Burası harici Gürol abimin bütün bloglarına yazdım, burayı da biraz hareketlendirmek lazım o yüzden bir iki fikrimi paylaşmak istiyorum.
Çok detaylı olarak maç analizi yapacak durumda değilim , herşeyi çok bilirim gibi bir derdim ve iddamda yok. Kombine sahibi olan ve bu sene çoğu maça gidemeyen birisi olarak uzaktan izlenimlerimi aktacağım.
Öncelikle taraftarlar arasında yaratılmaya çalışılan Barış-Simone sorunsalından bahsetmek istiyorum. Aslında ortada bir sorun da yok, son maç özelinden gidersek .Sakatlıktan yeni çıkan Bo yu kenarda bekleten hoca maça Barış ile başladı ve Barış süre aldığı 7 dakika boyunca çok etkili bir performans sergileyen ( 5 sayı 4 asist ) oyuncu daha sonra hiç süre almadı. Maçı izlerken mutlaka bir sebebi vardır diye düşünmüştümki maç sonunda bunun sebebinin Barış'ın omzundaki sakatlıktan dolayı olduğunu öğrendim . Fakat maç bitiminde yorumlara bakıldığı zaman hemen Hoca barış konusunda ipe asılmış ve yine bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan dostlar tarafından asılmaya çalışılmış. Özetle yani detayları bilmeden hemen sallamanın bir alemi yok. Kimseye bir faydası da yok . haa şunu da söyleyim ben hocayı çok seven birisi olarak Barış'a verilen süre konusunda hocayı dönem dönem eleştiriyor ve Simone'nin ona daha fazla süre vermesi gerektiğini düşünüyorum. Ama eleştirnin de yeri ve zamanı vardır yahu. iş eleştirden çıktı illa laf sokmak ve bir eksik yakalamak için soteye yatıp bekleme moduna döndü. bir taraftar grubunun kendi takımının bu kadar açığını kollamasına ben anlam veremiyorum ya bende bi gariplik var yada çok gergin insanlar olmaya başladık.
Genelleme yapmaktan nefret ederim ama bizim taraftar bi garip( bende dahil ) keyif almayı veya sevinmeyi bilmiyor veya bilmek istemiyoruz. Kendi sahanda oynamış ve 103-81 kazanmışsın , Hücum anlamında inanılmaz güzel oynamışsın , topu ve sayıları çok güzel şekilde paylaşmışsın ve maç içinde 103 sayıya 26 asist ile ulaşmışsın. ( geçen sene benimde canlı olarak Sinen Erdemde izlediğim maçta bu telekoma kendi evimizde 16 sayı fark ile yenilmiştik ) İnsanların twitterda yazdıkları ilk şey : Barış niye oynamadı, Barış'a taktı hoca kafatasçılık mı yapıyor. vs vs vs
tamam bi açıklama yapılsaydı baştan beridir insanlar rahatlardı ama genel anlamda forumlar ve twitterda insanlar '' NEFRET MASTÜRBASYONU'' yapıyor. Yendiğimiz hatta fark attığımız maçlardaki maç ile ilgili yorum sayfası sadece 2*3 ile sınırlı kalırken , yenildiğimiz veya az fark ile yendiğimiz maçlarda bu yorum sayfaları 10ları buluyor. Sanal ortamın sadece ve sadece tepki , küfür , nefret üzerine kullanılması beni inanılmaz derecede geriyor. Güzel cümleler kurmaya korkar bile hale gelmişiz. 18 yaşında ki genç kardeşlerimin çizdiği karamsar tabloları bazen anlamakta güçlük çekiyorum..
yahu önce bi şu veya galip geldiğin maçın bi keyfini yaşa , haz al mutlu ol ,bi keyiflen, neşelen sonra yaparsın eleştrini veya kusarsın nefretini !!!
Ondan sonra kendi aramızda konuştuğumuz zaman önce bi '' Basketbol Kültürü'' oluşsun bu kültür oluşmadan Fİnal 4 filan hayal diyoruz , yahu bu kafa ile basketbol kültürü oluşma ihtimali varmıdır ? Bu kafa ile basketbol kültürü oluşacaksa oluşmasın daha iyi
Simone Pianigiani'yi çok severim ve ona çok inanırım. fenerbasket de yazdığım zamanlarda taaa geçen sezon ortasında bize en uygun koçun ( kendimce tabiki ) Simone olduğunu söylemiştim.. Hoca tabi ki hatalar yapıyor ve yapmaya da devam edecek . Kolay değil biraz şans tanınması lazım yeni bir ülke yeni bir sistem yeni bir oyuncular vs vs vs .. Ayrıca hocaya yapılan çok gereksiz eleştirilerden biriside '' Siena sistem takımıydı orada başarılı olmak kolay '' gibi sığ bir yaklaşım içine giriyorlar , iyide o sistemi oraya kuran adam ta kendisi başarılı olmasını nasıl ondan esirgeyip sadece kendisnin kurmuş olduğu sisteme bağlayabiliyorlar akıl mantık almıyor.
Birde halimiz çok içler acısı gibi bir tablo çiziliyor bende onu anlamıyorum sadece Cantu deplasmanı harici sürklase olduğumuz veya çok çok kötü oynadığımız herhangi bir maç yok . Şunu kabul etmek lazım ki bizde kura şansı diye bir şey yok bu dönemin en kötü ve en zolu eurolegue grubundayız , ona rağmen 4-3 durumdayız ( aslında 5-2 yiz Khimki deplasmanını saymıyorum o maç bizimdir
) .Yani ortada karamsar olacak bir tablo yok , tabii yenileceğiz maç kaybedeceğiz , henüz ritm bulamamış oyuncularımız var yavaş yavaş ritm bulan ve performans veren ve daha da verecek oyuncularımız var. Biraz insaf yahu eleştiri yapın eyvallah ama kelle isteme nedir ? Böyle kelle avcılığı yaparak bir halt olmaz bizden o zaman her sene başka birisi gelsin ve baştan başlayalım. Bu takım tam ritmini bulduğu zaman izlenmesi inanılmaz keyif veren bir takım olacak.
Teknik kısımlara çok az değinmek istiyorum . Savunma ve savunma riband konusunda şu anda iyi noktada değiliz , savunmada dönem dönem iyi işler yapıyoruz ama bunu maç geneline yaymak lazım ki savunma sertliğimiz ve savunma ribandlarında istenilen seviyeye geldiğimiz zaman hocanın oynatmak istediği yüksek tempolu oyun sahaya yansımış olacak .
Şunu söylemek lazım Fenerbahçe Ülker takımı Simone ile beraber hiçbir zaman Barcelona tarzı bir savunma takımı olmayacak ,tabiki savunma yapacağız ,savunmayı önemseyeceğiz ama hızlı hücuma çıkan ve iyi hücum yapan bir ekip olacağız.
Gelelim Bo mevzusuna ;bir takımın bir oyuncuya bağımlı olması iyi birşey değil amma velakin bahsettiğimiz oyuncu Bo maccaleb olduğu zaman işler değişiyor.
Spanoulis'siz bir Olympiacos mutlaka zorlanır ve onunla beraber olan oyun formatının dışına çıkar.
Diamantıdis'siz Panathinaikos da mutlaka zorlanır.
Normal olarak Bo'suz da biz hele Barış'ta oynamaz iken tabiki zorlanıyoruz .Bo hem hücumda hemde savunmada çok fark yaratan bir oyuncu ( Allah nazarlardan saklasın diyeceğim ) o yüzden henüz yeni toplanmış 12 kişilik bir ekip ( henüz takım olamadık ) Bo suz süreçte zorlanması ve çok iyi görüntü vermemesini ben doğal karşılıyorum. Bu konuyu tek bir oyuncuya bağımlı olup olmamak olarak değerlendirmekten ziyade , Bo nun olmadığı maçlarda psikolojik olarak farklı bir kimliğe bürünme ve kendine olan güveni kaybetme sorununu çözmek lazım. Yoksa Bo'suz takımını farklı ve eksik olması kadar doğal bir durum yok.
( TEPKİ ÇEKMEMEK İÇİN BREMER'İN FOTOĞRAFINI KOYMUYORUM :))))) )
Son bir parantez de Bremer mevzuna açalım. Herkesin içine dert olan isim.. Bu kadar konuşulması ve temcit plavı gibi devamlı öne sürülmesi çok anlamsız. Adama biçilen rolü iyi anlamak lazım , sonuçta 6ncı yabancı olarak alındı , bende onun yerine daha iyi bir isim alınmasını isterdim gönül istiyorki bütün oyuncular aynı seviyede olsun ama olmuyor işte. sonuçta söylediğim gibi 6ncı yabancı olarak alındı. Bo şansız şekilde sakatlanmasaydı bu kadar çok süre almazdı ve insanların gözüne bu kadar çok batmazdı haa bizim gözümüz zaten batıracak oyuncu arıyor ya neyse :) Bremer gidince var olan sorunlar çözülecek mi ? Rİbandları almaya başlayacakmıyız ? bu konunun çok fazla dejenere edilmesi bence çok gereksiz ve takım için şevk kırıcı . 12 tane Bo veya Andersen ile olmuyor işte olmaz da böyle oyuncuda lazım ki taraftarın küfür edecek bir adamı olsun
)))))) haa biz öyle garip taraftarız ki yıllarca ağzımızın suyu akarak izlediğimiz oyuculara sahibiz ve 2*3 tane kötü performanslarında hemen onlara bile '
'bok'' atma '
'kötü '' oyuncu ''
bitmiş'' ''
tükenmiş'' vesaire gibi saçma sapan yaklaşımlar sergilemekten geri kalmıyoruz. Kimseye şöyle veya böyle yaz demek benim haddim değil ama dostlardan , kardeşlerden ricam sanal ortamlara yazmadan önce bir değil iki kere düşünmelerini istiyorum.
Son olarak oyuncu anlamında ise tek beklentim Oğuz'un performansının yükselmesidir. Hoca Oğuz'un hücum yeteneklerinin farkında ama Oğuz farkında değil. Ondan faydalanmak için elinden geleni yapıyor ki son derece doğru yapıyor , günümüz basketbolu için Oğuz yeteneklerine sahip 5 numaralar çok değerli. Oğuz kardeş az bi götünü ( özür dileyerek ) kaldırsa ve ribandlarda boxout yapsa dertler biter en azından tam bitmese de yarısnı hallolmuş olur.
Ben inanıyorum ki güzel günler bizim olacaktır. Simon Pianigiani'ye sonuna kadar inanıyorum ve uzun yıllar bizimle kalmasını istiyorum. Takım olarak sözellikle savunma kısmında biraz daha ritm bulmaya ihtiyacımız var . 2 sene önce Neven'li sezonda eurolegue çok hızlı girip sonradan dökülmüş saçma sapan maçlar vermiştik, bu sene sıkıntılı girdik ama ileride daha iyi oalcağız diye düşünüyorum esas zor maçlar bu seneki top 16da olacak.
Yapı itibari ile bizim için zor ama şu Kelle avcılığından vazgeçmek lazım. Elimizde değerli bir koç, değerli oyuncular ve değerli bir organizasyon varve buna sahip çıkmamız lazım. Eleştirelim tabi ki , eksiklerini söyleyelim ama adabı ile yapalım. Hoca veya oyuncu göndermek çok kolay ama o zaman işte o oluşmasını istediğimiz BAsketbol kültürü oluşmuyor . Bu takımın her sene yeni başlangıç yapmaya ihtiyacı yok , o hepimizin ağzında dolaşan ''sistem takımı '' böyle olunmaz , insanlara şans ve zaman tanımak lazım.
Real Madrid maçı çok zor bir maç olacak.Real Madird takımı çok istim üzerindeler kendi evlerinde çok iyiler ve en önemli faktör Çirkef ispanyollar kazanmak için herşeyi yaparlar. O yüzden maçtan kopmaz ve başabaş gidersek maçı kazanırız diye düşünüyorum. Takıma bu zor deplasmanlarda sonsuz başarılar diliyorum. Son kez rica ediyorum şu kelle avcılığı zihniyetinden uzaklaşmak lazım...
Saygı ve sevgilerimle.
Cem Ağrak