7 Eylül 2018 Cuma

FENERBAHÇE DE ERKEK BASKETBOL


Birleşik Amerika’da 1891 de SİPRİNGFÎELD eyaleti Y.M.C.A. spor salonunda icad olunup Jale Üniversitesinde oynanmaya başlanan BASKET-BALL sporu, 1904 de St.Luis de 5 Amerikan takımı tarafından olimpiyatlara sokulunca tanındı. Yurdumuzda Kulüpler arasında ilk kez 1913 yılında Fenerbahçe spor kulübünde oynandığı aynı dönemde yayınlanan İDMAN mecmuasında yazılıdır. Ancak, Balkan ve Birinci Dünya savaşları bu girişimi daha doğarken engelledi.
Fenerbahçe Kulübü, 6 yıl süren bu savaşlardan sonra, 1919 yılı yaz başında yeni bir girişimde bulundu. Kulübün “TERBİYE-İ FİKRİYE” şubesi tarafından 15 günde bir yayınlanan “FENERBAHÇE” adlı derginin 10.7.1919 gün ve 3 sayılı nüshasının 7. sayfasında bu olay şöyle duyurulmuştur:
(KULÜBÜMÜZ, SON ZAMANDA YENİ BİR HİSSE TECEDDÜT GÖSTEREREK, BİR AMERİKALI MUALLİM NEZARETİNDE, MEMLEKETİMİZDE İLK DEFA BİZDE OLARAK, BASKETBOL OYUNUNA BAŞLADI VE BUNDA DA, AZALARI ARASINDA, EPEYCE MUVAFFAKİYET GÖSTERMEKLE İFTİHAR EDER.)
Fenerbahçe’nin 5/6 Haziran 1932 gecesi yanan Kuşdili’deki Kulüp binasının geniş bahçesindeki paten sporu için yapılıp daha sonra tenis oynanan çimento sahada yazboyu süren bu çalışmalar, kış gelince, kapalı salon olmadığından, durmuş, ertesi yaz kulübün bir İngiliz birliği tarafından işgal edilip kapatılması nedeniyle de yeniden başlayamamıştır.
Fenerbahçe’den sonra, sıra ile Nişantaş, G.S., Bakırköy ve başta Maccabi olmak üzere, azınlık kulüplerinin çalışma alanına giren bu sporda, Ku-lüplerarası ilk temas 15 Şubat 1923 de yapılmış ve Nişantaş G.S.ı 15/4 yenmiştir. Ancak, bu ilk dönemde Robert Kollege’li öğretmen ve öğrenciler basketbolde kulüplerimizle ölçülemeyecek derece-.de ileri idiler.
R.Kollege’li basketbolcuların 1925 yılında Fenerbahçe’ye girmeleriyle bu spor birdenbire önem kazındı. Hatta 15.1.1926 da en güçlü rakiplerden Maccabi’yi 32/4 yenen Fenerbahçe’nin bu ilginç maçı heyecanla izlenmiştir. Ancak, Kulübün bir kapalı salonu olmaması R. Kollege’li gençlerin Fenerbahçe ile bağlarını güçlendirmeye olanak vermediğinden, bu fırsat kaçmış ve 1944 e kadar uzayan yeni bir duraklama devresine girilmiştir.
Hüsamettin, Ümit Aksu, Rasim, Mehmet Ber-kok ile Raymon Read gibi Fenerbahçeli gençler, Muhtar Sencer ve Cem Atabeyoğlu’nun girişimleriyle, 1944 de bir basketbol takımı kurdular ve Galata Gençlik Kulübünden katılan Habib Kardeşler, Mişel Gabay, David Filiba, Moris Meşulam ve Şükrü Mete ile kadrolarını tamamlayıp, 1945 de 2.1iğe girdiler.
Fenerbahçeli basketçiler, aynı yılın sonunda, 22.12.1945 günü Galatasaray Kulübü salonunda tertiplenen (41er Kupası) finalinde Beşiktaşı 41/27 yenip kupayı kazandılar. Spor oyunları Federasyonu tarafından, Şubat 1946 da Edirne’de düzenlenen (TRAKYA KUPASI)nı da kazanan Sarı-Laciverdilerin amaçları artık 1. Lige yükselmekti. İşte, bunu gerçekleştirecek maç 9.2.1947 de Eminönü Halkevi spor salonunda KURTULUŞ Kulübü ile yapıldı.
Fenerbahçe; YAKOVOS BİLEK, APOSTOL ANCUS ve SAMUELİDİS gibi, en güçlü basket-çilerin yer aldığı KURTULUŞ’u, Şükrü Mete (K), Jak Habib, Aron Habib, Henry Düvenyas, Mişel Gabay ve Raymon’dan oluşan 6 kişilik kadjosu ile ve Jak Habib’in turnike ve Ş.Mete nin uzaktan şutlarıyla, 36/29 yenmeyi başardı ve 1. kümeye geçti.
Fenerbahçe Kulübü, 1944 den itibaren aralıksız olarak temsil olunduğu Basketbolda, her kategoride İstanbul ve Türkiye şampiyonlukları kazanmak ve gerek (ŞAMPİYON KULÜPLER) ve gerekse (KUPA GALİPLERİ) nde Türkiye’yi Av-rupada ilk temsil eden takım olmak gibi en ileri derecelere kadar yükseldi ve bu çok şerefli durumunu çeyrek yüzyıl sürdürmek başarısını gösterdi. Basketbol da 1967 yılı sonuna kadar uzayan bu mutlu dönem, 15 yıllık bir gevşemeden sonra, 1983 de yeni bir atılımla tekrarlanırken, bu kez ayrıca, Avrupa Kupalarında 3.tura yükselmek gibi Türk Kulüpleri için başarının doruğuna ulaşmak Fenerbahçe Kulübünü yücelten pek çok tarihsel olaylardan biri olarak yaşandı.
Fenerbahçe basketbolünün, acı ve tatlı olaylarla dolu 70 küsür yıllık yaşamının l.liğe rastalayan 40 yıllık dönemini, safha safha, aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:
4.LÜK’E DÜŞÜNCE
Fenerbahçe takımı Amerikalı antrenör Mister Merey’in gayretiyle 1947 de birinci lige yükselince, burada Nejat Diyarbakırlı, Sacit Seİdüz, Af-fan Başak, Mustafa Kasapoğlu, A.Arditi, Mehmet Alkan, Hikmet Vardar, Tuğrul Demir ve Özcan Dinçer’li kadrosu ile ve önce Feridun Koray, Reştan Aras, sonra da Samim Göreç’in antrenörlüğünde, 8 takımlık İstanbul l.lig klasmanında 2. ve 3. sıralarda yer alırken, 1952/53 de 4.1üğe düştü.
Hiç bir spor dalında şampiyonluk dışı hiç bir derece ile tatmin olmayan Fenerbahçe’nin, 1952/53 liginde 4 üncülüğe düşmesi toplumda hoşnutsuzluğu artırmış ve 2 değişik görüşü karşı karşıya getirmiştir.
Bunlardan biri; 2-3 yıldır yerinde sayış nedenini şubeye reva görülen üvey evlat muamelesine bağlıyor ve yılda 7-8 bin lira ile şampiyonluk beklemenin hayal olduğu, Fenerbahçe’nin yalnız fut-bole değil, basketbole de önem verip tahsisatını artırması gerektiğini savunuyordu. Diğer görüş sahipleri ise; stadına 25 bin kişilik beton tribünler yaptırılmasından dolayı, zaten 200 bin lira borçlanan, üstelik de, ağır faizi nedeniyle, alacaklı banka tarafından icra’ya verilen Fenerbahçe’nin 120 bin liralık bütçsinden 7-8 bin lira ayırması fedakarlık iken, hem bu fedakarlığın 3-4 yıldır boşa gitmesinden, hem de Fenerbahçe ad ve renklerinin rakiplerce, basketbol yoluyla, şöhret aracı olarak, istismar olunmasından yakınıyorlardı.
îşte, Samim Göreç gibi çok değerli bir antrenöre sahip olunmasına rağmen, 4.1üğe düşüş, Fenerbahçe Kulübünü 1953 yazında ileri adımlar atmaya yöneltti. Bu arada, gençleşen ve yeni bir hüviyet kazanan futbol takımının parlak oyunlarla, yenilmeden şampiyon olmasıyla gelir artıp feraha çıkıldığından, bütçe 15 bin liraya çıkarıldığı gibi, şube de artık Futbol, Atletizm ve Kürek gibi,” ana faaliyet dallarından sayılmıştır.
FENERBAHÇE YENİLMEZ ARMADA’YI YIKIYOR!…
Mevsim başında, 1-3 Ocak 1954 günleri, 6 rakip arasında (TEKNİK ÜNİVERSİTE REKTÖRLÜK KUPASI)nı kazanan Fenerbahçe, 27 Mart 1954 lig maçında Galatasaray’ı da, ilk kez olarak 71-61 yenerken, Teknik Üniversite salonu o güne kadar eşi görülmemiş heyecan ve gösterilerle çalkalanmıştır.
Yıllardanberi Basketbol Teşkilatında hegemonya kuran ve yenilmez armada olarak ün yapan ezeli rakibinin bu ünvanını silen ve Fenerbahçe, hatta Türk basketbolünün dönüm noktası olan bu maç hakkında, bu spora hemen hemen yer vermeyen basından, 28 Mart 1954 günlü Cumhuriyet gazetesinde aşağıdaki yazılar ilginçtir:
(… İLK 10 DAKİKA DIŞINDA, SARI-LACİVERTLİLER SÜRATLİ, GÜZEL VE BİLGİLİ BİR OYUN GÖSTERMİŞLER VE HAKİMİYET KURMUŞLARDIR. BU SEBEPLE, FENERBAHÇE’NİN BU HAKLI GALİBİYETİNİ BİR SÜRPRİZ SAYMAK İMKANSIZDIR. SALONU TAMAMIYLA DOLDURAN SEYİRCİ KALABALIĞI ÖNÜNDE OYNANAN VE ÇOK ZEVKLİ GEÇEN KARŞILAŞMADAN SONRA İKİ TAKIM SPORCU VE TARAFTARLARINDAN AĞLAYANLAR OLMUŞ, ZAMAN ZAMAN HADİSELER ZUHUR ETMİŞTİR. MÜSABAKANIN İLK DEVRESİ 38/33 FENERBAHÇE LEHİNE NETİCELENMİŞTİR. İKİ TAKIMIN SAYILARINI KAYDEDEN OYUNCULAR ŞUNLARDIR;
F.B.- ALTAN (DİNÇER) 28, SACİT (SELDÜZ) 15, ERDOĞAN (KARABELEN) 14, NEJAT (DİYARBAKIRLI) 8, HİKMET (VARDAR) 4, EROL (DEMİROMA) 2.
G.S.- YALÇIN (GRANİT) 31, SADİ (GÜLÇE-LİK) 10, CEMİL (SEVİN) 7, ÖZER (SALNUR) 7, YÜKSEL (ALKAN) 6.
Zayıf Kadıköyspor’a ihmal sonucu yenilgi, Fenerbahçe’yi İstanbul şampiyonluğundan ettiği gibi, 5 Mayıs 1954 gecesi Türkiye birinciliğinde G.S.ya karşı 60-55 lik 2. galibiyet de şampiyonluğu kazanmaya yetmedi. Bitime 6 saniye kala G.S.ın sayısını 55’e çıkaran basket Modaspor’u averajla Türkiye şampiyonu yapmıştır.
F.B.NİN İLK İSTANBUL ŞAMPİYONLUĞU
Fenerbahçe, 1954/55 basketbol mevsimini Moda, Kadıköy, Darüşşafaka, Beyoğluspor ve İranın Taç Kulüpleri arasında 7/10 Ekim 1954 günlerinde tertiplenen (GÖKAY KUPASI) nı kazanarak açarken, 12. ayda da G.S., Modaspor ve Yugoslav Gradyanski takımlarını yenerek (RÖVANŞLAR KUPASI)nı da kazandı. Bu başarılar arasında ligi de, çok başarılı sonuçla, 14 maçta 14 galibiyetle, bitirip basketbolda ilk kez İstanbul şampiyonu oldu.
Zaten, 1954-55 mevsimi, Türk basketbolunda önemli gelişmelere sahne olmuştur. İstanbul Ajanı G.S.lı Turgut Atakol, bu sporun kalkınmasında, büyük kulüplerin ve özellikle Fenerbahçe’nin idarede güçlü olarak temsil edilmeleri görüş ve çabasında idi ve bunda başarıya ulaştı. Nitekim, Fenerbahçe Kulübü bu spor dalının sevk ve idaresinde yetkili olan tertip komitesinde 1954-55 den itibaren Genel Sekreteriyle temsil olunmaya baklandı. Sonuçta, o mevsim maçları, başta Turgut Atakol olarak, yine G.S.daıı Osman Solakoğlu ve F.B. den de Rüştü Dağlaroğlu’ııun çabalarıyla, Teknik Üniversite’nin bin kişilik salonundan alınıp, 5 bin kişilik Spor ve Sergi Sarayı’na aktarılmış ve bu sayede Basketbol sporunda bu mevsimden itibaren kulüplere gelir sağlanmıştır.
Fenerbahçe’nin, mevsim başında Ankaragücün-den aldığı futbol ve milli basketbolcu Yılmaz Gün-diiz’Ie daha da güçlenen kadrosunun yaptığı maçlar ilgiyi büyük ölçüde artırıp Spor ve Sergi Sarayına büyük kalabalıklar çekti ve Türk basketbolü süratle kalkınmaya başladı.
Bu mevsimin 14 maçı içinde özellikle 2 G.S. galibiyeti ve kazanılan 1954-55 İstanbul şampiyonluğu Spor ve Sergi Sarayı’nı taşıran davullu binlerce seyircinin, bu derecesi ilk kez görülen, coşkun gösterileriyle kutlanmıştır. G.S.yı 5.2.1955 de 55/47 yenen Fenerbahçe, ligin 14. ve son karşılaşması olan 2 Nisan maçını da 57/46 kazanarak şampiyon olurken, bu maç 14 bin lira gibi rekor hasılat sağlamış ve ilk kez olarak da, bir basketbol müsabakası Türkiye de radyo ile yayınlanmıştır. İlk kez İstanbul şampiyonu olan F.B.nin ilk 5 i şöyledir:
Sacit Seldüz (Kaptan), Altan Dinçer, Yılmaz Gündüz, Erdoğan Karabelen ve Hikmet Vardar. Diğer elemanlar da Erol Demiroma,Mete Yalçın, Muammer Tezel, Ertem Yolaç, Erol Pekelman ve Türkiye de görevli Amerikalı Coni’dir.
F.B.nin bu kadrosu, aynı mevsim Proleter Kulübüyle yapılan ilk yabancı basketbol angajmanı gereğince, G.S., Modaspor, kendisi ve Yugoslav takımı arasındaki 4 lü turnuvayı kazanmıştır. Bu takımın ziyaretini iade için 9.7.1955 de yapılan 4 maçlık Yugoslavya seyahati de Fenerbahçe’nin basketbolda ilk dış turnesi olup, 2 yenilgi ve 2 galibiyetle başarılı geçmiştir.
ŞAMPİYONLUKLAR SÜRÜYOR…..
Fenerbahçe, 1955-56 İstanbul şampiyonluğunu da büyük başarı ile kazandı. Genç takımdan Can Bartu ve Metin Çabukel ve Darüşşafaka’dan alınan Mehmet Baturalple daha da güçlenen kadro, 1956 Haziranında İtalya’ya yaptığı 4 maçlık 2. dış turnesinin 4 maçını da kazandığı gibi, Ankara’da tertiplenen (NATO KUPASI) nın 29.1.1956 daki finalinde Amerikan JAMMET takımını 79/70 yenmeyi başararak kupayı kazandı.
Fenerbahçe 2. kümede iken 22.12.1945 de “4 Ier Kupası” finalinde Beşiktaşı, ilk basketbol maçlarında 41/27 yenip kupayı kazandığı karşılaşmadan sonra, 1956 da Şişli ile beraber 1. lige çıkan Siyah-Beyazlı rakibiyle, birinci ligdeki ilk maçı 12.1.1957 de 81/58, ikinci devre maçını da 27 Martta 87/45 kazandı. Sarı-Lacivertli takım bu maçları Altan DİNÇER, Erdoğan KARARELEN, Mehmet BATURALP, Yılmaz GÜNDÜZ, Metin ÇABUKEL ve Gündüz ERKAN kadrosuyla oynamıştır.
Ağustos sonunda, kendisiyle beraber, Moda, Kadıköy ve Daı üşşafaka arasındaki (ZAFER KUPASİ), Eylülde Lübnan’ın Club Sporting, Moda ve Kadıköy arasındaki (Cihanoğlu Kupası) nı hiç yenilmeden kazanan ve 4.11.1956 da teşvik turnuvası finalinde ezeli rakibini de 76/71 yenerek 1956/57 ligine giren Fenerbahçe takımı, 18 maçı 18 galibiyetle bitirdi ve üstüste 3 üncü kez istanbul şampiyonu oldu.
G.S. Kulübünün 50. Kuruluş yıldönüın bayramında, 15.1.1957 gecesi ezeli rakibini 70/68 yenen Sarı-Lacivertli takım, aynı rakibini 28 Ocak ve 10 Nisan 1957 lig maçlarında 3. ve 4. kez, 44/43 ve 69/64 yenmeyi başarmış ve böylece Sarı-Kırmızılı takımı bir mevsimde 4 kez yenilgiye uğratmıştır.
Fenerbahçe, 1956/57şampiyonluğunu Amaçta 18 galibiyetle kazanırken, 2 inci devre Karagü-cü karşısında sağladığı 181/31 lik skorla Türkiye rekoru da tesis etti. Bu sayıları Erdoğan (73), Ba-tur (47), Metin (20), Gündüz (19), Sacit (14), Nezihi Telatar (6) ve Erol Demiroma (2) yaptılar. Daha önceki YILDIZLAR, GENÇLER ve BAYANLAR rekorlarına eklenen bu yeni rekorla Fenerbahçe Türk basketbolünün 4 kategorisinin de sayı rekorlarını renkleri altında toplamış oluyordu.
Şampiyona sonunda 10 İstanbul takımı, puan-larıyla beraber şöyle sıralandılar:
Fenerbahçe 36, Galatasarayla Vefa 32 şer, Mo-daspor 30, Darüşşafaka 26, Beşiktaşla Kadıköy-spor 25 er, Şişli 23, Beyoğluspor 22 ve Karagücü 18 puan.
Fenerbahçe’nin 1956/57 sezonu basketbol başarılarına ilk kez ve yenilmeden kazandığı Türkiye şampiyonluğunu da eklemek gerekir. Bu suretle, bu mevsim faaliyetlerinde şu 5 ilginç başarı göze çarpacaktır:
1- İSTANBUL ŞAMPİYONLUĞUNU 18 MAÇTA 18 GALİBİYET ve ÜSTÜSTE 3. KEZ, YENİLMEDEN KAZANDI.
2- TÜRKİYE ŞAMPİYONLUĞUNU İLK KEZ VE YİNE YENİLMEDEN ELDE ETTİ.
3- EZELİ RAKİBİ G.S.LA YAPTIĞI 4 MAÇI 4 GALİBİYETLE SONUÇLANDIRDI.
4- BEŞİKTAŞLA 1. LİGDE İLKKEZ KARŞILAŞMIŞ VE YENMİŞTİR.
5- TÜRK BASKETBOLUNDA SAYI REKORU TESİS ETMİŞTİR.
Fenerbahçe’nin bu mevsim başarılarında Altan Dinçer’le Play-Macker Yılmaz Gündüz’ün etkileri büyük oldu. Türk basketbol tarihinin bu müstesna yıldızları Fenerbahçe’nin her maçına ayrı bir zevk ve değer katmış, büyük yetenek ve maharet-leriyle heyecana boğdukları sporsever kitlelerin gönüllerine yerleşmişlerdir.
FENERBAHÇE’NİN İLK TÜRKİYE BASKETBOL Ş.LUĞU
Fenerbahçe, Türkiye Basketbol birinciliklerinde şanssız bir kulüptür. Bu ünvanı 3 kez puan farkıyla kazanırken, 4 kez de, bazen yarım basket gibi, çok küçük sayı averajıyla kaybetti. Ayrıca, 1954/55 şampiyonasında açık şekilde, bir tertibe de hedef oldu. Şöyle ki; Galatasarayla yapılan final maçında, her haliyle Fenerbahçe Kulübüne an-tipatisiyle tanınan Yakovas Bilek’in taraflı ve tahrikçi idaresi, Sarı-Lacivertli bazı basketçileri etkilemiş ve oyun düzenlerini altüst etmiştir. Neticede, durum 40/27 aleyhlerinde iken, bitime 44 saniye kala, bazı elemanların, şartlanmış hakemi, son bir taraflı kararından ötürü, protesto amacıyla, alanı terk etmeleriyle maç yarım kaldı. Bu davranışla, Modaspor’u birinci yapıp G.S.ın şampiyonluğunu engellemek amacı güdüldüğü imajı yaratılmış, Federasyon da, durumu araştırmadan, bu yanlış görüşe aldanıp, hemen, Modaspor’la beraber Galatasarayı da şampiyon ve hükmen yenik saydığı Fenerbahçe’yi üçüncü ilan etmiştir.
Fenerbahçe’n basketçiler için, hiç kuşkusuz çok yanlış olan bu üzücü olayda, eski Tatavlalı Yakovas Bilek kadar, Baskeibol Federasyonu da sorumlu ve hatta suçludur. Şöyle ki;
İstanbul şampiyonu Fenerbahçe ile ikincisi Modaspor, Ankara 1 ve 2.1eri Ankaragücü ve Har-bokulu, İzmir şampiyonu Altınordu ve Federasyon Kupası birincisi G.S. arasında, 19-24 Nisan 1955 günlerinde, bir devreli yapılacak müsabakaların fikstürünün Kur’a ile tebsiti gerekirken, Federasyon Başkanı Faik Gökay, şampiyonadan 3-4 gün önce Fenerbahçe Genel Sekreterine başvurmuş ve (hasılat) düşüncesiyle, fikstürün Kur’a ile değil, tertip suretiyle tanzimini ve F.B.-G.S. maçının son güne bırakılmasını teklif etmiştir.
Bu (tertip) şekli Fenerbahçe’nin aleyhine idi. Çünkü, takım, G.S.ya oranla, daha yaşlı elemanlardan oluştuğundan, üstüste ve aralıksız 4 maçtan sonra ezeli rakibinin karşısına dezavantajlı çıkmış olacaktı. Bu nedenle, Fenerbahçe Genel Sekreteri, teklifi kesinlikle red etmiş ve Federasyon Başkanına:
— BİZİ HASILAT İLGİLENDİRMEZ. KUR’A NASIL ÇIKARSA HAKKIMIZA RAZIYIZ…. demiştir. Ancak, Genel Sekreter’in 3 gün için İstanbuldan ayrılmasını fırsat bilen ilgililer, yakışıksız bir tutumla şube kaptanını inandırarak, maçı en sona koydukları gibi, idaresini de, Sarı-Lacivertli Kulübünün antipatızanı Yakovos Bilek’e vermek suretiyle olaya ortam hazırlamışlardır. İşte, 44 saniye kala yarım kalan maçın gerçek içyüzü budur.
Türkiye şampiyonasının 1955/56 maçları İstanbul şampiyonu F.B., 2.si G.S., Ankaradan Ankaragücü, İzmir’den Karşıyaka ve Fed. Kupası galibi Modaspor arasında yapıldı..3ir devreli maçlar sonunda ezeli rakiplerin puan eşitliklerine karşı, bir basketlik averajla G.S. birinci, Fenerbahçe 2., Ankaragücü 3. olmuş, Ankaragücü maçında durum 49/35 iken, bitime 23 saniye kala sahayı terk eden Modaspor 4., Karşıyaka da 5.1ik almıştır.
Fenerbahçe, ilk Türkiye basketbol şampiyonluğunu, üstüste 3. kez İstanbul şampiyonu olduğu 1956/57 mevsimi sonunda, 9/12 Mayıs günleri yaptığı 4 maç ve 4 galibiyetten sonra kazandı.
9 Mayısta İzmir şampiyonu Altınordu’yu 85/47,
10 Mayısda Ankara şampiyonu Ankaragücü’nü 86/56,
11 Mayısta Ankara 2.si Mülkiye’yi 86/64
12 Mayısta Federasyon Kupası Galibi Vefa’yı 62/46
yenen Fenerbahçe’nin 1956/57 Türkiye birincilik-lerindeki kadrosu;
Sacit (Kaptan), Altan, Yılmaz, Hikmet, Erdoğan, Batur, Mete Büyükyalçın, Erol Demiroma, Can Bartu ve Metin den oluşmuştur. Şampiyonada yapılan sayılardan 90 ını Altan, 63 ünü Can ve 46 sını da Yılmaz kaydetti.
TÜRKİYE KUPASININ İLK ŞAMPİYONU FENERBAHÇE
Fenerbahçe, Türkiye şampiyonluğunu da kazandıktan sonra, türlü nedenlerle sendeledi. Bu nedenlerin başında Federasyonla anlaşmazlığadüş-mesi ve 1960 da ligden çekilmesi gelir. Bunun sonucu İstanbul şampiyonluklarını 5 yıl G.S., Moda, Darüşşafaka ve Dz. Harb Okulu’na bıraktı, Türkiye birinciliklerinden de 2 sini Darüşşafaka ve birer şampiyonluğu da Moda, G.S. ve 1959 da kendisi aldı. Bu dönemde kadro; Altan (K), Ba-tur, Erdoğan, Ömer, Can, Halil, Nedim Hoşgör, Engin, Erol, Oktay ve K.Tuncer den oluşmuştur.
Eski güç ve ahengine 1963 de tekrar kavuşan Fenerbahçe, deplasmanlı lige kadar, son 4 yılın İstanbul şampiyonluklarını üstüste kazanırken, 1965 in Türkiye birinciliğiyle, 1966/67 de, FİBA nın davet ettiği o yıl kurulan, (Avrupa Kupa Galipleri Kupası)na katılabilmemiz için, Federasyonca aynı mevsim tertiplenen (Türkiye Kupası) nı da kazandı.
İlk kez tertiplenen bu Türkiye Kupasında, finalin 2 maçını Fenerbahçe ile Muhafızgücü yaptılar. 26 Nisan 1967 İstanbul maçını 84/67 kazanıp 21 Mayısta Selim Sırrı Tkrcan salonundaki Ankara maçını 65/76 kaybeden Fenerbahçe kupayı 11 sayılık averajla kazandı. Bu ilk (Avrupa Kupa Galipleri Kupası)nda Türkiye’yi temsil eden Fenerbahçe’nin rakibi Fransa Kupa şampiyonu ASVEL olmuştur. İlk maçta 10.1.1968 günü Fransa şampiyonunu 68/61 yenen Fenerbahçe, 20 Ocaktaki Lyon rövanşını 48/64 kaybedip averajla elendi.
20 YILLIK ÖNDERLİK
Fenerbahçe Spor Kulübü, 3 yıl gecikmeden sonra kazandığ Türkiye şampiyonluğuyla, 1954 den 1967 ye kadar, Türk basketbolunda üstünlük kurmuş ve yıldız takımından itibaren, Gençler, Bayanlar ve A takımı olarak, bütün kategorilerde Türkiye’nin 1 sayılı Kulübü olarak sivrilmiştir.
A takımlarında 1954 den 1957 ve 1963 den 1966 ya kadar 2 kez üstüste kazandığı 4 er birincilik le 8 kez İstanbul Şampiyonu oldu. Türkiye Birincilikleri’nde de tam 4 defa 1954, 1956,1958 ve 1964 yıllarında şampiyonlukları yarımşar basket averaj farklarıyla kaçırmak şansızlığına uğrar, hatta tertiplerle karşılaşırken; 1957, 1959 ve 1965 yıllarında, bazan hiç yenilmeden Türkiye birincisi oldu. Bu arada, sayısız özel ve kupa organizasyonları ve 1966/67 mevsiminde ilk ve son kez tertiplenen (Türkiye Kupası Şampiyonluğu) nu da kazanırken, bu büyük başarıları Yıldızlar, Gençler ve Bayanlar kategorilerinde de aynı tempo ve görkemle yaşadı.
FİBA tarafından 1958 de ihdas olunan (AVRUPA ŞAMPİYON KULÜPLER KUPASI)nın o mevsim tertiplenen ilk şampiyonluğu ile, 1966/67 de yine o yıl başlayan (AVRUPA KUPA GALİPLERİ KUPASI)nda yurdumuzun ilk kez o mevsimlerin (Türkiye Lig) ve (Türkiye Kupa) şampiyonu ünvanlarıyla, Fenerbahçe Basketbol takımı temsil etmek özelliğini kazandı.
Vurgulamak gerekir ki, Fenerbahçe’nin amatör spor dallarında sürdürdüğü önderlik 1960/65 lerde en verimli düzeye ulaşmıştır. Bu tarihsel gerçeğin o yıllarda Genel Sekreter olan bu kitabın yazarı tarafından, 20 Mart 1966 Kongre raporunda tebarüz ettirilmiş ve okunmuş olmasını bugün, isabetli bir davranış ve mutlu bir anı olarak, burada aynen nakletmekte yarar vardır:
(Muhterem Fenerbahçeliler; çok ağır sorumluluk taşıyan görev ve çalışmalarımızda, istek ve irademiz dışı işlenmiş hatalar hariç, kulübümüz menfaatlerinin ana prensip ve tek hedef olarak kabul edildiğini ve buna son derecede iyi niyet ve hassasiyetle uyulduğunu kabul etmenizi rica ederiz.
Pek çoğumuz hatırlarız; Kulübümüz tarihinde, “ALTIN YIL” ismi verilen 1959 yılı kongresinde Mithatpaşa stadından bir telgraf gelmişti. Bu telgrafta Atletizm müsabakalarındaki 3. kategori birinciliğimiz müjdeleniyor ve yılın bu 12. şampiyonluğu sürekli alkışlarla kutlanıyordu.
KULÜBÜMÜZ BU YIL 8 SPOR DALINDA, İSTANBUL VE TÜRKİYE BİRİNCİLİKLERİ OLARAK, TAKIM HALİNDE TAM 19 ŞAMPİYONLUK KAZANMIŞTIR, İDARE HEY’ETİ-NİZ, 12 ŞAMPİYONLUK YILINI “ALTIN YIL” OLARAK KABUL EDEN VE BUNU SÜREKLİ ALKIŞLARLA KUTLAYAN SAYIN KONGREYE, BUGÜN 19 ŞAMPİYONLUK ARMAĞAN ETMEKLE KENDİNİ BAHTİYAR SAYAR.
Yine bugün, Fenerbahçemiz borç altında ezilmiyor. Mali yönden, son 10 yılın görülmemiş rahatlığına kavuşmuş bulunuyor. Bilanço da görülen 320 bin lira borcun 190 bini futbolcuların Temmuz ayında ödenecek transfer ücretleridir.)
Aynı raporda, basketbol faaliyetine ait aşağıdaki 2 paragraf da, bu şubenin aynı yıldaki başarılarına kanıt olarak, burada işaretlenmeğe değer:
(GEÇEN HAFTALAR ÜSTÜSTE 4. KEZ İSTANBUL ŞAMPİYONU OLAN BASKET TAKIMIMIZ 11 AY İÇİNDE 2 SEZONUN İSTANBUL ŞAMPİYONLUKLARIYLA, SON YAPILAN TÜRKİYE BİRİNCİLİĞİNİ HİÇ YENİLME-. DEN KAZANMIŞ BULUNUYOR
RAKİPLERİ ARASINDA HEMEN HEMEN YEGANE SALONSUZ TAKIM OLMASINA VE BU YÜZDEN ZAMAN ZAMAN DÜZENLİ ÇALIŞMA İMKANLARINDAN MAHRUM KALMASINA RAĞMEN, BU DERECE BÜYÜK BAŞARI GÖSTEREN VE TÜRKİYE’MİZİN 1 SAYILI TAKIMI OLMAK KUDRET VE HÜVİYETİNİ SÜRDÜREN BASKETBOL TAKIMIMIZIN KAPTAN, İDARECİ VE SPORCULARINI TAKDİRLERİNİZE SUNMAYI MUTLU BİR GÖREV SAYIYORUZ.)
Genel Sekreter Rüştü Dağlaroğlu’nun Genel Kurula sunduğu yukardaki raporla, 1966/67 Türkiye Kupası şampiyonluğu ve Avrupa Kupalarında Türkiye’yi ilk kez temsil etmek başarıları, mutlu bir dönemin övünç anılara olarak Fenerbahçe toplumunda 1967 den itibaren tam 15 yıl özlemle hatırlanıp arandılar. Çünkü, Türk Basketbolü, deplasmanlı lig uygulamasıyla beraber, yozlaşma dönemine girecek ve milli takıma 9 eleman veren Fenerbahçe basketbolü da artık tam 15 yıl yaşam için savaşacaktı.
BASKETBOLDA DEPLASMANLI LİG DÖNEMİ
Basketbol Federasyonu, 1966/67 mevsiminden itibaren, bölge l.leri arasındaki Türkiye Şampiyonluğu yerine, (DEPLASMANLI TÜRKİYE LİGİ)ni kurdu.
Görünüşte, bu gerekli ve yerinde bir davranıştı. Ancak, Türkiye için sakıncalı oldu. Basketbol; amaçları dalı çok reklam ve paralan da Kulüplerden çok olan müesseselerin elinde kısa sürede yoz-laştı ve profesyonelliğin en düzensiz seviyesine düştü.
Deplasmanlı Ligi, kurulduğu 1966/67 de İzmir Altınordu Kulübü kazandı. Ancak, ağır masrafına dayanamayap, şampiyonluğu bir yılda İ.T.Ü.ye devretti. Ondan bir yıl için devralan G.S. bu ün-vanı 4 yıl için tekrar İ.T.Ü.ye bıraktı. Muhafizgü-cü ve Beşiktaş da birer yıl dayanaoildiler ve şampiyonluk, 1975/76 dan 1981/82 ye kadar Ecza-cıbaşı’nın tekelinde kaldı. Daha sonra 2 şer yıl Efes-Pilsen’le G.S. kazandılar ve bu kitabın baskıda olduğu sırada, 1986-87 şampiyonluğunu Karşıyaka aldı.
Fenerbahçe, bu süre içinde, 12 kulüpten oluşan ligde 2.1ikle 8.1ik arasında korunma savaşı verdi. Bu arada, 1967/68 birinciliğini 79 puanla kazanan İ.T.Ü.nin ardından 78 le ikinci olurken, lik kez tertiplenen AVRUPA KUPA GALİPLERİ turnuvasında Türkiye’yi temsil etmesi Fenerbahçe’nin Türk basketbolündeki çeyrek yüzyıllık başarı ve öncülüğünün son kanıtı oldu.
Fenerbahçe’nin 1965 de İstanbul ve Türkiye, 1966 da İstanbul, 1966/67 de de Türkiye Kupası şampiyonluklarını kazanan, Avrupa Kupalarına katılan, Şampiyon Kulüplerde Romanya Lig şampiyonu Dinamo Bükreş’i, Kupa Galiplerinde de Fransa Kupa Şampiyonu ASVEL i birer kez yenip ancak 143/146 ve 116/125 gibi sayı averajlarıyla elenen ünlü ve güçlü kadroları:
TUNCER KOBANER, İLKER ESER, HÜSEYİN KOZLUCA, ERDAL POYRAZOĞLU, FER-HAN BARAS, GÜNER YALÇINER, M.BATU-RALP, HALİL DAĞLI, ENGİN MURATOĞLU, OKTAY OKAN, TURGUT KUTATKUBİLİK, ÖNDER OKAN, BARIŞ YÜCE, HÜR GÜNERALP, TUNÇ ÖZAN ve EMİN ÖZER’den kuruludur.
İşte, bu güçlü Fenerbahçe basketbolü 1967/68 mevsiminde gücünü süratle kaybetti. Nedenleri; bazı sivrilmiş elemanların aşırı isteklerinin kabul edilmemesi üzerine ayrılmaları, Ferhan, İlker ve Erdal’ın askere gitmeleri, son mevsimde Türkiye sayı rekorunu 736 ile kıran Hüseyin Kozluca, Tun-cer ve Güner’in basketbolü bırakmaları ve nihayet bir türlü kapalı salona sahip olamayışın yarattığı zorlukların giderek etkisini arttırmasıdır. Bu nedenlerle, deplasmanlı ligin 1967/68 şampiyonluğunu tek bir puan farkıyla İ.T.Ü. ye kaptıran Fenerbahçe, ertesi mevsim 6.lığa düştü ve 1947 deki ilk karşılaşmadan 21 yıl sonra, Beşiktaş’a ilk kez ve 12. maçlarında 80/69 la bu 1968/69 liginde yenildi.
Askerden dönen İlker ve tekrar sahalara çıkan Tuncer’in büyük gayretleriyle, Fenerbahçe basketbolü 1969/70 mevsiminde toparlanır gibi oldu. Ancak, İ.T.Ü.den sonra yine ikinci olabildi.
EN ZOR DÖNEMLER…
Fenerbahçe basketbolü, deplasmanlı ligde en zor dönemlerinden birini 1973/74 sezonunda geçirmiştir. İlk devresinde 6. olduğu ligi 8. bitirdi.
Yönetim Kurulunun 24.2.1974 Kongresi raporunda bu kritik durum Genel Kurula şöyle sunulmuştur:
(SON 3 YILDAKİ AYRILMALAR VE TRANSFERİN DE DONDURULMASI, BU YIL BİZİ BASKETBOLDA EN ZAYIF DURUMA DÜŞÜRDÜ. BÖYLECE, 1973/74 MEVSİMİNE SON 20 YILIN EN ZAYIF KADROSUYLA KATILDIK VE YAŞAMA ENDİŞESİYLE SEZONA GİRDİK. İLK DEVRE BİTTİ. A TAKIMI 6., YILDIZ TAKIMI BİRİNCİ, GENÇ TAKIM 1 . İLE AVERAJ FARKIYLA İKİNCİDİR.
TOPLUM PSİKOLOJİSİ BAKIMINDAN, ŞAMPİYONLUK DIŞINDA HİÇ BİR DERECE İLE TATMİN OLMAYAN FENERBAHÇEMİ-ZİN ALIŞMADIĞIMIZ, ALIŞMADIĞIMIZ BUGÜNKÜ MÜŞKÜL DURUMU HEPİMİZE ÜZÜNTÜ VERMEKTEDİR. İLERDE FENERBAHÇE’YE LAYIK BİR BASKETBOL TAKIMI YARATMA HUSUSUNDAKİ DÜŞÜNCE VE İNANÇLARIMIZ BU DÖNEM İÇİNDE YEGANE TESELLİMİZDİR.)
Ancak, müessese kulüplerinin 1975 yılıyla beraber, büyük atılımlara girişmeleri, spor kulüpleri için, rekabet olanağını ortadan kaldırdı. Fenerbahçe’nin gençlere önem vermesiyle Yıldız ve Genç takımların İstanbul, hatta Türkiye şampiyonlukları devam etmiş, fakat A takımının 1973/74 deki 8.1iği camiada yüreklen dağlamıştır.
Yönetim Kurulu, 22.2.1976 Kongresine sunduğu raporda, basketbolün bir çok sorunlarından söz ederken, ağır itham ve şikayetlerde bulunmuştur:
(Sorunların başında Beden Terbiyesi mevzuatı geliyor. Diğer mühim bir sorun da MÜESSESE KULÜPLERİYLE REKABET ETME İMKANININ ARTIK ORTADAN KALKMIŞ OLMASIDIR. MÜESSESE KULÜPLERİ BASKETBOLCULARA İSTEDİKLERİ ÜCRETİ RAHATLIKLA VEREBİLMEKTE, BİLANÇO VE DEFTERLERİNE MASRAF OLARAK DİLEDİKLERİ GİBİ İŞLEMEKTE VE HATTA İŞÇİ VE HİZMET KADROLARIYLA BU OYUNCULARI İSTEDİKLERİ GİBİ YÖNETMEKTEDİRLER.)
Şube Kaptanı UĞUR AKAT, (ÇÖZÜM YOLUNU) basında şöyle gösteriyor:
(MÜESSESE KULÜPLERİYLE REKABET pDEMEYİZ. ONLAR SPOR YOLUYLA REKLAMLARINI YAPILORLAR. BU NEDENLE, BÜYÜK PARALAR HARCIYORLAR. TRANSFER ETTİKLERİ SPORCU ERTESİ YIL TEKRAR BİR BAŞKA KULÜBE GİDİYOR, BÖYLECE BİR BASKETBOLCU VEYA VOLEYBOL CU PROFESYONEL FUTBOLCUDAN DAHA FAZLA PARA ALIYOR. BU GARİP DURUM SÜRDÜKÇE, ARTIK BİZ BU YARIŞTA YO-. KUZ. MÜESSESE KULÜPLERİ, ARALARINDA PROFESYONEL BİR LİG KURMALI, BİZ KULÜPLER DE AMATÖR LİGDE OYNAMALIYIZ.)
Fenerbahçe bu dönemde Ferhan Baras (K), Halil Dağlı, Majak Çakır, Cengiz Kayatürk, Engin Domaniç, İsmet Badem, Behçet, Nerses Karakaş ve Abdullah Ataman’dan kurulu dar ve çok zayıf kadrosuyla ligde yaşam mücadelesi vermektedir. Özellikle Ferhan Baras’ın katlandığı mali fedakarlık takdirlerle anılmaya layıktır. Yönetim Kurulu, 26.2.1978 de Genel Kurula sunduğu raporda, nihayet mukadder akibeti şöyle dile getirdi:
(MALİ İMKANSIZLIKLAR NEDENİYLE A TAKIMI 1976 DAN SONRA DAĞILMIŞ, ANCAK, 3 ESKİ OYUNCUMUZLA GÖSTERİLEN GAYRET SONUCU KAPANMA TEHLİKESİ ATLATILMIŞTIR.
Küme düşmeye aday gösterilen takımımız, Kaptan Ferhan Baras’ın da gayretiyle, sezonu 7. bitirdi. Rekabet imkansızlığından bu mevsimin de 7 veya 8. kapanması beklenir.
Müessese Kulüpleri bir yıl için 500-800 bin lira transfer ücretiyle Amerikalı zenci ve Yugoslav sporcular transfer etmişler, şöhretli Türk sporu-ları ise, yine yüzbinlerce lira ücret alarak, Kulüpler arasında turnike usulü transferlerine devam etmişlerdir.
Amatör braşlarda Basketbolda başlayan bu dejenerasyon voleybol ve masa tenisine de sıçramıştır. Daha nerelere varacağı belli değildir. Beden Terbiyesi yetkilileri, ilgili Federasyonlar ve Olimpiyat Komitesi mensuplarının gözleri önünde cereyan eden bu olaylardan sonra, bu branşları hala amatör saymak mümkün değildir. Bu şartlar altında, müessese kulüplerinin el attığı sözde amatör branşlarda spor kulüplerinin artık iddialı ve başarılı olmaları söz konusu olamaz.)
Çok gariptir ki, her izanli çevreden yükselen bu tarz şikayet ve uyanlar hiç bir makamı etkilememiş, ilgili ve yetkililer sadece kös dinlemişlerdir. Belki de, (Ne alâ… İşler Kızışıyor, sandalyaları-mız da sağlamlaşıyor!.) görüşünde ve memnundular!…
70 Sent’e Muhtaç İken!….
Ancak, bu görüş ve seyirci kalış, memleketin, (70 Sent’e muhtaç!..) döneminde yüzbinlerce doların heba edilişine de (Yeşil ışık) olmuştur. 30.9.1978 günlü Hürriyet gazetesinde, (Yabancı Basketbolcular) başlığı altında, bir sayfayı dolduran yakınmayı, ilginç bir konuyu aydınlatması nedeniyle, kısmen olsun nakletmekte yarar vardır:
(14 TAKIMLI TÜRKİYE BASKETBOL LİGİNİN 13 TAKIMI BU SEZON YABANCI OYUNCU MODASINA UYDU VE KADROLARINI BİR, YA DA İKİ YABANCI OYUNCU İLE GÜÇLENDİRDİ. BU YIL TÜRKİYE’DE BASKETBOL OYNAYACAK YABANCILARIN 11 i AMERİKALI, 2 Sİ YUGOSLAV. TÜRKİYE LİGİNDE KADROSUNDA YABANCI OYUNCU BULUNMAYAN TEK TAKIM FENERBAHÇE…..
BU SENE BİRİNCİ LİGE ÇIKAN EFES-PİLSEN ŞAMPİYON OLABİLMEK İÇİN MİLYONLARI SU GİBİ HARCIYOR. EFESLİ YÖNETİCİLER TRANSFER ETTİKLERİ 2.10 LUK ZENCİYE 60 BİN DOLAR ÖDEDİLER. BUNU GÖREN ECZACIBAŞI, HEMEN MİSİLLEMEYE GİRİŞİRCESİNE, FRANK’LA 30 BİN DOLARA TEKRAR ANLAŞTI VE ONUN YANI-SIRA RON HAİGLER’E 50 BİN DOLAR ÖDEYEREK KADROSUNA DAHİL ETTİ. BİR BAŞKA ŞAMPİYON ADAYI TOFAŞ-SAS İSE, GEÇEN SEZON TAKIMDA YER ALAN KOTA-RAÇ’DAN BAŞKA, LATİFİS’E DE 30 BİN DOLAR ÖDEDİ. G.S., KÜMEDE KALMA MÜCADELESİNDE, 35 BİN DOLARA TRANSFER ETTİĞİ BEYAZ AMERİKALI STEFAN-FORDA BEL BAĞLADI….
… İŞTE, 70 SENTE MUHTAÇ TÜRKİYE-MİZDE 6-7 AYDA 354 BİN DOLARI BİR ÇIRPIDA ÜLKELERİNE GÖTÜRECEK TÜCCAR BASKETBOLCULAR….)
Bu tarihlerde Beşiktaş ta da zenci HOWARD-ın 30 bin dolara mal olduğu söyleniyordu… Çok geçmeden, nihayet Fenerbahçe de bu yanlış ve zararlı akıma kendini kaptırdı. 1978 Kasımında Yugoslav KNEZEVİÇ’i 25 bin dolara aldı. 16 binini peşin ödedi. Ancak, bir süre sonra yurduna döndü. Sonuncu iken, 2. devrenin 14 Ocak 1979 G.S. maçı arefesinde Partizanlı PAPOVİÇ’i aldı. İlk devre maçını 92/104 kaybeden Fenerbahçe, bu rövanşı 83/82 kazanıp kurtuldu. Tarihlerinin bu 109. maçı ezeli rakiplerden F.B. için, hayati maç kabul edilmiştir.
Zaten, 1978-79 sezonu spor kulüplerinin müessese takımlarıyla mücadelelerinde en tehlikeli yıl oldu. 18 takımlık ligde, yarım yüz yıldır başı çeken ezeli rakiplerden Fenerbahçe 15., Galatasaray da 16. oldular ve küme düşmekten kılpayı kurtuldular.
Fenerbahçe’nin bu 1978-79 liginde ölüm-kalım savaş veren kadrosu şudur:
Halil Dağlı (K), Ömer Dulak, Engin, Majak Çakır, Coşkun Teziç, Kadir Gürkan, Murat, Rıfat, Apostol Matof, Hakan ve Beşir takımın Koaçu M. Baturalp’tir.
Deplasmanlı basketbol ligi 1979-80 mevsiminde 18 den 14 takıma indirildi. Eczacıbaşı, tekelin-deki şampiyonluğu 72 puanla korukken, 42 puan toplayan G.S. 10 uncu, 41 puan alan Fenerbahçe de, yukardaki çok güçsüz kadrosuyla, 26 maçta sadece 7 galibiyetle, 11 inci olmuştur.
BASKETBOLDE PLAY-OFF DÖNEMİ
Basketbol şampiyonası 1980-81 de şekil değiştirdi ve Play-Off= Final Grubu sistemi uygulanmaya kondu.
6 takımdan oluşan Play-Off grubunda Eczacıbaşı şampiyon oldu. 12 takımlık klasman grubunda ise Fenerbahçe 5., G.S.da 7. sırada yer aldılar. Fenerbahçe 22 maçta 12 galibiyet, 1 beraberlik aldı ve 9 kez yenildi.
1981-82 de de Eczacıbaşı Final grubunda şampiyonluğunu korurken Fenerbahçe klasman grubunda 15 galibiyet ve 11 yenilgi ile 4. oldu. Takım çok kötü durumda-iken, 1981 Aralık ayı sonunda getirilen 2.17 lik KENNETH BASSLEY ve Ocak nihayetinde angaje olunan 2.05 lik KEVİN LEE SİNGLETON la hemen tırmanışa geçmiş ve 4. lüğe yükselmiştir. Bassley’in 3.1.1982 D.S.İ. maçında tekbaşına yaptığı 51 sayı ligde rekordur. Maçı F.B. 96/67 kazandı.
FENERBAHÇE İLGİ YENİDEN CANLANDIRIYOR
12.4.1981 Olağanüstü Kongresinde Yönetim Kurulunu kendi seçmek şartıyla göreve gelen eski Basketbol Şubesi Kaptanı ve yeni Kulüp Başkanı Ali Şen, vaad ettiği gibi, Basketbolü kalkındırma işine hemen girişti. Ancak, elde sihirli değnek yoktu. İş ağır ve zordu. Klasman grubundaki takım nerede ise mahalli lige düşme durumuna gelirken, alelacele alınan tedbirlerle, tehlike savulmuş ve Amerikadan getirilen 2.17 boydaki Bassley bu yolda çok yararlı olmuştur. Genç takım 16 kulüp arasında 23.5.1982 deki Karşıyaka final maçını 76/72 kazanarak bir çok Türkiye şampiyonluğuna bir yenisini daha ilave ettikten sonra, 1982/83 deplasmanlı ligi, Fenerbahçe’nin yeni hüviyetiyle, 15 yıldır kaybettiği seyirci ve heyecanı yeniden kazanarak, 25 Eylülde 80/75 lik F.B.-G.S. maçıyla başladı.
Fenerbahçe, bir gün sonra Beşiktaş’ı 96/81, 2 Ekimde İ.T.Ü.yi 103/78 yenerken, kudret ve ihtişamıyla sansasyon yaratmış ve salonlar coşku içinde çalkalanmıştır. Fenerbahçe’nin basketbolda 15 yıldır yok olan heyecan ve kalabalığı yeniden yaratmadaki bu kudretine Türk Spor Kamuoyu hayretle tanık oldu.
Tofaş-Sas’ı da 9 Ekim Bursa deplasmanı ve uzatmada 85/77 yenmesi Fenerbahçe toplumunu sevinçlere boğmuş ve takım elemanları, şube sorumlusu Mete Has tarafından 25 er bin lira ile ödüllendirilmişlerdir.
16 takım arasında 2 grupta devam eden maçların ilk devre sonunda 7 galibiyet alan Fenerbahçe, her iki grup içinde yenilmeyen tek takımdı.
Milli takımın Kasımdaki Amerika gezisinden sonra, 2 nci devre de 4 Aralık günü G.S.i 86/74, Beşiktaşı 82/65 ve diğerleri İ.T.Ü., Tofaş-Sas, Silahlı Kuvvetler, Kolej ve Ortadoğu T.Ü.yi birer kez daha yenen ve 14 maçı 14 galibiyetle bitiren Fenerbahçe ile 2. Beşiktaş ve 3. Î.T.Ü. bu Kırmızı gruptan Play-Off’a ayrıldılar.
Efes-Pilsen, Eczacıbaşı, İst. Bankası-Yenişehir, Karşıyaka, Güney Sanayi, Şekerspor, Oyak-Reno ve Çukurova Sanayi’den oluşan Beyaz gruptan da ilk 3 takım final grubuna yükseldiler. Beyaz grup lideri Efes’in 2 yenilgisi olduğundan, Fenerbahçe, 6 takımlık Play-Off grubunda şampiyonluk için büyük avantajla yer almış bulunuyordu.
Bir mevsim önce mahalli lige düşme tehlikesi yaşayan Fenerbahçe basketbolü; şimdi, şampiyonluk yolunda, Türkiye’nin en güçlü 16 takımı arasında, yegane namağlup takım olarak, ihtişam içinde başı çekiyordu. Bu büyük başarı, 3 milyon liralık bütçe ile şöyle gerçekleşmiştir:
Yönetim Kurulu Şube Kaptanlığına Güner Yalçıner’i atamış, o da Altan Dinçer’i yardımcı seçmiştir. Teknik direktörlüğe Önder Seden, onun yardımcılığına da Yugoslav Nicoljiç getirildiler.. EFE AYDAN, HAKAN ARTIŞ, CENGİZ KAYATÜRK, FATİH ÖZAL, ALİ LİMONCUOĞLU ile güçlenen takımın, bir yabancı oyuncu hakkı, Önder Seden’in Amerika’ya gidip getirdiği (30 bin Dolar-4,5 milyon lira) Roberts Calvin ile kullanıldı. Eskilerden Ömer Dulak, Fensal Gürkan ve Yıldı-ray Aygözen ile Türkiye Şampiyonu Genç Takımdan bir kaç elemandan oluşan kadro ile eleme maçlarına giren Fenerbahçe, askere giden Efe’nin il k .8 maçta yer almamasına karşın, olağanüstü dinakik ve güzel maçlar çıkardı ve umulmadık bir başarı ile, daha ilk yıl ve 16 kulüp arasında, yenilmeden, final grubunun başında yer aldı.
NE YAZIK Kİ F.B. KENDİNİ ÇELMELİYOR
Fenerbahçe’nin büyük avantajla girdiği Play-Off’da şampiyon olacağı görüşü egemen iken, ne yazık ki başarılı Kooch NİCOLJİÇ’in mevsim ortasında ve her şey iyi yolda iken, görevine son verilmek hata ve gafleti buna engel oldu. Nitekim, İstanbul Bankası, Efes-Pilsen ve Beşiktaş galibiyetlerinden sonra, 18. maç olan 12.2.1983 deki 85/79 luk Eczacıbaşı yenilgisi, yaratılan bunalımın ilk sonucu olarak, Fenerbahçe’nin NAMAĞLUP ünvanını sildi.
Yaşanmaya başlanan telaş ve bunalım dışa da yayıldı ve Fenerbahçe, son yılların Eczacıbaşı-Efes hegemonyasını karşısında buldu. 6 Marttaki 2. Eczacıbaşı maçı için 7 Mart günlü GÜNAYDIN daki eleştiri ilginçtir:
(Kim bu Ömer Ozan?. Amacı neydi Onun?.. Yoksa HAKEMLERİN MÜZMÎN HASTALIĞI, FENERBAHÇE DÜŞMANLIĞI GELENEĞİNİ SÜRDÜRMEKMİ?.. FOTO MUHABİRLERİNİN SAHAYA YAKINLIĞI KURALINA SANTİM SANTİM DUYARLI İDİ DE, EFE’NİN KAFASINDA 6 ADET ELİN TRAMPET ÇAL-MASINA, ARDINDAN DA NAKAVT OLMASINA PEK DUYGUSUZDU TERS KARARLAR, UYDURMA 3 SANİYE HATALARI İLAH…. NEDEN HAKEMLİĞİ SEÇER BÖYLE “DUYGULU” KİŞİLER… SPOR NASIL OLUYOR DA KAYITSIZ ŞARTSIZ “ŞARTLI” KİŞİLERE TESLİM EDİLİYOR?..)
Fenerbahçe, 5 günde tamamlanacak son 5 maçlık “TARAFSIZ SAHA” karşılaşmaları için Bur-sa’ya giderken yine liderdi. Ancak, Bursa’da hem şanssızdı, hem de gadre uğradı. Basketbol’ün yönetim çevresiyle rakipler Fenerbahçe’ye karşı güç-birliği ettikleri suçlamalarına hedef oldular. 18 Marttaki çok çekişmeli ve yazık olan 97/94 lük Efes yenilgisinden bir gün sonraki Beşiktaş maçında sinirlenmek gafletine düşen Efe’nin 26. dakikada cezalandırılıp son iki maçtan da yasaklanması, yine bu maçta ayağı kırılan Hakan’ın son maçları oynayamaması, herkes ve herşeyden sonra, şansın da Fenerbahçe’ye küstüğünü açığa vurmuş ve engelleme zincirinin son halkasını oluşturmuştur. Fenerbahçe bu şekilde, ligi 55 puanlı Efes’le 51 puanlı Eczacıbaşı arasında, 52 ile 2. bitirdi.
Fenerbahçe bir yanlışa kurban gitti. Kooch değişiminden doğan bunalım hem rakiplere ümit verdi hem de hakemleri etkiledi. Efes maçında en kıdemli hakemin yaptığı yanlışlar o derece ağır ve sonucu etkileyici olmuşlardır ki, Fenerbahçe Başkanının 19 Martta Basındaki:
(— F.B.Lİ BASKETBOLCULARIN GÜÇLERİ HAKEM YANLIŞLARINI YENMEYE YETMEDİ..) şeklindeki nazik, ancak anlamlı eleştirisini de aşıp, TV ekranlarında röportajlara konu oldu.
TARİHSEL BİR TV RÖPORTAJI
27 Mart 1983 Pazar akşamı TV spor saatinde spiker eski değerli basketçilerden ERTAN YÜCE^ NİN, spor çevrelerini çok yakından meşgul etmiş 94/97 lik F.B. – EFES maçı için, Federasyon Başkanıyla yaptığı çok zekice röportaj ilgi ile izlendi. Ertan Yüce’nin:
— BASKETBOL FED. BAŞKANI OLARAK, MAÇLAR ve SONRALARINDA GÖRÜŞ VE ELEŞTİRİLERDE BULUNURMUSUNUZ?.. sorusuna, Osman Solakoğlunun:
— HER ZAMAN VE MEMNUNLUKLA!., diye olumlu cevap vermesi üzerine:
— O HALDE, GEÇEN HAFTAKİ PLAY-OFF MAÇLARINDAN BİRİNDE 2 SAHNEYİ SEYİRCİLERİMİZLE BİRLİKTE İZLEYELİM, ONDAN SONRA GÖRÜŞÜNÜZÜ RİCA EDECEĞİM… diyerek, ligin Finali mahiyetindeki F.B.EFES maçında ayağı kayarak arka üstü düşen Efes-Pilsen Kaptanı Doğan Hakyemez için hakemin Fenerbahçe aleyhine verdiği ve 2 sayıya mal olan faul kararıyla, zenci Billi’nin pota altında F.B.li rakibini arkasıyla itip yere yıkarak yaptığı çok açık hücum faulünü cezalandırmaması, üstelik basketi de geçerli saymasını ekranda 3 er kez ayrı ayır ve yavaş çekimle gösterdikten sonra:
— ŞİMDİ SİZE SORUYORUM. BU İKİ KARARI HAKLI VE İSABETLİ GÖRÜYORMU-SUNUZ?.. BU KARARLAR MAÇIN SONUCUNU ETKİLEMEMİŞLERMİDİR?.. Sorularını, Federasyon Başkanı, milyonlarca izleyici önünde, sadece ve ısrarla:
— HAKEM KARARLARI KESİNDİR, KİTAP BÖYLE DER!., sözleriyle cevaplandırırken, Ertan Yüce, bu röportajıyla, Fenerbahçe’nin hakkının nasıl yenmiş ve bir şampiyonluğun nasıl el-değiştirmiş olduğunu bütün milletin gözleri önüne sermiştir. Bu nedenle; büyük bir haksızlığın koca bir ulus önünde açıklanmasına olanak yaratan Ertan Yüce’yi, bu hizmet ve olumlu davranışından dolayı takdir ve şükranlarla anmak gerekir.
F.B. ŞANSSIZ, AMA AVRUPA DA 3.TURDA
Fenerbahçe, kaçan 1982/83 şampiyonasını 1983/84 mevsiminde yakalamak amacıyla milli takım Cooch’u Aydan Siyavuş’u tam yetki ile basketbol takımının başına getirdi. Gittiği Amerika-dan dönmeyen Calvin ile, okul nedeniyle Adana-ya giden Fatih’in yerlerine, Amerikalı Windford’la Güney Sanayi’li Üstün Öngel’i aldı.
Lige çok ümitli giren Fenerbahçe başarılı ve namağlup iken, futbolda bir G.S. yenilgisinden sonra, bir eski başkanın tribünde, Kulüp Başkanına doğru, yüksek sesle:
— Bıraktığımız mirası harcıyorlar… diye söylenmesi sonucu doğan kırgınlık ve bunalım, yönetim kurulunu 7.11.1983 de istifaya itti ve yönetimdeki değişiklik güzel giden işleri de altüst etti.
Milli takım adaylarının 2. Amerika dönüşü, Fenerbahçe 30 Kasımda Eczacıbaşına yenilince ligde namağlup takım kalmadığı gibi, basında yer alan (Fenerbahçe Basketbolda sabote ediliyor…) manşetleri altında Siyavuş’un da yakınmaları başladı. Bu karışıklık içinde Fenerbahçe’nin yarım basket farklı yenilgilerinden 15.1.1984 deki 64/65 lik EFES maçı Fenerbahçe taraftarlarındaki sinir bozukluğunu taşıran son şansızlık oldu ve hakemlerden de şiddetle yakınan bir kaç seyirci, bazı tahribata yol açtı. Bunun sonucu, 4 İstanbul maçı Ankara ve Bursa’ya verilmiştir. Bursada 18 Şubattaki 113/69 luk ZİRAAT Fakültesi maçında WİND-FORD 55 sayı ile rekor yaptı.
Fenerbahçe, kötü şans ve cezalara karşın, yine de, 8 takımdan oluşan 1983/84 Play-Off’una 6. takım olarak girdi ve Eczacıbaşı, Efes, Güney Sanayi, Karşıyaka ve G.S.dan sonra yine 6. bitirdi. Beşiktaş’la İ.T.Ü. 7 ve 8. oldular.
Siyavuş’un lig ortasında ayrılması üzerine, Engin Berker, Altan Dinçer ve Uğur Akat’dan kurulu- Basketbol Komitesi tarafından seçilen eski milli Önder Okan’ın yürüttüğü Fenerbahçe’nin Play-Off maçları gerçekten şanssız geçti ve 6 maç yarımşar basket farkla kaybedildiği gibi, yine de İ.T.Ü., Karşıyaka ve Efes’le yarı finale kaldı. Ancak Efes, Fenerbahçe ve finalde de Karşıyakayı yenip tekrar şampiyon olmuştur.
Fenerbahçe, Play-Off’un yarı finalisti olarak girdiği Avrupa (KORAÇ KUPASI)nda Macar ve Yu-goslav rakiplerini eleyip 3. tura kadar çıkmayı başarınca, Kiyev, Paris ve Milano da deplasmanlı maçlar yaptı. Bu nedenle, 3 Ekim 1984 – 30 Ocak 1985 arası, 4 ay ve 10 yabancı maçlık dönem, üzücü ve talihsiz olaylar yanında, Fenerbahçe ve Türk basketbolü için, temsil yönünden, şerefli bir dönemdir ve olağanüstü değer taşır.
ŞAMPİYONLUK 3. KEZ KAÇIYOR!..
1984-85 Koraç Kupasının 3. turunda Macaristan, Belgrad, Kiev, Paris ve Milano’ya yaptığı 5 deplasman, kazandırdığı şerefler yanında, Fenerbahçe’ye çok da pahalıya mal oldu. 1984/85 lig ve Play-Off maçlarına yorgunluklar katarken, ayrıca 30 milyon liraya varan deplasman giderlerinin bir Türk spor kulübü için yıkım olduğu açıktır. Türk basketbol tarihinde ulaşılan bu derece başarılı, ancak çok da yorucu ve külfetli durum karşısında, uluslararası itibarını yükseltmesine karşın, Federasyonun tamamen ilgisiz kalması ve en küçük bir destekten kaçınması hayret ve dehşetle izlenmiştir.
Fenerbahçe Kulübü, bu inanılmaz cimrilik karşısında, Türk sporu uğrunda yüklendiği fedakarlıkların somut bir örneğini daha verirken, şubenin yaşamını aksatmamak için, sevk ve idaresini, malı ve teknik yönlerden, şu komiteye vermiştir:
Engin Berker, Dr. Önder Dai, Mete Yalçın, Şevki Tokmakoğlu, Umur Türe, Ömer Urkon, Tuncer Kobaner, Erdal Poyrazoğlu, Uğur Akat, Hakem Ercüment Ceyhun. Takımın Cooclı’u yine Önder Okan’dır.
Deplasmanlı ligin 1984-85 şampiyonasında 12 takımdan ilk 8 i, 22 şer maç sonunda; sıra ile F.B., G.S., Çukurova Sanayi, Efes-Pilsen, Eczacıbaşı, K.Yaka, Tofaş-Sas ve Î.T.Ü. olarak, Play-Off’u oluşturdular.
Fenerbahçe, ligin ilk devresi sonunda 11 maçı 11 galibiyetle bitirince kadro 25 er bin lira ile ödüllendirildi ise de, 2. devre Efes’i 87/68, Eczacıba-şı’nı 71/70, Beşiktaşı da 22 Aralıkta 78/74 yendi, ancak 5.1.1985 deki 15. maçta Mersin’de Çukurova Sanayi’e 74/88 yenilince namağlup ünvanı-nı kaybetti. 19 Ocakta da, 16. maçta G.S.a 93/94 mağlup oldu.. Bu 2 yenilgi çok yorucu Koraç Ku-pasıın deplasman dönemine rastlar. Buarada, 12 Ocakta Eczacıbaşını 113/94 mağlup etmesi büyük heyecan yaratmış, Beşiktaşı da tekrar 75/72 yenmiştir.
Fenerbahçe 1984/85 Basketbol Klasman grubunu 22 maçta 20 galibiyet ve 42 puanla başta bitirirken, 2.1iği 17 galibiyet ve 39 puanla G.S. almıştır. Ligi klasmanın başında bitirmek, F.B.ye bu mevsim sonunda ilk kez yapılacak (Cumhurbaşkanlığı Kupası)nı oynamak hakkını kazandırmıştır.
Fenerbahçe final grubunda Î.T.Ü.yi 2, Eczacıba-şı’nı da 3 maçta eledi ve Tofaş’ı 2, Çukurova’yı da 3 maçta eleyen Galatasaray ile finale kaldı. Final maçlarından 29 Mart 1985 deki ilkini 93/89 Galatasaray, 31 Marttaki ikincisini 90/83 Fenerbahçe kazandı. Fark, bir ara Fenerbahçe lehine 25 e kadar yükselmiştir. Ancak, averaj uygulanmadığından, 3. maçı 68/74 kazanan G.S. Play-Off l.si oldu. Yorgun ve dar kadrolu F.B. bu son maçı şu elemanlarla oynadı:
Ali Limoncuoğlu 2, Ahmet Dostel 4, Efe Aydan (K) 21, Necdet Ronapar 9, Calvin 30, Hakan Artış, Üstün Öncel 2 ve Kemâl Dinçer…. G.S. 16 yıl sonraki bu birinciliği hemen her alandaki büyük avantajları sayesinde kazanmıştır. Özellikle, teknik kadrodan başka, biri Türk tabiyetine geçirilen 2 Amerikalısı ve 1 Yugoslavıyla, eleman bakımından da üstündü.
Bir gerçektir ki, Fenerbahçe, basketbolda yıllar-boyu egemen olan ve Teşkilâtı da örümcek ağı gibi saran bir hegemonyayı 1950 lerde yıkarken, yönetim azimli ve mücadeleden de hiç yılmamıştı. Son 3 yıldaki atılımda ise, ne yazık ki, iyi niyet ve büyük fedakârlıklara karşın, uzun bir uzaklaşma döneminin yarattığı handikap ve yanlış davranışlar yanında, yönetim etkisiz kalmış, kritik dönemlerde ayrıca iç bunalımlara düşülmek gaflet veya talihsizlikleri yaşanarak, 3 beyhude yıl ve çok ağır mali fedekarlıklar sineye çekilmiştir.
CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI
Klasman ve Play-Off birincileri arasında 1985 den itibaren (CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI) maçları tertiplenmiştir. İlk maç 1984-85 mevsimi Klasman birincisi Fenerbahçe ile aynı mevsimin Play-Off şampiyonu Galatasaray arasında 6 Nisan 1985 de Ankara’da yapıldı.
Maçın favorisi, 2 Amerikalı ve bir Yugoslavıyla geniş kadrolu Galatasaraydı. Fenerbahçe’nin kozu Calvin ise türlü problemler çıkarıp durmuştur.
G.S. maça tutuk, F.B. iyi başladı. 19 sayıya çıkan farktan sonra, devre 53/38 Fenerbahçe lehine kapandı. Ayrıca, G.S. ın her şeyi Michaelle de 10. dakikadanberi 4 favulle oynadığından, 15 farkın kapanması olanaksız görülüyordu. Ancak, 2. devre ümitsiz G.S.ın taktiki, F.B.nin de desteğiyle, başarıya ulaştı. Calvin sanki 6. G.S.lı idi. İlk devre 19 sayı yapmışken 2 cide, 2 si faulden, sadece 4 sayı yaptı ve çok daha fazlasını, kaptırdığı toplarla, rakiplerine yaptırdı. Fenerbahçeli yöneticilerin bu anormal tutuma seyirci kalışları acı bir gaflet olmuş ve maç 84/85 kaybedilmiştir. Fenerbahçe bu maçı şu kadro ile oynadı:
ALİÇO, AHMET 14, KAPTAN EFE 26, NECDET 17, CALVİN 23 ve HAKAN 4. COOCH, ÖNDER OKAN.
SON LİGLER..
Fenerbahçe, 1985/86 ligine güvenini Cumhurbaşkanlığı Kupasında yitiren ve anlaşması yenilenmeyince Güney Sanayi’e giden Calvin yerine, yine Amerikalı Terpastra ve Kanadalı Triano’yu almasına karşın, yine de ümitsiz girdi. Nitekim, lig süresince 22 maçta uğradığı 10 yenilgi ile, 12 takım arasında Play-Off’a 6. olarak girebildi.
Bu halde iken, başta hakem oyunları olarak, eski alışkanlıklardan ve ilgililerce şecaat arz eder… gibi övünçle ikrar olunan, Fenerbahçe maçlarını futbol saatlerine göre ayarlayarak, seyircisinden
mahrum kılma metodunun, uzun aradan sonra, 2-3 yıldır hortlaması çok garip ve Türk basketbolu’nun yönetimi bakımından ilginçtir.
Perriman adında Amerikalı Cooch sağlanmasına karşın, dar kadro güçsüzlüğünü sürdürmüş,
Teşkilât ve hakemlerce uygulunan vur abalıya…… metodu da geçerliğini korumuştur. Eczacıbaşı olayı ve Efe ile Necdet’in oyundışı bırakılmaları buna örnektir. Şube sorumlusu Erol Demiroma’nın 7.2.1986 günlü “Milliyet” deki yakınmaları gözardı edilemez:
— MAÇLARIMIZDA SÜREKLİ ACEMİ HAKEMLERE YER VERİLfYOR. BUNUN CEZASINI, DAHA ÖNCE OLDUĞU GİBİ, SON ECZACIBAŞI MAÇINDA DA ÇEKTİK. HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ, 5.DAKİKA DOLMADAN EFE 3. FAULÜNÜ ALDI. HATA, FEDERASYON VE MERKEZ HAKEM KOMİTELERİNDE FENERBAHÇEYİ SAVUNACAK BİR KİŞİNİN OLMAYIŞIDIR. 40 YILLIK MAZİMİZDE HİÇBİR FENERBAHÇELİ FEDERASYONDA YER ALAMADI. DURUM BÖYLE OLUNCA, HAKEM KOMİTESİ, BAŞTA G.S. OLARAK, DİĞER TAKIMLARIN İSTEKLERİ DOĞRULTUSUNDA KARAR ALMAKTA VE TAYİN YAPMAKTADIR!…)
Bu derece keyfi yönetilen sporda gerileme elbette ki kaçınılmaz olur. Türk sporu ve basketbolü, yeni SPOR YASASI ve bunca güçlü finansman kaynaklarına karşın, B.T.S.G.M.lüğü mekanizmasının bu günkü anlayış ve işleyiş şekliyle, ne yazık ki, yerinde saymaya mahkumdur.
Fenerbahçe, yukarıda sunulan tarzda girdiği Play-Off da başarılı olamamıştır. Şampiyonluğu Efes Pilsen’i 3 maçta eleyen G.S. aldı. 2. Cumhurbaşkanlığı Kupasını ise 5.4.1986 da G.S.ı 101/100 eleyen Efes kazandı.
Fenerbahçe Basketbol Komitesi, mevsim sonunda, yeni bir programla yönetim kuruluna başvurmuş ve arzu edilen başarıya ulaşabilmek için, 150 milyonu Kulüp, 150 milyonu da Komite üyelerinin ceplerinden ödenmek üzere, 300 milyon liralık bütçe istemiştir. Ancak, yönetimin 150 milyon veremeyeceğini bildirmesi üzerine, Komite 7.4.1986 da istifa etti ve durum Komite Başkanı Engin Berker tarafından, bir soru üzerine basına şöyle açıklandı:
(2 yıldır Komite olarak karşılıksız hizmet veriyoruz.. AMACIMIZ HEP GÜÇLÜ BİR FENERBAHÇE İÇİN İDİ. BUNU DA AZ ÇOK BAŞARDIĞIMIZI SANIYORUM.
BASKETBOL KOMİTESİ OLARAK, GELECEK SEZON ÇOK GÜÇLÜ BİR EKİPLE KESİN ŞAMPİYONLUK HEDEFLEMİŞTİK.. BİZ, GÜÇLÜ BİR FENERBAHÇE İÇİN VARIZ. AKSİ TAKDİRDE, OLAYI FENERBAHÇE’YE LAYIK BULMADIĞIMIZ İÇİN YOKUZ. BU SEBEPLE İSTİFA KARARI ALDIK. KİMSEYE KIRGIN DEĞİLİZ. FENERBAHÇE’MİZ İÇİN, HER ZAMAN, SEVE SEVE GÖREV YAPMAYA YİNE HAZIRIZ.)
Geçen yıl ceplerinden harcadıkları 70 milyon lira gibi, bu mevsim de harcanan 176 milyon liranın 128 milyonunu ceplerinden ödeyen ve bunu da Kulübe hibe ettiklerini açıklayan Basketbol Komitesinin bu şekilde görevden ayrılmak zorunda kalmasının Fenerbahçe Kulübü için büyük talihsizlik olduğu açıktır.
Fenerbahçe basketbol takımı 1986/87 liginde Klasman 9 uncusu oldu ve Beşiktaş’ın 1., G.S. ın da 8. olarak katıldığı Play-Off a giremedi. Birincilik ve 3. Cumhurbaşkanlığı Kupalarını Karşıyaka kazandı.
Türk basketbolünün son yıllarda sürekli gerilemesi ve uluslararası başarsızlıklar 1986/87 mevsiminde bu spora ilgiyi azalttığı gibi genel bir üzüntü de yarattı. Bunun nedeninin yabancı transferlerinde aranması gerektiğini nihayet kavrayan Federasyon, önlem almak yoluna gitmiş bulunuyor. İlk olumlu adım 2, hatta 3 yerine, yalnız bir yabancı oynatabilmek sınırıdır. Böylece, gelişmeyi baltalayan ve birer hokkabazlıktan başka bir-şey olmayan (Türk asıllı) olma hikâye ve (vatandaşlık) dolaplarının sona erdirilmesi ve dolayısiyle de Türk gençlerinin düşürüldükleri Amerikalıların figüranları olmak durumundan artık kurtulmaları söz konusudur. Umulur ki, atılan bu geç kalınmış adımdan geri dönülmez.
Fenerbahçe kulübü 1987/88 mevsimine büyük fedekârlıklar ve yeni bir ümitle girdi ve salonlar yine dolup taşmaya başladı. Şube sorumlusu, Yönetim kurulundan Fazıl Tokatlı’nın Halil Dağlı, idari menejer Doğan Haktanır ve koach Rıza Elverdi ile Amerikaya gidip Denver Luggests kulübünden transfer ettikleri 2.03 lük ünlü Pat Williams’ın katıldığı:
Erman Kunter, Fatih Özal, Ferhat Oktay, Hakan Artış, Aliço Limoncuoğlu, Şadi Olcay, Necdet Ronapar, Kemal Şenova, Murat Şen ve Aydın Uysal’dan oluşan Fenerbahçe, 1987/88 mevsimi ilk devresini, puan farkı ile ve aşağıdaki sıra ile lider bitirdi:
Fenerbahçe, Efes-Pilsen, Çukurova, Tofaş-Sas, Beslenspor, İ.T.Ü., Eczacıbaşı, Paşabahçe Şişe-Cam, Karşıyaka, Hilâlspor, Galatasaray ve Beşiktaş.
Ligin 2. devresi Fenerbahçe’nin artan puan farkı ve taraftarlarının coşkulu gösterileri arasında TV ekranında izlenirken Türk basketbolunda yeni bir dönemin başladığı havası egemendir. Seyirci artık hokkabaz Amerikalı zencileri değil, Türk gençlerini alkışlamakta, Fenerbahçe taraftarları da futbolda 2 yıldır süren başarısızlığın doğurduğu üzüntüyü basketbolculannın güzel oyunlariyle gidermekteler.
Fenerbahçe basketbolunda bu mevsim görülen gelişmenin başlıca nedenleri arasında Sarı-Lacivertli kulübün çok uzun yıllardan beri özlemini çektiği KAPALI SALON ihtiyacının nihayet 1987/88 sezonu başında sağlanmış olması da sayılabilir.
Dereağzında Vakıflar G.M. lüğü arazisi üzerinde uzun yıllar natemam duran yapının 130 milyon lira sarfîyle Başkan Tahsin Kaya tarafında mükemmel bir kapalı salon haline dönüştürülmüş olması Fenerbahçe Kulübünün büyük bir noksanını karşılamış ve sporculara rahat çalışma olanağı sağlanmıştır.
BASKETBOLDA GENÇ TAKIM
Basketbolda 1949 dan itibaren genç takımlar kuran Fenerbahçe Kulübü 1953 de Tıp öğrencisi Önder Dai antrenörlüğünde çalışmalarını hızlandırmış ve Yıldızlar takımı ertesi yıl Teşvik Turnuvası birincisi olurken Genç Takım 1955 de hem İstanbul, hem de Türkiye şampiyonluklarını kazanmıştır. Fenerbahçenin Basketbolda ilk Türkiye şampiyonluğunu 9 Nisan 1955 deki final maçında Galatasaray’ı 33/31 yenerek kazanan genç takımı şu elemanlardan oluşmuştur:
Can Bartu (Kaptan), Ertan Trak, Gündüz Erkan, Metin Angun, Fahrettin Gökmenoğlu, Nezihi telatar, Kahraman Akçadoğan, İlhan Ulus, Asaf ve Uğur Şanda.
Genç takım, birinci ve hatta Ay-Yıldızlı takıma verdiği elemanlarla boşalan yerleri Tiığrul Kututkubilik, Engin Muratoğlu, Mete Küçükyılmaz, Yalçın Ural, Tarık Tugal, Tahsin Tarlan, Hüseyin Us, Kurtcebe Noyan gibi yetenekli elemanlarla doldurdu.
İlk kez 1956 yılında, 21 takım arasında, hiç yenilmeden istanbul şampiyonluğunu kazanan Fenerbahçe Yıldızlar takımı da şu elemanlardan kuruludur:
Yücel Sayman (Kaptan), Eldebran Ülserim, Şener Gürel, Ömer Dulak, Günay, Erkan, Güngör Sivrioğlu, Adil Benardete, Çetin ve Sait.
Fenerbahçe Kulübü, kurduğu takımlarla, bu tarihten itibaren Yıldızlar ve Gençler kategorilerinde yurdumuzun en aktif ve başarılı Kulübü olarak, sayısız istanbul ve Türkiye şampiyonlukları kazandı. Son olarak 1981/82 ve 1982/83 mevsimleri istanbul Gençler Basketbol şampiyonluklarını kazanan Fenerbahçe Genç Takımı, Mayıs 1982 de, TOFAŞ-SAS, ÎST.B.YENİŞEHÎR, ŞEKER-SPOR, KARŞIYAKA, Ç.BAHÇE, EFES-PİLSEN, KOLEJLİLER, D.S.I.ANKARA, Î.T.Ü., G.S., OYAK-RENO, D.S.Ustanbul, ANTALYASPOR, ADANA, ECZACIBAŞI VE FENERBAHÇE olarak, 16 takım arasında tertiplenen Türkiye şampiyonluğunu da 23.5.1982 deki son maçta Karşıyaka’yı 76/72 yenerek kazanmıştır.
Final maçında Tuncer 6. Kemal DİNÇER 25, Ahmet DOSTEL, Ali SlLE (K) 33, Ömer BATURALP 2, İbrahim AYGEN 12 ve Zafer den oluşan bu Türkiye şampiyonu kadro elemanları, ertesi yıldan itibaren deplasmanlı ligde yer aldıkları gibi, kısmen de milli oldular.
Fenerbahçe Genç Basketbol takımı, elemanlarını A takımına verdikten sonra, 1983 denberi artık çalışmalarını durdurdu. Ancak, Başkan Tahsin Kaya tarafından 1987 sonbaharında Dereağzında Milli Emlak’e ait arsa üzerinde 130 milyon lira harcanarak tamamlanan modern kapalı salonda açılmak üzere olan basketbol okuluna karşı genç kuşağın gösterdiği olağanüstü ilgi, Fenerbahçe’nin bu spor dalındaki geleceğinin güvencesi sayılabilir. Bu güvencenin, bina arsasının, mutlak olarak, Fenerbahçe kulübüne mal edilmesi şartına bağlı olduğunu unutmamak ve bu yoldaki çabayı bu hedefe ulaşana kadar sürdürmek gerekir.
https://fenerleaks.wordpress.com/2012/10/02/fenerbahce-spor-kulubu-tarihi-16/