25 Mart 2012 Pazar

Fenerbahçe Ülker - Aliağa Petkim : 85-74 !!!

Ligin 24. haftasında Fenerbahçe Ülker ile Aliağa Petkim Fenerbahçe Ülker Arena’da karşı karşıya geldiler. Başa baş giden mücadelenin son çeyreğin bitime 4 dakika kala 11-0’lık bir seri yakalayan Sarı-Lacivertli ekip, rakibini 85-74’lük skorla yenerken Emir Preldzic 19 sayı- 7 ribaund ile galibiyette önemli bir rol oynadı.


Maça hızlı başlayan Aliağa Petkim, ilk 4 dakikada Roko Ukic’in basketi dışında sayı kaydedemeyen rakibine karşı Orhan Hacıyeva – Ryan Toolson – Branislav Ratkovica üçlüsünün üç sayılık isabetleri ile skor üretince, konuk takım 4. dakikada durumu 2-13’e getirerek farkı çift hanelere çıkardı. Bojan Bogdanovic’in sayılarıyla toparlanan Sarı-Lacivertliler, çeyreğin sonuna doğru Emir Preldzic’in de devreye girmesiyle farkı eritti ve ilk 10 dakika 23-23’lük eşitlikle tamamlandı. İkinci periyotta ev sahibi takım boyalı alanı iyi kullanırken, Aliağa temsilcisi de dış şutlarla sonuca gitti. İki takım da aradaki farkı açamazken konuk ekip, son hücumda Ersin Görkem’in turnikesiyle soyunma odasına 42-43’lük skorla önde giren taraf oldu. 


İkinci yarıda iki takım da savunma sertliğini arttırırken, Roko Ukic – Engin Atsür ikilisinin dış atışlarıyla sürüklediği Fenerbahçe Ülker, 25. dakikada Emir Preldzic’in de bu ikiliye katılıp üçlük isabeti kaydetmesiyle 56-51 öne geçti. Ryan Toolson’ın skorer oyunu ile farkın daha fazla açılmasına izin vermeyen Aliağa Petkim, final periyoduna 60-55 geride girdi. Son çeyrek karşılıklı basketlerle başlarken, konuk takım Ersin Görkem’in basketiyle 33. dakikada durumu 65-63’e getirdi. Bu dakikadan sonra bir ritim yakalayan Sarı-Lacivertliler, Emir Preldzic – Bojan Bogdanovic – Roko Ukic üçlüsünün sayılarıyla 11-0’lık bir seri yakalayarak bitime 4 dakika kala farkı çift hanelere çıkardı (76-63). Kalan bölümde de oyunun kontrolünü elden bırakmayan Fenerbahçe Ülker, mücadeleden 85-74 galip geldi.


SALON: Fenerbahçe Ülker Arena


HAKEMLER: Halil Baldemir – Can Atsüren – Mehmet Serdar Ünal


FENERBAHÇE ÜLKER (85): Roko Ukic 18 (3 ribaund- 6 asist), Mirsad Türkcan (3 ribaund- 1 asist), Engin Atsür 12 (2 ribaund- 2 asist), Kaya Peker 6 (6 ribaund- 2 asist), James Gist 7 (2 ribaund- 1 asist), Oğuz Savaş 4 (2 ribaund), Hakan Demirel 5 (1 asist), Bojan Bogdanovic 14 (3 ribaund- 1 asist), Emir Preldzic 19 (7 ribaund- 2 asist)


ALİAĞA PETKİM (74): Branislav Ratkovica 16 (5 ribaund-7 asist), David Toolson 18 (1 ribaund-4 asist), Hakan Köseoğlu 2 (2 ribaund- 2 asist), Ümit Sonkol 7 (8 ribaund-1 asist), Buğrahan Tuncer 2 (1 ribaund- 2 asist), Ersin Görkem 10 (5 ribaund), Orhan Hacıyeva 9 (2 ribaund- 1 asist), Brian Qvale 7 (3 ribaund-1 asist), Michael Plaisted 3 (3 ribaund). 


1.PERİYOT:23-23
2.PERİYOT:19-20
3.PERİYOT:18-12
4.PERİYOT:25-19


* Neyse orta sıra takımları ile başa baş oynayıp kazanabiliyoruz çok şükür.
6 maça çıktı serimiz (!)
* İlk yarı kötüoyun,ikinci yarı sonuca gidebildik.2-13 oyuna başlıyorsun.
Nasıl bir konsantrasyondur ki ? Aliağa'ya karşı çevirebilirsin de tepe takımlarına karşı ?
Ukiç iyi dönmüş 18s.3r.6a.2tç.
* Emir ve Bojan da son maçlarda sırtlıyorlar.Engin de katılmış onlara.
Emir 19s.7r.2a.Bojan 14s.3r.Engin 12s.
* Serbest atış % 68 (25/17)
* Zor maçlar yaklaşıyor biz hala transfer yapacağız.Kime teklif yapsak redediyor.
* Olin Edirne  deplasmanı var haftaya ondan sonra Banvit,gs,doping pilsen maçları geliyor.Bakalım artık.

18 Mart 2012 Pazar

Erdemir - Fenerbahçe Ülker : 68-75 !!!



SALON: Erdemir Spor Salonu

HAKEMLER: Serkan Emlek, İsmail Aydın, Osman Sinan İşgüder

ERDEMİR (68): Kzell Ray Wesson 6 (9 ribaund, 4 asist), Nihat Emre Ekim 3 (2 ribaund, 1 asist), Antwayne Robinson 8 (5 ribaund, 1 asist), Mutlu Akpınar 10 (4 ribaund, 1 asist), Altan Erol 16 (3 ribaund), Gerrord Dewayne Henderson 9 (2 ribaund, 3 asist), Eren Beyaz 2 (1 ribaund), Yunus Çankaya 8 (2 ribaund), Soner Şentürk 6 (5 ribaund, 8 asist)

FENERBAHÇE ÜLKER (75): Mirsad Türkcan 7 (5 ribaund), Ömer Onan (1 ribaund), Engin Atsür 11 (2 ribaund, 2 asist), Kaya Peker 8 (6 ribaund, 1 asist), James Gist 7 (4 ribaund, 3 asist), Oğuz Savaş 8 (3 ribaund, 2 asist), Hakan Demirel 1, Bojan Bogdanovic 25 (2 ribaund, 3 asist), Emir Preldzic 8 (4 ribaund, 9 asist) 

1.PERİYOT:21-17
2.PERİYOT:13-19
3.PERİYOT:17-22
4.PERİYOT:17-17 



* Valla ortada bir maçtı.Kaybederiz diye düşünüyordum ama neyse ki kazandık.
Erdemir'de son 5 maçta sadece bizim yenildiğimiz Bandırma Kırmızı'yı yenebilmiş.Yani bizden farkları yoktu.
* Maçın tekrarı açıktı ama dikkatli izlemek içimden gelmedi.Göz ucu ile arar ara baktım. 
* Bojan,Engin,Emir  kazandırdılar maçı.Aferin üçüne de.
* Bu arada bizim çiftlik haline gelmiş şubede yetkili makamdakiler hala 1 transfer yapmayı beceremediler.Şimdi de çıkmış ''bu saatte iyi oyuncu bulmak çok zor.Bulamazsak vazgeçeceğiz diyorlar''
* Vazgeçsinler abi.Sebebi şundandır ; 
G.Saray'da Shipp,Beşiktaş'da Arroyo sakatlandı.İkisi de 4-6 hafta yok ya.
Eee biz de etiğe çok düşkün bir kulübüz.Rakiplerimizde bu eksikler olmuşken
transfer yapmak bize yakışmaz değil mi ? :) 
Vallahi sinirden gülüyorum ya. 

11 Mart 2012 Pazar

Engin Atsür'ün Spahija'ya Tokat Gibi Cevabı : 82-81 !!!


SALON: Fenerbahçe Ülker Arena

HAKEMLER: Zafer Yılmaz-Ersan Ergüler-Turgut Işık

FENERBAHÇE ÜLKER (82): Roko Ukic (1 ribaund), Mirsad Türkcan 14 (6 ribaund-2 asist), Ömer Onan 2 (2 asist), Engin Atsür 7 (3 asist), Gasper Vidmar 2 (1 ribaund), Kaya Peker 4 (5 ribaund), James Gist 18 (9 ribaund), Oğuz Savaş 4 (3 ribaund), Bojan Bogdonovic 20 (2 ribaund-6 asist), Emir Preldzic11 (5 ribaund-6 asist)

MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ (81): Asım Pars (6 ribaund-9 asist), Erdal Bibo (1 ribaund), Alex Scales 22 (3 ribaund), Yalçın Azizmahmutoğulları (1 ribaund), Omar Sneed 8 (5 ribaund-1 asist), Can Mutaf 5 (2 ribaund-1 asist), Anthony Grundy 15 (6 ribaund-3 asist), Barış Güney (1 ribaund-2 asist), James Mays 20 (9 ribaund), Mutlu Demir 11 (3 ribaund-1 asist)

1.PERİYOT: 26-19
2.PERİYOT: 9 -20
3.PERİYOT: 23-27
4.PERİYOT: 24-15


* Gene sidik zoru ile kazanılmış bir maç.
* Yazık.Şubeyi yönetenler takımı ne hale getirdi.Artık orta sıra takımlarını bile
sidik zoru ile mucize ile yenebiliyoruz.Orta sıra takımları ile başa baş oynuyoruz (!).Geldiğimiz yere bakıp utansınlar.
* Spahija denilen fukara Engin'e herkesin gözü önünde salondan kovma cüretini gösteriyor.Yazıklar Olsun.Ama Engin galibiyet basketini atarak ve maç sonunda
röportajda 'Hata benimdi,hocam kızmakta haklı'' deme adamlığını gösterebiliyor.Bundan ala ne ders olur Bay Spahija ?
 Engin ne hata yaparsa yapsın böyle davranmaya ne hakkı var ?
Tek hata yapan Engin mi ? Kendileri ve diğer oyuncular ne hatalar yapıyorlar ?
* Fenerbahçe Spor Kulübünde ''Herkes aldığı maaşın hakkını verecek''kim olursa olsun.Kimsenin Babasının çiftliği değildir orası.

9 Mart 2012 Cuma

Fenerbahçe Ülker bir kez daha sidik zoru ile kazandı.102-99



SALON: Fenerbahçe Ülker Arena

HAKEMLER:Erşan Kartal-Altuğ Köselerli-Fatih Arslanoğlu 

FENERBAHÇE ÜLKER (102): Mirsad Türkcan 12 (7 ribaund-1 asist), Ömer Onan 14 (3 ribaund-1 asist), Engin Atsür 13 (2 ribaund- 1 asist), Gasper Vidmar 3 (2 ribaund), Kaya Peker 4 (3 ribaund-2 asist), James Gist 8 (2 ribaund), Oğuz Savaş 9 (5 ribaund), Bojan Bogdonovic 26 (5 ribaund-4 asist), Emir Preldzic 13 (6 ribaund-11 asist)

PINAR KARŞIYAKA (99): Goran Ikonic 9 (1 ribaund-3 asist), Birkan Batuk 11 (4 ribaund-2 asist), Jovo Stanojevic 22 (3 ribaund-6 asist), Emre Bayav 11 (4 ribaund-5 asist), Chaisson Allen 7 (1 ribaund-2 asist), Alper Saruhan 7 (4 ribaund), İlkan Karaman 6 (1 ribaund), Mire De Chatman 26 (7 ribaund-6 asist)

1.PERİYOT: 23-26
2.PERİYOT: 22-27
3.PERİYOT: 30-22
4.PERİYOT: 17-21
UZATMA: 10-7

* Maçı ne takip ettim,ne canlı-bant izledim.
* Tek sevindiğim ;galibiyet,Ömer Onan'ın dönüşü,Bojan,Emir ve Engin'in performansları.
Bojan 26s.Emir 13s.11a.Engin 13s.
* Ukiç efendi gene sakatmış,2 hafta yok.

4 Mart 2012 Pazar

Fenerbahçe Ülker Sidik Zoru İle Kazandı : 76-78 !!!

SALON: Ankara

HAKEMLER: İsmail Aydın-Alper Özgök-Erman Erdemli 

TÜRK TELEKOM (76): Muratcan Güler 11 (1 ribaund- 4 asist), Nedim Yücel 13 (5 ribaund), Ali Karadeniz 8 (11 ribaund- 2 asist), Darius Washington 13 (5 ribaund- 5 asist), Bekir Yarangüme 5 (2 ribaund), Aleksandar Capin 3 (2 asist), Ceyhun Altay 7 (6 ribaund), Simas Jasaitis 2, Kaspars Kambala 11 (4 ribaund)

FENERBAHÇE ÜLKER (78): Roko Ukic 4 (2 ribaund- 2 asist), Mirsad Türkcan 11 (1 ribaund- 2 asist), Engin Atsür 8 (1 ribaund- 4 asist), Gasper Vidmar 4 (1 ribaund- 2 asist), James Gist 11 (10 ribaund), Oğuz Savaş 4 (4 ribaund), Hakan Demirel (1 asist), Bojan Bogdonovic 22 (1 asist), Emir Preldzic 14 (4 ribaund- 7 asist)

1.PERİYOT: 15-16
2.PERİYOT: 19-21

3.PERİYOT: 23-16
4.PERİYOT: 19-25



* Valla izlemiyorum artık Fenerbahçe Ülker maçlarını.İlgimi çekmiyor.
* Şubenin kötü yönetildiğini düşünüyorum.Komik komik açıklamalar geldikçe de öfkem ve takıma soğukluğum artıyor.
* Gene sidik zoru ile kazanılmış bir maç.Okuduğuma göre son topta Muratcan üçlüğü soksa kaybediyormuşuz.
Şans bir kere daha yüzümüze gülmüş.
* Nereye kadar ?

2 Mart 2012 Cuma

E.Armani Milano Fenerbahçe Ülker'i Avrupa'dan Etti.85-72 !!!


SALON: Mediolanum Forum

EA7 EMPORIO ARMANI MILAN (85): Jacopo Giachetti, Stefano Mancinelli 4 (2 ribaund- 2 asist), Malik Hairston 27 (2 ribaund- 1 asist), Antonis Fotsis 5 (5 ribaund- 1 asist), Omar Cook 10 (5 ribaund- 8 asist), Mason Rocca 3 (3 ribaund), Ariel Filloy (1 ribaund), Ioannis Bourousis 7 (5 ribaund), Nicolo Melli (2 ribaund- 1 asist), Ernest Bremer 10 (3 ribaund- 3 asist), Stefano Gentile 12 (2 ribaund- 2 asist), Leon Radosevic 7 (1 ribaund)

FENERBAHÇE ÜLKER (72): Roko Ukic 12 (4 ribaund- 1 asist), Mirsad Türkcan (2 ribaund), Engin Atsür 3 (2 ribaund- 2 asist), Gasper Vidmar 5 (2 ribaund), Kaya Peker 5 (2 ribaund- 1 asist), James Gist 12 (9 ribaund), Oğuz Savaş 6 (3 ribaund), Marko Tomas (3 ribaund), Bojan Bogdanovic 14 (1 asist), Emir Preldzic 15 (3 ribaund- 5 asist)

1. PERİYOT: 20-21
2. PERİYOT: 26-19
3. PERİYOT: 20-15
4. PERİYOT: 19-17





* Bu kez çekirge sıçrayamadı.Bir mucize daha olmadı.Hak yerini buldu.
Doğrusu asla hak etmemiştik  Top 8'e kalmayı zaten.
* Bir altta Hakan kardeşim her şeyi çok güzel analiz etmiş.

ARSIZLAR ve YÜZSÜZLER


*Bunun üstüne benim bir şey yazmam abes olur.İstatistikleri falan arşive kayıt etmek için bu başlığı yaptım.
* Bay Spahija 'Klasik maç sonu zırvalamalarını yapmış gene ; 
Spahija,“Milano’yu tebrik etmek istiyorum. Çok iyi bir oyun ortaya koydular. Biz buraya üzerimizde çok büyük bir baskı ile geldik. Bu baskının neticesinde de sahanın hiçbir yerinde istediğimiz basketbolu oynayamadık. Rakibimiz ise maçın başından itibaren ne yapacağını bilerek oynadı. Bunun yanı sıra Malik Hairston’un olağandışı performansı da onlara oldukça yardımcı oldu. Bu iki husus, galibiyetlerinin en önemli nedenleriydi” şeklinde konuştu. 
 Peki Sen ne yapıyordun hoca diye kaçıncı kez soracağız ? Sorsak ne olacak ki ?
Greer gibi bir adamdan 33 sayı ye,bu kez kabul gününde sakatlıktan dönen
Malik Hairston olsun.27 sayı ile Onu da ihya et.Ondan sonra ağla baskı vardı
Hairston'un olağan dışı performansı falan filan...

1 Mart 2012 Perşembe

ARSIZLAR ve YÜZSÜZLER

Türk atasözlerinin en güzellerinden birisidir: “Görünen köy kılavuz istemez” denir. Fenerbahçe Ülker’in dün yaşadığı hezimet ortada… Buraya nasıl gelindiğinin en güzel özeti bu atasözüdür. Görünüyordu, biliniyordu, duyuluyordu… Bu takımdan bir numara olmayacağı, tez zamanda neşter vurulması gerektiği o kadar belliydi ki… Bile bile lades dedik. Kaza geliyorum demekle kalmıyor, bas bas bağırıyordu. Göstere göstere, yalanların ardına sığına sığına, kendimizi ve taraftarı kandıra kandıra uçuruma yuvarlandık. Bir avuç divane kendi kendine bağıradursun…

Tarih 04 Kasım 2011’di ve bir Cuma günüydü. Bir gün önce Nancy maçını kazanmıştık. Galibiyetin sevincini yaşamak yerine bu blogda bir yazı kaleme aldık: "YOK MU BU ADAMA DUR DİYECEK?" Bu adam dediğimiz, elbette takımın bu hale gelmesinde baş sorumlu olan Neven Spahjia’ydı.

Galibiyete rağmen o yazımda şunları belirtmiştim:

“Risk alamayan, "az olsun benim olsun" diyen adamlarla buraya kadar... O, küçük dünyasında mesut. Yıldızlardan korkan bütün koçlar böyledir aslında; kendilerine güvenemez, risk almayı sevmez, dar dünyalarında lokal başarılarla avunur dururlar. Onlar küçük takımlara "beklentilerin üstünde" başarı kazandırarak takdir edilir, büyük takımların beklentilerinin altında ezilirler. Büyük oyuncuları bu yüzden sevmezler.”

Ve yazıyı Aydın Örs’e seslenerek noktalamıştık:

“Hocam seni çok seviyoruz. Ama sormak zorundayım. Bu takımın bu kadar doğranıp budanmasına, bu zihniyet küçüklüğüne, bu dar kafalılığa nasıl göz yumuyor, nasıl tahammül ediyorsun sevgili hocam? Senin etkin ve yetkin nedir? Ne zaman insiyatif alacak, Nasrettin hocanın leyleği gibi durmadan budanan bu takımı ne zaman Spahjia'nın gazabından koruyacaksın?”

Maalesef kendi kendimize dövündüğümüzle kaldık. Kimse gerçekleri görmeye yanaşmıyordu. Piyangodan çıkan ve hiç hak edilmeyen grup liderliği, bahsedilen vurdumduymazlığı daha da derinleştirdi.

Dün Euroleague’de tamam yahut devam maçına çıktık. Dün akşam hiçbir iddiası kalmayan Milano önünde yarım sayıyla bile kazanmamız durumunda Euroleague’de çeyrek final oynayacak, bu kadar kötü geçen bir sezonda harika bir derece yapmış olacaktık. Dün kazanmamız durumunda Avrupa’nın en iyi sekiz takımından birisi olarak tescillenecektik. Çünkü dün Panathinaikos deplasmanda Kazan’ı yenerek bize çeyrek final yolu açmıştı.

Maç öncesi şunları düşünüyordum:
Biz kazanır ve Panathinaikos kaybeder; o şekilde elenirsek yıkımı büyük olmaz. Sadece üzülürüz, 17 sayıdan verilen deplasmandaki Kazan maçına hayıflanırız filan...

Hem Panathinaikos yenilir, hem biz yenilirsek üzüntünün yanında biraz öfke olur ama zaten kazansak bile işe yaramayacağı için herhangi bir mağlubiyetin öfkesinden ileriye geçmez.

Amaaaaa... Panathinaikos bu akşam Kazan'ı yener ve biz buna rağmen Milano'ya yenilip elenirsek... İşte onun yıkımı çok ama çok ağır olur. Hem oyuncular, hem taraftar nezdinde...

İşte, maalesef en korktuğum, en istemediğim ama en çok ihtimal verdiğim şık gerçekleşti. Panathinaikos bize çeyrek final yolunu açtı ama biz ruhsuz bir oyunla hiçbir iddiası kalmayan Milano’ya yenildik. Sanki Milano’nun şansı devam ediyor, biz defteri kapatmış bir havada oynayarak…

Zaten maçın ilk devresini 46-40 geride kapattığımızda hadisenin rengi belli olmuştu.Böyle kritik bir final maçına, alışıldık tabirle “tamam ya da devam maçına” çıkan bir takım çok kötü hücum edebilir, çok kötü şut atabilir; ama asla bir devrede 46 sayı yemez. Bu kadar göstermelik ve yumuşak savunma yapmaz. Her ne gerekçeyle olursa olsun, bu şartlarda 46 sayı yiyen bir takım DEVAM ETMEYİ İSTEMİYOR demektir. Boşverin tekniği, taktiği... Bu durumda hepsi hikaye...

Taraftar cephesinde bu şekilde elenmenin yıkımı korkunç oldu. Takımın bu kadar kolay teslim olmasını herhalde içine sindirebilen yoktur. Ama görüyoruz ki, yönetim, teknik heyet ve oyuncu cephesinde böyle bir mahcubiyet yok. Utanmak, arlanmak lazım. Utanan ve arlanan gereğini yapar. Ancak utanmazlar ve arlanmazlar böyle rezaletler karşısında gelecek masalları, ninniler okumaya, başını kuma gömmeye devam eder.

Ne yalan söyliyeyim; bir takım olumsuz işaretlere rağmen geçen sezonun genelinde Spahjia’ya destek olduk. Aslında bugün şikayetçi olduğumuz çoğu şeyin belirtileri geçen sezonda vardı. Rakiplerin büyük farklardan geri gelmesi, oyunu tutamamak, kritik maçlarda çuvallamak gibi… Nitekim ilk 3 maçı kazanıp, son 3 maçı acemiliklerle kaybederek Top-16’dan elenmek benzeri zor olacak bir ayıptı. Ama ilk sene dedik, olur dedik. Çünkü ardımızda bir Tanjevic kabusu bırakmıştık. Bu sıkıntılara razıydık.

Fakat gördük ki, ol-ma-ya-cak. Bu kadar net. Olmayacağı transfer politikasından belliydi. Bu arada dikkatinizi çekmiştir, çünkü artık geleneğimiz oldu: Her maçta, özellikle Euroleague'de rakibin sıradan bir oyuncusu çıkıyor ve kariyer maçını bize karşı oynuyor. Torunlarına gururla anlatacağı en harika performansları bizim maçlarda sergiliyor. Bu durum bile Spahjia'nın NE KADAR ACİZ ve YETERSİZ OLDUĞUNU GÖSTEREN EN ÖNEMLİ KRİTERLERDEN BİRİSİDİR. 40 dakika boş boş baktığının ve maç içi beklenmedik sorunlara çözüm üretme konusunda ne kadar vasıfsız olduğunun bir numaralı işaretidir.

Mesela dün gard savunması çökmüşken, rakip gard bilgisayar oyunu gibi takımını yönetirken, en azından 3-5 dakika ve baskı amaçlı Hakan Demirel denense n'olurdu? Ukic’ten daha mı kötü savunma yapardı? Rotasyon, rotasyon diyorlar… İlk devre Oğuz’u, ikinci devre Vidmar’ı hiç ama hiç oynatmamak nasıl bir rotasyondur? Ya hiç oynatma, yahut oynatacaksan, maçın ikinci yarısından önce hatırla… Diğer türlü “denize düşen yılana sarılır” durumu oluyor. Vidmar mevzuunda ise… Dün takımın temel problemi isteksizlik, iştahsızlıkken ve boyalı bölge yol geçen hanına dönmüşken, böyle kendini paralayan bir oyuncu maçın ikinci devresinde tamamen unutulmayı hak edecek ne yaptı? Bunların izahı yok. “Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça…”
Ukic demişken… Bir hafta önce Kazan maçını uzatmaya taşıyan basketi atmıştı. Maç sonu röportajında, maçı uzatmaya taşıyan basket konusunda: "Ben böyle anlar için yaşıyorum" dedi. Bunu duyduğumda gerçekten katıla katıla gülmüştüm. Tamam, belki bir zamanlar Kezman'ın Beşiktaş'a attığı gol gibi sezonun basketi olacaktı... Eğer turu geçseydik… Şüphesiz çok değerli bir basketti. Ama yani, "ben böyle anlar için yaşıyorum” filan… Bilmediğimiz Ukic olsa Reggie Miller, Kobe Bryant, Paul Pierce filan konuşuyor sanacağız.

Nitekim dün gördük nasıl anlar için yaşadığını. Koskoca maçı takımın oyun kurucusu 1 asistle tamamlıyor. Yanlış okumadınız, yazıyla BİR asist. Yaptığı top kayıplarını ben sayamadım. Üstelik en kritik yerlerde ve hiç baskı yokken…

Daha sezonun ilk günlerinde Ukic mevzuunda çok yazıp çizdim. Geçen yılda öyle… Şunlar ise haftalar önce fenerbasket’te yazdıklarım: “Ben Ukic'in çok yetenekli, değerli bir oyuncu olduğunu her zaman iddia ettim. Ama Ukic etrafında takım kurulacak bir "lider" değil. Ukic asla tepeye oynayan bir takımın esas yıldızı olamaz. Ukic'in yeteneklerini sorgulayan çarpılır ama Ukic'in mental direncine güvenen de ortada kalır. Lider demek illa point-gard demek değildir. Mesela Olympiakos'un lideri Spanulis, CSKA'nın lideri Kirilenko, Barca'nın lideri Navarro'dur. Bizde böyle bir lider oyuncu yok. Mega-star diyeceğimiz, takımın başarısı ile kendi kariyerini paralel gören, elini taşın altına koyacak, koç kadar takım üzerinde ağırlığı olacak winner bir karakter... Saras'ın bir zamanlar Macabi'de, Diamantidis'in Pana'da olduğu gibi... Böyle bir liderin takımında Ukic bence ikinci yıldız ama ilk gard olarak çok daha faydalı olur. Oysa biz Vince Carter'dan Kobe Bryant olmasını bekliyoruz. Olmaz, olamaz. Bu iş sadece yetenek işi değil; yaradılıştan gelen bir karakter, bir duruş meselesi...”

Nitekim, dün akşam Ukic beni bir kez daha doğruladı. Nerdeyse bir sene oluyor ki, aynı iddiam devam ediyor. Sadece son toplar değil mesele. Ukic asla bir takımın esas oğlanı olamaz. Ondan takım lideri olmaz. O ancak başka bir starın yanında yardımcı jön olur.
Şimdi bazıları bu hezimete kılıf olarak kulübün içinden geçtiği süreci bahane gösterebilir. Soruyorum: 03 Temmuz'un ucu erkek basketbol takımına nerede ve ne zaman dokunmuş? Haydi, sezon öncesi bazı gelişmeler, küçülme söylentileri voleybolcularımızı ve kadın basketbolcuları tedirgin etti. Haklı olarak tedirgin etti. Ama bunlara, Erkek Basketbol takımına girdisi çıktısı ne oldu, nasıl etkiledi, onu anlayamıyorum. Kulübün en rahat şubesi bunlardı ve halen bunlar... Dolayısıyla bahanelere sığınmak, yüzsüzlük ve arsızlığın bir başka adı olur.
Kimse mazeret aramasın. Süreci filan bahane etmesin. Bu takımın temel sorunları:
1) Yetersiz, vizyonu dar bir koç…
2) Lider, winner yıldızlara sahip olmaması… Mirsad ve Ömer bu iş için biçilmiş kaftan ama onların yaşları kemale erdi ve sağlık durumları ortada…
3) Ukic’in liderlik yapacak mental seviyede olmaması ve koçun bu liderliği ısrarla ondan beklemesi…
4) Yerli rotasyonu daralmışken, yabancı seçimlerini Euroleague düzeyinde vasat oyunculardan yana kullanmak…
5) Takım artık ne hocasına, ne kendisine inanıyor. Çürüme başlamış. İnançsızlıktan büyük çürüme olmaz.
Çok geç olmadan, bugünden tezi yok doğru adımlar atılmalı. Neler yapılmalı, ayrıca yazarız düşüncelerimizi. Şimdilik Neven’i kapı önüne koymaktan acil bir çözüm yok. İdare-i maslahatla alınacak bir karış yol kalmamıştır. Artık bizi oyalamayın!
Bu kötü gidişten mesul olduğu halde yaşanan hezimete rağmen başını deve kuşu gibi kuma gömen, olanları yok sayan, idare-i maslahat peşindeki bütün etkili ve yetkili kişiler... Sahada ter akıtmak yerine mağlubiyeti kanıksamış, ruhsuz oyuncu kadrosu dahil olmak üzere... Daha fazla arsızlık ve yüzsüzlük yapmayın! Birileri bu olanların bedelini ödemeli.
Son olarak: 
Çok kötü oynuyorduk. Piyangodan Top-16’ya kaldık. Hemde grup lideri olarak… Bana basketbolun adaletini sorgulatan ama bir o kadar sevindiren bir sonuçtu. Ve dün akşam seri başı olarak başladığımız grubu sonuncu bitirdik. Basketbolun adaleti varmış. İnandım buna.