları Doping Pilsen'in bu sonucuna seviniyor.Kimileri de Fenerbahçe ile eşleşmesi için seviniyor.Ben hiç birine katılmıyorum.RM veya Siena'dan daha iyi olur gelmeleri ama beter olsunlar.İnşaallah elenirler.Basketbolun gs'si Doping Pilsen.

M.Siena - Real Madrit 68-78
D.Moss 16s.N.Zisis 14s. / N.Merotiç 16s.C.Tucker - C.Suarez 15s.
Siena resmen harakiri yapmış.Mutlak kazanması gereken maçta son çeyreğe 62-51 önde girmesine rağmen 4.çeyrekte 26-6 gibi kepaze bir seri yiyerek maçı kaybetmişler.Bu sonuçla gruptan çıkma şanslarını çok zora soktular.Mc Caleb'in yokluğunu fena halde hissediyorlar.

PUAN DURUMU
G.png

 GELECEK MAÇLAR
Real Madrit - Doping Pilsen
Partizan - M.Siena



H GRUBU
SONUÇLAR
Zalgiris Kaunas - Olimpiakos  64-71
M.Pocius 17s.6r.4a.B.Marjanoviç 12s.7r. / V.Spanoulis 17s.M.Teodosiç 13s.
Normal Sonuç.Oli'nin kayba tahammülü  yoktu zaten.

Fenerbahçe Ülker - PE Valencia 75-73
Ömer Onan 22s.M.Tomas 15s.M.Türkcan 14s.7r. / R.Martinez 14s.D.Savanoviç 11s.7r.
Geniş değerlendirdiğimiz üzere çok önemli bir galibiyet aldık sonlarda zora soksakta.

PUAN DURUMU
H.png

GELECEK MAÇLAR
Fenerbahçe Ülker - Zalgiris Kaunas
Olimpiacos - PE Valencia

HAFTANIN MVP'LERİ !!!!
Khalid El Amin (Lietuvas Rytas) 22s.2a.3tç.29 index rainting
Marcelinho Huertas (Caja Laboral) 17s.5r.11s.29 index raiting
Diğer Başarılılar ; 
S.Schortsanitis (M.Electra) 19s.10r.2a.1tç.1blk.
Juan Carlos Navarro (R.Barcelona) 27s.2r.1a.
Jeremy Pargo (M.Electra) 16s.5a.3r.1tç.
Nikola Mirotiç (R.Madrit) 16s.4r.3blk.1tç.1a.
Fernando San Emetario (C.Laboral) 9s.8r.3a.3tç.

EN İYİLER !!!!

Valencia'yı Cengaverlerin Elinden Hakemler de Alamadı.75-73 !!!



Fenerbahçe Ülker Taraftarıyla Coştu.
27.01.2011

Turkish Airlines Euroleague Top 16’da mücadele eden Sarı-Lacivertli temsilcimiz, H Grubu’ndaki ikinci maçında Sinan Erdem Spor Salonu’nda ağırladığı İspanyol ekibi Power Electronics Valencia’yı 75-73’lük skorla devirdi.

Fenerbahçe Ülker, Turkish Airlines Euroleague’in Top 16 ikinci hafta maçında konuk ettiği İspanyol ekibi Power Electronics Valencia’yı 75-73’lük skorla devirerek H Grubu’nda yoluna kayıpsız devam etti.

Tribünlerini hınca hınç dolduran taraftarlarının yarattığı atmosferden de faydalanarak karşılaşmaya fırtına gibi giren Fenerbahçe Ülker; Ömer Onan ve Marko Tomas’ın arka arkaya üçlükleriyle 6-0 öne geçti. Fakat Power Electronics Valencia; Victor Claver ve Robertas Javtokas’ın basketleriyle ilk şoku atlatıp farkı 1’e indirdi. Ömer Onan - Roko Ukic ikilisiyle sayı üretmeyi sürdüren Sarı-Lacivertliler, Emir Preldzic’in de hücumda katkı vermesiyle durumu 12-7 yaptı. Javtokas’ın turnikesi sayesinde televizyon molasına 3 sayı geride giren İspanyol ekibi, Florent Pietrus’un pota altı basketiyle skoru 12-11’e getirdi. Temsilcimiz Ömer’in üçlüğüyle 4’e yükselttiği farkın kapanmasını yine milli yıldızı ile önledikten sonra Nando de Colo’nun orta mesafeli isabetine engel olamadı. Preldzic’in serbest atışlarının ardından konuk ekip Florent Pietrus ve Serhiy Lishchuk’un sayılarıyla öne geçse de Sarı-Lacivertliler, Mirsad Türkcan’ın basketiyle ilk periyodu 21-20 üstün tamamladı.

İkinci çeyreğin ilk isabeti de Mirsad’ın üç sayı çizgisinin gerisinden kullandığı atıştan geldi. Ama Power Electronics Valencia üst üste iki kolay basketle eşitliği sağladı. Oğuz Savaş’ın maçtaki ilk sayılarıyla tekrar öne geçen Fenerbahçe Ülker’de skorer oyununu sürdüren Ömer Onan, 3. üçlük isabetiyle farkı 5’e çıkarıp rakibe mola aldırdı. Yakaladığı ivmeyi mola dönüşünde de kaybetmeyen temsilcimiz, Marko Tomas’ın pota altı basketiyle skoru 31-24’e getirdi. Emir Preldzic de İspanyol ekibinin iki isabetine etkili penetrelerle karşılık vererek farkı korudu. 17. dakikada her iki takım da sayı kaydedemezken kısa süreli suskunluğu Dusko Savanovic bozdu. Roko Ukic’in şık turnikesinin ardından Robertas Javtokas’ın bulduğu isabet ilk yarının sonucunu belirledi: 37-33. Fenerbahçeli minik basketbolcuların devre arasındaki gösteri maçı ise Sarı-Lacivertli taraftarlardan alkış aldı.

Üçüncü periyot Marko Thomas’ın art arda üçlükleriyle başlarken Power Electronics Valencia’nın yanıtı Dusko Savanovic’ten geldi. Hız kesmeyen Thomas, 4 sayı daha kaydedip durumu 47-39 yaptı. Fakat İspanyol ekibi; Victor Claver, Savanovic, Rafa Martinez ve Serhiy Lishchuk’un basketleriyle 8-0’lık seri yakalayarak eşitliği sağladı. Sarunas jasikevicius’un gayretiyle üstünlüğü yeniden ele alan Fenerbahçe Ülker, Litvanyalı yıldızının pasını asiste çeviren Mirsad Türkcan ile skoru 54-49’a getirdi. Sarı-Lacivertliler, Nando de Colo’nun üçlüğüne rağmen son çeyreğe 54-52 önde girdi.

Ömer Onan ve Omar Cook’un karşılıklı basketleriyle açılan final periyodun ilk dakikası Oğuz Savaş’ın iki sayısıyla geride kaldı. Cook’un bu çeyrekteki ikinci isabetine üçlükle yanıt veren Ömer, durumu 61-59 yaptı. Power Electronics Valincia, James Augustine’in basket faulü sonrası Nando de Colo’nun serbest atışlarıyla farkı 2’ye indirdi. Dusko Savanovic de skora denge getirdi. Mirsad Türkcan’ın üçlüğüyle toparlanan Fenerbahçe Ülker’de ise 21. sayısını kaydeden Ömer Onan takımına nefes aldırdı. Temsilcimiz, Mirsad-Ömer ikilisiyle sayı üretmeye devam etti ve son 4 dakikaya 71-66’lık avantajla girdi. Televizyon molasının ardından Darjus Lavrinovic ve Emir Preldzic’in üstü üste basketleri farkı 9’a çıkardı. İspanyol ekibi, Rafa Martinez’in çabasıyla son dakikaya girilirken farkı 2’ye kadar düşürmeyi başardı. Fakat Preldzic’in son hücumda Martinez’e üst üste iki denemesinde yaptığı bloklar Sarı-Lacivertlilere 75-73’lük galibiyeti getirdi.

SALON: Sinan Erdem

HAKEMLER: Guerrino Cerebuch (İtalya), Ilija Belosevic (Sırbistan), Sinisa Herceg (Hırvatistan)

FENERBAHÇE ÜLKER (75): Roko Ukic 4 (1 ribaund- 1 asist), Mirsad Türkcan 14 (7 ribaund- 1 asist), Ömer Onan 22 (2 asist), Darjus Lavrinovic 2 (9 ribaund- 2 asist), Sarunas Jasikevicius 4 (1 ribaund- 2 asist), Kaya Peker (5 ribaund- 5 asist), Oğuz Savaş 4 (2 ribaund), Marko Tomas 15 (1 ribaund- 1 asist), Emir Preldzic 10 (2 ribaund- 3 asist)

POWER ELECTRONICS VALENCİA (73): Omar Cook 4 (1 ribaund- 7 asist),James Augustine 6 (3 ribaund), Victor Claver 10 (3 ribaund- 1 asist), Serhiy Lishchuk 8 (4 ribaund), Rafa Martinez 14 (1 ribaund- 1 asist), Florent Pietrus 4 (2 ribaund), Dusko Savanovic 11 (7 ribaund- 1 asist), Nando de Colo 7 (1 ribaund- 3 asist), Robertas Javtokas 9 (7 ribaund- 1 asist)

1. PERİYOT: 21-20
2. PERİYOT: 16-13
3. PERİYOT: 17-19
4. PERİYOT: 21-21






Spahija: "Sezonun en zor maçını oynadık"
28.01.2011

Fenerbahçe Ülker, THY Euroleague TOP 16 H Grubu ikinci hafta maçında İspanya'nın Power Electronics Valencia takımını 75-73 mağlup ederken, Baş Antrenör Neven Spahija, iyi oynamadıkları bir maçı kazandıklarını söyledi.

Turkish Airlines Euroleague'de H Grubu'ndaki ikinci maçından da zaferle ayrılan Fenerbahçe Ülker'de yüzler gülüyor. Zorlu bir maçın ardından Valencia'yı 75-73 mağlup eden Fenerbahçe Ülker'de antrenör Neven Spahija kötü bir oyun oynamalarına rağmen galip geldikleri için mutlu olduklarını söyledi.

Zorlu bir mücadele olacağını maçtan önce tahmin ettiklerini ifade eden Spahija, "İyi oynamadığımız bir maçtan galibiyetle ayrıldık. Maçtan önce gerçekten zorlu bir mücadelenin bizi beklediğini tahmin ediyorduk ve bu tahminimizde de yanılmadık. Dürüstçe söylemek gerekirse, bu maç bizim için sezonun en zorlu mücadelesi oldu. Maalesef sahaya gerçek gücümüzün ve kimliğimizin %30’unu bile yansıtamadık" şeklinde konuştu.

İstatistiklere bakıldığında maçı kazanmalarının imkansız olduğunu ancak bunu başardıklarını dile getiren tecrübeli antrenör, "Rakibimiz mükemmel bir savunma ortaya koydu ve bu da 17 top kaybı yapmamızın ana sebebiydi. Valencia aynı zamanda 18 hücum ribaundu aldı ki böyle bir istatistiğe karşı galibiyet alabilmek neredeyse imkansız. Tarence Kinsey ve Gasper Vidmar’ın yokluğunda her iki oyuncumuzu da aradık. Fiziksel sertlikte bizim için çok önemli. Valencia 51 serbest atış kullanırken, biz sadece 34 tane kullandık. Bu da istatistiklerde aleyhimize olan bir başka durum" dedi.

Taraftarların alınan galibiyette önemli pay sahibi olduğunu da sözlerine ekleyen Spahija, "Diğer yandan, taraftarlarımızla ne kadar gurur duysak azdır. Galibiyette bize çok yardımcı oldular. Svetislav Pesic ile birlikte Valencia’nın çok güçlü bir takım haline geldiğini söylemek zor değil. Hiçbir zaman, maç sonuna kadar mücadelemizden vazgeçmiyoruz. Zalgiris ile oynayacağımız maçtan da galibiyetle ayrılabilirsek, Olympiacos maçına final gözüyle bakabiliriz" diyerek sözlerini tamamladı.

Ömer Onan: “Müthiş bir galibiyet oldu”
28.01.2011 09:23

Fenerbahçe Ülker’in tecrübeli oyuncusu Ömer Onan, Power Electronics Valencia karşısında alınanan önemli galibiyetle ilgili olarak, müthiş bir galibiyet aldıklarını söyledi.

THY Euroleague TOP 16’da oynadığı ikinci maçından da galibiyetle ayrılmayı başaran Fenerbahçe Ülker’de Ömer Onan, ''Çok iyi savunma yapıyorlar. Maç içinde hep öndeydik, ama bir türlü skoru koparamadık. Sonunda 9 sayı öne geçtik, biraz daha dikkatli olsak bu maçı 10-12 sayı galibiyetle kazanabilirdik. Ama bizim için müthiş bir galibiyet oldu. Bugün çok hücum ribaundu verdik. Bugünkü en büyük hatamızdı. Maçı hiç bırakmadık. Müthiş coşkuyla oynadık. Fenerbahçe seyircisine teşekkür ediyoruz. Bu maçın sonunda her şeyi elimize aldık. Zalgiris maçlarını kazandığımız takdirde Olympiakos ile burada final oynarız.''

Fenerbahçe futbol takımının Ziraat Türkiye Kupası'nda Gençlerbirliği ile yaptığı maç yerine taraftarların Sinan Erdem'e gelmeleriyle ilgili bir soru üzerine Ömer, ''Aramızda paslaşmamız lazım. Hangisi önemliyse herkesin ona doğru birbirini desteklemesi lazım. Tabii ki futbolda grupta şansımız olmadığını herkes biliyordu. Yedek takımla çıkacağımız söylendi. Bu maç da bizim için önemli maçtı. Taraftar bizi yalnız bırakmadı. Şimdi biz de Trabzonspor maçına desteğe gideriz'' diye konuştu.

Fenerbahçe Ülker-Power Elec.Valencia Full maç





Maçın Öyküsü

Fenerbahçe Ülker 75-73 Valencia Son 3 dakika




 ALLAHINA GURBAN ÖMER

* Tebrikler Cengaverler ve teknik ekip.
* Kötü oynadığımız ama iyi mücadele ettiğimiz bir maçı gene ''yüreğimizi koyarak'' kazandık.
* Valencia beklediğimden daha fazla zorluk çıkardı.Tabii bunun sebebi 3 tane ''Onun bunun çocuğu hakem müsvettesi''nin yaptıkları çirkin faullerle sert savunmalarına izin vermeleriydi.
* Maç öncesi beklediğim  fazla zorlanmadan 8-10 arası farkla kazanmaktı.Her türlü olumsuz faktöre rağmen bu farkla kazanabilirdik dün.03.29 kala 9 sayıya çıkarmıştık farkı,öncesinde de 10 sayıya kadar da çıkarmıştık farkı.
* Dün akşam olumsuzluklar şunlardı ;
En başa '' 3 tane Onun bunun çocuğu - kusura baksanızda bakmasanızda bu böyle - hakem müsvettesi'' ni koyuyorum.Çok maç seyrettim ama bu üçlü gibi yavşağını görmedim.Akşam delirdim resmen.
Salonda olsaydım dalardım.İlk yarı sonunda soyunma odasına giderlerken iyi tepki gördüler ama ikinci yarı değişen bir şey olmadı.Bizim MHK'nın eyyamcıları bunların yanında zemzem suyuyla yıkanmış kalırlar kesinlikle.


 Ortada çalınması gereken tüm kararları onların lehine çaldılar.En az 10 sayı aleyhimize diferans yarattılar.Mesela ; ilk devre sonundaki Ömer'in turnikesine basket faul vereceklerine hücum faul verdiler,son hücumda basket yedik.İşte 5 sayılık fark.Başka örnekler ; Lavrinoviç'e çalınan sportmenlik dışı faul,Emir'in ayağından gitti dedikleri top,Adam şuta kalkıyor,iki ayağı yerden kesiliyor dripling yapıyor ama devam.Bir sürü başka stepslere çalınmayan düdükler.
Euroleague'in Ana sponsoru olduk ama hala şu ULEB'teki İspanyol lobisi istediği gibi at oynatıyor.
* Ne yazık ki Mirsad hariç uzunlarımızı kullanamamız.Sete set hücumlarında Valencia'nın pota altındaki sert savunması karşısında içeriden uzunlarımız silindi gitti.Oğuz 4,Lavrinoviç 2,Kaya 0 sayı.Oğuz'un basketleri de ''al da at'' türündendi.May'i hiç kullanmadı hoca.Vidmar'ın da olmaması ile pota altında çok zayıf kalıyoruz.Bu çok önemli  sorun.Çok yüksek yüzdeli üçlük ve sert savunmamızla bu ciddi sorunu tolere ediyoruz ama ileride başımıza iş açmadan önlem almalıyız.
Transfer yapılmayacak ,hakkımız bitti diyor Nedim Karakaş.May konusunda niye acele ettiniz Baba o zaman ? Sert bir uzun lazımdı.Şu Javtokas bizde olsa takım çok iyi duruma gelirdi.
* Uzunlarımızın etkisizliği ile iç-dış dengesini sağlayamamızın yanı sıra Ukiç'in de bu maçta oyunun kontrolünü sağlamakta eksik kalması da başka bir sorundu.03.29 dk.kala 9 sayı öne geçtik,coşkuyu arttırdık,momentum elimizde ama Ukiç oynamak yerine süreyi dolduruyor ve kaldırıp çok uzak bir üçlük atıyor.Halbuki faul hakları dolmuştu.Bire bir oyna veya içeriyi beslemeye çalış.Bunu sonra da yapmadık ve Emir ile 2 kez boş döndük,fark kapandı son saniyeye kaldık.
* 17 top kaybı (ilk yarıda 10) yapmamız.
* Rakibe ta 18  hücum ribauntu vermemiz.(İlk yarıda 11) Bu 18 kez 2.şans vermek anlamına geliyor.
Kısalar hiç ribaunta yardım etmedi.Kinsey'in de olmaması bunda etkendi.
*  Valencia 51 biz 34 kez serbest atış kullanmışız.Valencia 67 kez hücum etmiş,biz 52 kez.Tam 15 kez daha fazla hücum yapmışlar.
* Hocanın dediği gibi tüm istatistiklerde gerideyken ve  % 30 kapasite  ile kötü bir oyun oynamamıza rağmen kazanmamız takımın ''kazanma azmini'' ve mayasının sağlam olduğunu gösteriyor.
* Gerçekten de hakemlere,uzunlarımızın etkisizliğine,top kayıplarına,hücum ribauntu vermemize,serbest atışlarda % 57 (14/8) atmamıza,Ukiç'in etkisizliğine v.s. v.s. faktörlere rağmen kazanmayı bir şekilde başarıyorsak bu takımın ''karakteri çok yüksek''tir.
* Gelelim olumlu faktörlere ;
En başa tabii ki büyük kaptan ''Cesur Yürek Ömer Onan''ı koyuyorum.
Kelimeler kifayetsiz kalır.''Alahına Gurban Ömer'' diyorum sadece ve Allah kendisinden razı olsun.
Saha içinde savunma,hücumda bitiricilik görevlerini mükemmel yaptıktan sonra seyirciye amigoluk bile yaptı daha ne yapsın.Allah bilir maç bittikten sonra salona pas pas'ta çekmiştir.:))
Ömer'e nazar değmesin.Pamuklara sarıp sarmalamalıyız.
* Marko Tomas.Bir tebrikte kendisine.Helal Olsun.Beni yanıltmadığı için bir kez daha gururluyum.
3.çeyrekte 3,5 dakikada kasırga gibi esti 3/3 üçlük,2/1 serbest atışla 10 sayı yaptı.Artı savunması,rakibe kritik hücum faul yaptırması da cabası.
* Ve ''Deli Çocuk Mirsad''.Yıllanmış Şarap gibi deyimi Onun içindir herhalde.
14s.7r.1a.2tç.ile çok önemli katkı yaptı.
* Ömer - Tomas - Mirsad'tan sonra Emir ve 3.çeyreğin  ikinci yarısındaki büyüleyici performansı ile Saras geliyor.Emir maçın sonlarında erken atışlar ve 4 top kaybı yaparak bir çuval inciri berbat ediyorken son saniyede Rafa Martinez'in kafasına 2 kez balyozu indirmesi ile durumu kurtardı.
10s.3a.3blk.4tk.ile oynadı.Kinsey'in yokluğunda elinden geleni yaptı.İnsiyatif alması da iyi.
* Saras.Kondisyon sorunu çekiyor.Sert savunmaya karşı da çok sinirlendi.İlk yarı iyi değildi ama 3.çeyrekte kim  olduğunu gösterdi.4s.2a.En sevindiğim nokta ise ''olayın içinde olması''
Kenarda hop oturup hop kalkıyor,sürekli konuşuyor,arkadaşlarını ikaz ediyor.Bu çok güzel.
* Oyunculardan sonra bizi 2 maçtır ayakta tutan üçlüklerimize de dikkat çekmek istiyorum.
Olimpiakos maçında da 10/8 ile atmıştık.Dün de 18/9.% 50.Ömer 4/3,Tomas 6/4.
Bu konuya dikkat yalnız.Üçlükle her zaman yaşanmaz.Allah korusun girmeyen günümüze denk gelirsek yanarız.O yüzden bu maçtan ders çıkarıp iç-dış dengesini iyi ayarlamalıyız.
* Neyseki savunmada sertlik koyabiliyoruz.Zaten Onu da yapmazsak duman oluruz.
Bu kadar kötü oynadığımız maçta - Spahija'nın % 30 demesi ile - kazanabiliyorsak bu önce savunmada direnişimizin,savaşmamızın eseridir.
* Dün aslında oyuncularımızı ayrı bir yönden de kutlamak lazım.Rakiple fiziksel olarak değil mental olarakta mücadele ettik.Valencia çok nalet,sinir bozucu bir takım.Üstüne hakemlerin yavşaklıkları da eklenince ruh sağlığımızın bozulmaması işten bile değildi.Ona rağmen morallerini bozmadan işlerini yaptılar.O açıdan da önemli bir artı kazandılar.
* Taraftara-seyirciye-müşteriye gelirsek ;
Dün akşam maç sırasında çok kızmıştım ama salona gidenlerin anlattıklarını okuyunca biraz sinirim geçti.Hiç ses gelmiyordu TV'den.Pota arkasındaki taraftar grubu tezahürat yapıyor ama kendi kendilerine,maçı yaşamıyorlardı.Münferitlerden alkış,ıslık,bağırarak tepki verenlere bir şey dediğim yok ama pek çok münferit ruh gibi oturuyordu.Maçın sonuna gelmişiz,75-71 maç eleman güle güle telefonla konuşuyor,kimisi esmiyor,kimisi put gibi oturuyordu.Biz burada elli kere yer değiştirip,taklalar atarken elemanlar salonda ruhsuzca oturuyordu.Çok sinir olmuştum akşam.
 O yüzden diyorum hep 16-17 bin kişi olacağına 4-5 bin efektif ,bilinçli taraftar olsun yeter diye.
 * NTV yayınına gelince ; teknik sıkıntılar çoktu.Kosova basket diyor,biz 3 saniye sonra topun  potaya girdiğini görüyorduk.Taraftar sesi hiç gelmiyordu.Ancak anlatım her zaman olduğu gibi iyiydi.
Murat Kosova ve İhsan Bayülgen iyi naklettiler.
Şifrecilerden kurtulmak bile büyük nimet.O yüzden TEŞEKKÜRLER NTV.
* Zaten bu sezon takım yeniden yapılanırken buna NTV'nin ve Sinan Erdem Spor Salonunun da katılması da dikkate değerdi.Başarıda topyekün pay var yani.