5 Temmuz 2010 Pazartesi

Şampiyonluğun Yankıları !!!!!!

click 
to zoom

KÖŞE YAZILARI 

Şapka çıkarıyorum !!!

Bu yıl, hiçbir maçta 'Bu kadar şahane bir F.Bahçe görmedim.' O ne 'Acımasız savunma, ne harika hücum.' Maçın başından sonuna kadar... Hiç durmadan, yorulmadan... F.Bahçe iyi savunma yaptığı ilk yarıda, Efes'e karşı özellikle çember altı savunmasında müthişti. Kasun, boyalı alana yüklendikçe, onu güçlü şekilde karşılayan Vidmar'a double-team takviyesi de yapılınca, bir önceki maçın vurucu gücü Kasun, imha edilmiş oldu. Pota çevresini canla başla savunan Mirsad ile Vidmar, ilk periyot boyunca, ikişerden tam 4 top çaldılar. Bunları hızlı hücumlara dönüştürdüler. Skora ekstralar geldi. F.Bahçeli oyuncular potaya yakın alanları o kadar başarıyla savundular ki, Efesli oyuncular, şuta yükselecek doğru dürüst orta mesafeli alan bulamadılar.

15 dakikada sadece 6 şut atabildiler. 2 isabet kaydettiler. Bu 'Şut kısırlığı'nı 'Dış şutla tedavi etme!' girişimleri de, başarılı olamadı. Devre sonunda, 3/11 ile 27'lik üç sayı ve 4/9 ile 44'lük ikilik yüzdesine, 12 serbest atış denemesinden, 5 fire de eklenince, 48-24 ile 24 farklık ilk yarı 'Skor felaketi'nin nedeni de ortaya çıktı. 3. periyotun başında Efes, tam saha baskı ile farkı düşürmeye çabaladı. Bu defa da, geniş alana yayılan savunmada, çember altından fire verdi. F.Bahçe'nin, Semih, Mirsad ve Ukiç ile boyalı alanda 'Cirit atması', farkı iyice körükledi! 24.30'da 60-27 ile 33'lük 'Korkunç farkın' hikmeti buydu. Zaten maç da, burada bitti! Bu anlarda, çok takdir ettiğim şey; Efesli oyuncuların, profesyonel anlayışlarıydı. Ağır farka rağmen, maçı bırakmadılar. Saldırarak, yüklendiler, boş atsalar da, şutlar denediler, farkı düşürme çabalarından vazgeçmediler. Son periyota 33 farkla giren F.Bahçeli oyuncular, dikkat ve ciddiyetle maça asıldılar. Rakiplerini asla hafife almadan, farkın rehavetine düşmeden, maç sonuna kadar savaştılar. Muhteşem bir oyunla, şampiyonluğa ulaştılar. Bize de, bu takımda emeği göz ardı edilemez Koç 'Bogdan Tanjeviç' onun yokluğunda, takımını maestro gibi yöneten yardımcısı 'Ertuğrul Erdoğan' ve tüm oyunculara 'Şapka çıkarmak!' düşer.
Avni Başoğlu - Akşam

Fenerbahçe Ülkerli oyuncular daha maçın ilk dakikalarında hem izleyenlere, hem taraftarlara en önemlisi de rakibe ‘Bu iş bitmiştir’ mesajını verdi, yani kısa kesti.
Efes'in  gittikçe daralan rotasyonu ve sarfettikleri efor düşünüldüğünde, bir de Fenerbahçe seyircisi tarafından doldurulan salonda, oyuncuların performansının fazlasıyla yükseldiği hesap edildiğinde zaten kimin favori olduğu herkes tarafından dillendirilmişti ama bu kadar çabuk olacağı da beklenmezdi.
Efes’e önce sertlikle mesaj gönderdi Fenerbahçe... Göğüs göğüse temaslardan kaçmayacağını ve salondan ne olursa olsun şampiyon olarak çıkacağını vücut diliyle anlattı. Efesli oyuncular ise, belki de artık yorgunluktan olacak;  aynı şekilde karşılık vermek yerine, sürekli şikayet etme yolunu seçti. Mutlaka haklı oldukları pozisyonlar da vardı ama rakibin sertliğinden korktukları da çok açık belliydi. İlk periyotta Fenerbahçe’nin iki sayılık atışlardaki 14 denemesine karşın Efes’in sadece 3 kez boyalı alanı kullanmaya çalışması ve ortaya çıkan 32-10’luk skor vücut diliyle verilen mesajın istatistiklere yansıyan şekliydi!
Başta, son 4 senede elde edilen 3 şampiyonluğun değişmez kahramanı, bu serinin de yıldızı Ömer Onan
Mirsad, Semih, Oğuz... Hepsini tebrik etmeli. Ancak iki isim var ki onlara özel cümleler söylemeli.
Son 3 maçta hiç forma giymemesine rağmen, alan savunmasına ilaç niyetiyle sahaya sürülen, eline aldığı ilk topu da üç sayılık basket olarak çemberden geçiren 40 yaşındaki ‘delikanlı’ Mrsiç’i ve çok kritik bir noktada görev alıp hem rakibe hazırlanışı, hem de oyun içindeki hamleleri ile zaferin mimarı olan, Fenerbahçeli oyuncuların sahaya tekrar gülerek çıkmasını, kenara gelirken homurdanmamasını sağlayan Coach Ertuğrul Erdoğan’ı tebrik etmeli.
Sakatlıklar ve şanssızlıkların iyice güçsüz bıraktığı Efes de, son ana kadar canla başla mücadele ettiği için alkışı hak etti ama kupa kesinlikle daha çok hak edene gitti.
Ümit Avcı - Milliyet
F.Bahçe çağı
ÜÇÜNCÜ çeyrek sonunda skor 65-32’ydi. 30 dakikada 32 sayı atabildi Efes. Hani F.Bahçe’nin ilk çeyrekte ulaştığı 32. Bu durumda rakibini ikiye mi katlamış oluyor, üçe mi? F.Bahçe’nin rahat kazanacağı belliydi maç öncesinde gerçi ama bu gerçekten fazla ezici oldu.

DAHA ısınma turnikelerinde hangi tarafın daha çok kazanmayı istediği ortadaydı. Başladı önde, yenilgiyi kabullenmiş Efes’e karşı sinirle, hızla turnike atan, dakikaların geçip maçın başlaması için sabırsızlıktan sürekli skorborddaki saate bakan F.Bahçeli oyuncular.

BU serinin sırrı enerji demiştik. Öyle bir enerjiyle girdi ki F.Bahçe oyuna. Shumpert’in Semih’le olan ters eşleşmesinden 2 basket bulan Efes’e karşı Mirsad’ı oyuna sürerek dengeyi bulduktan sonra maç kopuverdi. 4. dakikadaki bu değişiklik sırasında F.Bahçe 10-7 öndeydi. 6 dakika sonra çeyrek biterken 32-10. Tek bir üçlük atabildi Efes bu bölümde. Hani “Potayı göremedi” denir ya. Ne potası rakip üç sayı çizgisinin içini bile zor gördü lacivert-beyazlılar. Başta tek oyun kurucu olarak kalan Ender’e Ömer ve Kinsey’nin tam sahada yaptığı baskı ile başladı her şey. İki pas bile yapamadı Efes. Boğuldu, yoruldu, teslim oldu. Efes boş döndükçe F.Bahçe o enerjiyi rakip sahaya akın akın gitmek için kullandı, hızlı hücumlarla coştukça coştular.

GÖZLERİNDEN BELLİYDİ

ORADAN dönüş olmazdı zaten. Kalan bölüm tamamen formalite olarak oynandı. Ama fark 30 küsürken bile dışarı çıkan bir top için kendini parçalayan Ömer Onan, Kinsey, Preldziç’i izledik. Kazanma açlıkları dinmemişti belli ki. Hani gözlerindeki istek öyle şimşek çakıyordu ki “Baştan başlayacağız seriye” deseler, hepsi “Olur zaten yetmedi bize bu galibiyet. 4 kere daha yenelim” diyecek gibiydiler. Zaten her şeyden önce bu hava getirdi şampiyonluğu.

BÖYLECE F.Bahçe Ülker son 4 yılda 3. kez şampiyon oldu. Basketbolda artık “F.Bahçe çağı” yaşadığımız kesin. Bazen hatalar yapsa da camiası ile birleşerek hep daha yukarıyı hedefleyen, çıtayı herkesten daha yukarı koyan takım F.Bahçe Ülker. Salon da bittikten sonra acaba yanlarına yaklaşabilecek takım kalacak mı?
Kaan Kural - Vatan

Böyle final görmedim

Fenerbahçe kazanacağına öylesine inanmıştı ki, daha 8. dakika bittiğinde maç da bitti. Efes Pilsen de en az Fenerbahçe kadar inanmıştı rakibinin şampiyon olacağına!..
Fenerbahçe kazanacağına öylesine inanmıştı ki, daha 8. dakika bittiğinde maç da bitti.
Efes Pilsen de en az Fenerbahçe kadar inanmıştı rakibinin şampiyon olacağına!..
Tribünler dolu, başkan Aziz Yıldırım tribünde, takım son derece coşkulu, rakip ise sorunluydu. Şampiyonluk için tüm şartlar oluşmuştu dün Abdi İpekçi’de.
Ama kimse denk güçte iki takımdan birinin bu kadar ezici bir galibiyet alacağını aklının ucundan bile geçiremezdi.
Geçen yıl gergin finalde şampiyonluğu rakibine kaptıran Sarı-Lacivertliler, rövanşı alırken final serisindeki performanslarıyla da bu başarıyı sonuna kadar
hak ettiler.
3. dakika 10-7 geçildikten sonra, dakikalar 8’i gösterdiğinde skor 26-7 olmuştu.
Sarı-Lacivertliler o kadar agresif, o kadar saldırgan, o kadar istekliydi ki, Efes Pilsenli oyuncuların teslim bayrağı çekmekten başka çaresi kalmamıştı.
Japonya’daki 2006 Dünya Şampiyonası finalinde, İspanya’nın, Yunanistan’ı 40 sayı fark yapıp 70-47 yendiği maç dışında hayatımda bu kadar kolay final kazanan bir takım görmemiştim.
Seri boyunca dakika alan her oyuncu inanılmaz katkı yaptı final serisinde. 40 yaşındaki kaptan Mrsiç’ten, Slovenya’dan olgunlaşmış dönen Vidmar’a, tecrübeli Ömer Onan’dan, Ukiç’e kadar herkes elinden gelenin maksimumunu yaptı.
Ama seri boyunca en hırslı, en kararlı isim Mirsad Türkcan’dı.
Taraftara ve başkana kendisini fazlasıyla affettirdi tecrübeli yıldız.
En önemlisi ise coach Ertuğrul Erdoğan’ın performansıydı.
Sürekli ikinci adam olarak kalan Ertuğrul Erdoğan, talihsiz bir hastalık sonrası kendini takımın başında bulurken, sanki 40 yıllık coach gibi takımını yönetti.
Karşısında, son derece zeki, tecrübeli ve bilgili bir Ergin Ataman vardı.
Ama rakibin her hamlesine yaptığı karşı hamle ile galip gelen oldu. Takımına çok hakimdi. Sakindi... Kendine güveni tam bir görüntü çizdi. Bu güven, oyuncuları da son derece olumlu etkiledi. Başta çiçeği burnunda coach Ertuğrul Erdoğan olmak üzere tüm teknik kadro ve oyuncuları tebrik ediyorum.
Başkan Aziz Yıldırım da, Euroleague faciasının ardından ilk kez tribünlerdeki yerini aldı.
Futbolda mucizevi bir şekilde kaçan şampiyonluğun ardından ikinci önemli branşta gelen bu şampiyonluk, Yıldırım için de bir nevi teselli oldu.
Gökhan German - Fanatik

Efes'den PES!

Şampiyonluğa susamış muhteşem taraftarına ayak ve gönül uyduran Fenerbahçe Ülker'li oyuncular formalarına uzun yıllar unutulmayacak bir gece yaşattılar. 'Öyle takımlar vardı ki hiç olmadılar' misali Efes Pilsen, esamesi okunmadan, hiçbir ivme ve varlık gösteremeden teslim oldu.

Ataman'ın "önceki maçın kahramanlarına baştan yer vermeme" alışılmış yanlış ve takıntısı kendisine, iddialı konuşmalarını yutturan, kariyerinin en büyük ayıbını yaşattı. Pes'in böylesine pes doğrusu...
İlk çeyrekten başlayarak skorboardda ayvayı yedi Efes ve Fenerbahçe'nin hırslı savunması karşısında potayı göremedi. Deneme ve yanılmalar, garip çaresizlik belirtisi rotasyonlarla "48-24 lük Kanarya katlaması" yaşandı.

Aslında Fener maçı ilk yarıda bitirip kutlamalara geçti. 3. çeyrekte süren katlama ve ezerek sürklese etme 65-32 ile tavan yaptı. Şampiyonluğun kahramanları her zamanki gibi Ömer, Mirsat, Mrsic olgunlar, Pledznic ve Vidmar genç yabancı kazandırımlar, Ülkenin en ümitli olduğumuz genç kuleleri Semih ve Oğuz ve Kanarya'nın bütün zamanlarının en iyi transferi Ukic oldular. Tanjevic'e sıkıntılı günlerinde çok güzel ödül verdiler. 
  Ünal Özüak - Takvim

İsmet Badem: Şampiyon F.Bahçe Ülker

İngiliz edebiyatının ünlü şairlerinden ve hala yaşamı ile, şiirleri ile, söylemleri ile çözülemeyen William Blake “Bu gün gördüğünüz, yaşamımda gerçekleşen, yaşadıklarım, etrafımda olanların tamamı bir zamanlar gerçekleşmesini ummadığım, tahmin bile edemediğim hayallerimdi” demiş. Evet hayallerini büyük koyanlar bir gün mutlaka o noktaya gelerek hayallerine ulaşıyorlar.

Dünya takımı olmak işte bu! Eğer gerçek taraftarının desteklediği ve ülkene spor adına hizmet vereceksen böyle olacaksın. Başkan Aziz Yıldırım ve ona inanan ve destekleyen yönetim, camia “HAYALLERİMİZ DÜNYA KULÜBÜ OLMAKTIR. SADECE FUTBOLDA DEĞİL, DİĞER BRANŞLARDA HEM ÜLKEMİZE HİZMET EDECEĞİZ. HEM HER BRANŞTA ŞAMPİYON OLACAĞIZ” diyerek hayallerinin adını koymuştu. İster sevsinler ister, ayılıp bayılsınlar! Onca branşta dünya yıldızlarını toplamak, para emek vererek hayalleri gerçekleştirmek. İşte bu kim inkar edebilir. Kim yadsıyabilir. Yazılı ve görsel medya istediği kadar pas geçsin. Kıskançlıklarından çatlasınlar. Basketbol Türkiye’nin sporudur ve Fenerbahçe Ülker gerçek bir hayal ürünüdür, hayallerin kahramanıdır. Hayallerin gerçeğe döndüğü andır.
Futbol yazarları fit sokar gibi “Kadın ya da erkek salon sporlarında şampiyon olsa da, sokaklara çıkıp hiçbir Fener’li kutlama yapmıyor” dedi.

O arkadaşa söylüyorum. Bu akşam sokaklara iyi bak! Futbol dışında sporlarda var. Hele basketbol bu ülkede en çok ilgi gören, gençlerin birinci yapmak istediği spordur.

Fenerbahçe Ülker; ne olursa olsun, kim ne derse desin, kalıcı, güvenli ve alt yapıya verdiği emek dışında, her zaman şampiyonluğu kovalayan bir takımı yaratan, Fenerbahçe Ülker yönetimini kutluyorum. Bu yetmez. Her türlü uluslar arası maçların oynanacağı salon yolda.

Geçmişte, yazdığım yazılar arşivimi süslüyor. Basketbolun büyümesi, halka mal edilmesi, salonların dolması ve medyanın tamamının ilgisini çekebilmek için “Üç büyükler mutlaka basketbol sahalarında iddialı takımları kurmak mecburiyetinde” demiştim.

Beşiktaş yerinde patinaj yaparken, Galatasaray şanssız bir sene geçirmesine rağmen oynadıkları basketbolla lige renk verdi. Fenerbahçe ise geçen sene kaçan şampiyonluk dahil hiçbir şeyi dert edinmeden, yeni oyunlara kanat açtı. Tek kötü giden şey, Avrupa sahnesinden beklenenden önce çekilmesi. Ancak gelecek zaman içinde Avrupa Fener’i, Kanarya Avrupa’yı daha iyi hazmedecek…

Fenerbahçe evine gelen, kendi masasının önüne konan metal kupayı bu kez, bir daha Maslak civarlarına göç ettirmeden, müzelerine yolcu etmek istiyorlar. En önemli konulardan biri büyük bir karekter örneği sergilerken Kanser olan Tanjevic’i kapının önüne koymadı. Sabretti. Onun işaret ettiği asistan Koçu Ertuğrul Erdoğan ile yola devam etti. Ertuğrul az hata ile şampiyonluğa ulaşarak hem kendini, hem ona güvenen Tanjevic’e cok güzel bir moral ve hediye verdi.

GELİN BİRAZ MAÇ ÖYKÜSÜNÜ ANLATALIM
Daha birinci saniye baskıya başladılar. Baskı değil “Çelik cendere” çıkmak, aşmak mümkün değil. Kerem ve Thornton’un yokluğu büyük handikap. Ender tek başına baskı karşısında çok zorlandı. Uzutmaya hiç niyeti yoktu Kanaryanın ve kısa kesebilmek için tüm gücü ile Şampiyonluğa yürümek istiyordu. Ve bunu çok iyi başardı. Ömer Onan, Kinsey müthiş baskı yaptılar önde. Oğuz, Semih, Vidmar üç saniyeyi kapattı. Geçilmez oldu. Ukic final serisinde ilk kez bu kadar takımı derleyip toparladı. Greer ya da Sarı-Lacivertli herkes Şampiyonuz diye bağıra bağıra maçın ilk yarısında 48-24 maçı bitirdiler. Analarının ak sütü gibi hak ettiler. Tüm kalbimle şampiyonları kutluyorum.

Aziz Başkan ve ekibinin hayallerini gerçekleştirdiği en önemli gecelerden birini yaşarken, bu mutluluğu fazlası ile hak ettiler. Kahredici hastalıkla boğuşan koca usta Tanjevic’in kazandığı moralin çizgisini hesap etme gücünde değilim. Futbol mutbol bilmem basketbol işte böyle bir şey.

Efes Pilsen ise kapandı, kapanacak derken, son aldığım habere göre Prokom veya CSKA olarak gelecek sene basketbol takımı olarak sahaya çıkmaya karar vermişler bile.

Aklımda iken söylemeliyim: Dün gece şampiyon olan takımın en iyi iki oyuncusu Mirsad ve Ömer Onan Efes Pilsen orjinlidir. Hatta manejer Cenk Renda bile Efes Pilsen ile basketbolu tanıdığı ve büyüdü. Efes Pilsen kapanacak ama hizmetleri asla unutulmayacak. Türkiye’de her takımda hala oyuncuları var. Bu bile büyük onur.

Yazık çok yazık basketbolun adı 30 seneyi aşkın Efes Pilsen’di ve efsane böyle bitmemeliydi. Tofaş için alınan karar ve Efes Pilsen’i duyunca aynı acının içimi parçaladığı hissettim. Kaçan nice şampiyonluklar olur. Önemli değil. Esas olan Efes’in kupayı kaybetmesi değil!,Basketbolumuz da, Efes’imizi kaybediyoruz.
BASKETBOL SADECE BASKETBOL DEĞİLDİR…..

GAZETE MANŞETLERİ
 
FANATİK

click to
 zoom
FOTOMAÇ

click to zoom
 MİLLİYET
click to 
zoom

FOTOSPOR
click to
 zoom
 HÜRRİYET
click to zoom
 SABAH
click to zoom
 AKŞAM
click to zoom

Teşekkürler Şampiyon
03 Haziran 2010 Perşembe
Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, Beko Basketbol Ligi'nde 2009 2010 sezonunu şampiyonlukla noktalayarak, camiamıza büyük bir sevinç yaşatmıştır.

Fenerbahçe Spor Kulübü olarak; başta yaşadığı rahatsızlığa rağmen takımımızın sürekli yanında olan teknik direktörümüz Sayın Bogdan Tanjevic, çok zor bir dönemde sorumluluk üstlenen antrenörümüz Sayın Ertuğrul Erdoğan, şube direktörümüz Sayın Nedim Karakaş ve takımımızın idari menajeri Cenk Renda olmak üzere, teknik heyete, idari kadroya, tüm Fenerbahçe Ülker oyuncularına ve takım çalışanlarına teşekkürü bir borç biliriz.

Kulübümüz ile birlikte Türk Sporu için çok başarılı ve örnek bir işbirliğine imza atan Ülker grubu adına, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Murat Ülker'e ve tüm Ülker camiasına da gönülden teşekkür ederiz.

Şampiyonluk tüm camiamıza kutlu olsun. Nice şampiyonluklara hep birlikte ulaşmak dileğiyle…

Fenerbahçe Spor Kulübü 

Şampiyonluğun hikayesini FBTV’de anlattılar
03 Haziran 2010 Perşembe
 Beko Basketbol Ligi 2009-2010 Sezonu’nu şampiyon olarak tamamlayan Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, şampiyonluğun hikayesini FBTV’deki canlı yayında anlattı.
 Başarımızı İki Kupayla Taçlandırdık.
Beko Basketbol Ligi’nde 2009-10 sezonunu şampiyonlukla kapatan Fenerbahçe Ülker’in idari ve teknik ekibiyle oyuncuları FB TV’de canlı yayına katıldılar. Sarı-Lacivertlilerin kaptanı Damir Mrsic’in eşinin doğum yapması nedeniyle katılamadığı ‘Gündem’ programında şampiyonlukla ilgili ilk yorumu Milli Takım ve Fenerbahçe Ülker Başantrenörü Bogdan Tanjeviç yaptı.
Tecrübeli basketbol adamı, “İki kupayı getirmek mükemmel bir olay oldu. Tüm sezona baktığımız zaman başarımızın iki kupayla taçlandığını görüyoruz. Takımımız bu iki kupayı kazanmak için büyük gayret gösterdi, çok büyük emek verdi. Burada Aydın Örs’ten de bahsetmem gerekir. Sadece iyi bir takım değil, iyi asistan koçlar da bıraktı. Sonunda bütün bunları oyuncularım ve ekibim kazandı, çok mutluyum” diye konuştu.
Tanjevic’in ardından söz alan Ertuğrul Erdoğan, “Zor bir seneydi ama öylesine karakterli bir grup insan bir arada ki sadece oyuncular değil idari, teknik, sağlık, kondisyon ekiplerindeki herkes müthiş özveriyle çalıştı. Takımımızda sakatlığına rağmen tek kelime şikâyet etmeden bütün gücüyle sahada yer alan oyuncular vardı. Hepsine tek tek teşekkür ediyorum. İki kupayı da kazanarak tarihimizde bir ilke imza attık. Önümüzde Cumhurbaşkanlığı Kupası var. İnşallah onu da alıp sezonu 3 kupayla kapatırız” ifadelerini kullandı.
Fenerbahçe Ülker Şube Direktörü Nedim Karakaş da, “Sezona 5 hafta seyircimizden mahrum kalarak başladık. Bu taraftarlarımızın salondan uzaklaşmasına neden oldu. Sezon boyu bunun sıkıntısını çektik. Bunun yanı sıra kadro değişiklikleri oldu. Willie Solomon ile devam edemedik. Gün geldi 6 sakatla sahaya çıktı. Başka takım olsa o kadar eksikle maç kazanamazdı. Yaşadığımız şanssızlıklar nedeniyle bu sene Avrupa kupası hedefimizden uzak kaldık. Koçlarımızın da işi zordu. Gene de sezonun ilk maçından sonuna kadar inancımızı kaybetmedik, hiçbir zaman ‘Şampiyon olamayacağız’ demedik ve her iki kupayı camiamıza getirdik. İnşallah üçüncüsünü de getiririz. Yönetimimizin de desteği vardı. Başkanımız ve yönetimi sezon boyuncu bizimle birlikte çalıştı. Günü geldi tatlı sert uyarılarda da bulundular” dedi.
Sarı-Lacivertlilerin takım menajeri Cenk Renda ise, “Güzel bir duygu, öncelikle bu camianın içerisinde olduğum için çok mutluyum. Çoğu oyuncuyla 3. şampiyonluğu beraber yaşıyoruz. Zor bir sezondu, hakkımız olan şampiyonluğa ulaştığımıza inanıyorum. Çok karakterli insanlardan kurulu bir takımız, bunu kupayı kaldırarak kanıtlamış olduk. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
Fenerbahçe Ülkerli basketbolcular ise kazandıkları şampiyonluk hakkında şunları söylediler:
Ömer Onan: “Bütün sezon boyunca şampiyonluğa ulaşmak için mücadele ettik. İniş-çıkışlar olsa da ekip olarak birbirine güvendiğiniz zaman başarıya ulaşıyorsunuz. Türkiye Kupası’nı aldıktan sonra bir çıkışımız oldu, herkes birbirine daha da kenetlendi. İki kupayı da kazanmanın ayrı bir mutluluğu var. Herkesi kutluyorum, tüm camiaya hayırlı olsun. Umarım Avrupa’da da söz sahibi bir takım oluruz.”
Mirsad Türkcan: “Tüm takım arkadaşlarımı, teknik ekibi, başkanı ve yönetimi tebrik etmek istiyorum. Çok zor bir sezon geçirdik. Çok sakatlık yaşadık. Hocanın rahatsızlığı, Ömer Aşık ve Giricek’in sakatlıkları… Fakat Roko Ukiç geldikten sonda takım daha iyi oynamaya başladı. Gasper Vidmar da özellikle playoffta çok katkı yaptı ve şampiyon olduk. Biz artık Avrupa’da söz sahibi olmak istiyoruz.”
Semih Erden: “İyisiyle, kötüsüyle bir seneden alnımızın akıyla çıkmasını bildik. Herkese teşekkür ediyorum.”
Oğuz Savaş: “Şampiyonluk bizim için önemliydi çünkü zor bir sezon geçirmiştik. Takımın karakteri playoffta ortaya çıktı ve mutlu sona ulaştık. Fenerbahçe camiasını hayırlı olsun.”
Roko Ukic: “Fazla Türkçe anlamıyorum ama herkesin koçlara teşekkür ettiğini sanıyorum. Bu koçluk yapması zor bir takım. Çok farklı karakterler ve kişiliklere sahibiz. Teknik ekip sezonun ikinci yarısında çok iyi bir iş çıkardı. Efes Pilsen kağıt üzerinde daha iyi gözüküyordu ama sonunda kazanan biz olduk.”
Lynn Greer: “Şampiyon olmak çok güzel bir duygu. İniş çıkışlar yaşadık ama herkes emek harcadı, her zaman en iyi takım olduğumuza inandık. Sonunda zafere ulaşmak bizi çok mutlu etti.”
Gasper Vidmar: “Bu takımın bir parçası olmak çok güzeldi. Bana ihtiyaçları olduğunu söylediler ve ben de geri gelip kalbimi koyarak oynadım. Bütün koçlara ve takım arkadaşlarıma bana verdikleri desteklerden ötürü teşekkür ediyorum.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder